1)Diyarbekir’de çocuklar eshabe yüzlüdürler, güneşle beraber uyanırlar, geceyi koyunlarında saklarlar…
Eshabe yüzlü çocuklar, yüzleri-gözleri uyku mahmurluğunda, ağızları yüzleri ıpıslak, enselerinde kaç çift resmi göz, sevgiye şefkate hasret, yalınayak-yarı çıplak, boyunlarında kırk yıllık vebal, atalarından miras……
Eshabe yüzlü çocuklar; durgun suları sevmeyen çavlan çocuklar, cinayet mahallinde işportadan beslenen, bazen cinayet tanığı, zulmün tanığı, küfrün tanığı, töre cinayetlerinde sanık olan çocuklar…
Ataları Kore Harbinde telef olanda torunları potansiyel suçlu, vatan haini sayıldılar, surların burçlarında parmaklarında kapkaçtan dolayı cenabet paralar döner barbutta koyar postasını ne gele; şeş u beş gele qeşmer ola!
Üç dille çığlık atan çocuklar gördüm; resmi dile inat argo konuşurlar, bitirim, hergele! Suretlerinde jilet izi olmayan çocuklar, nefesleri avuçlarında kocaman yürekli, iris tabakalarında zulmün ve cinayetlerin resimleri, ardı sıra Cumartesi Annelerinin gözyaşları, yürek yakan ağıtlar, çığlıklar, waweyla!
- /ki; birebir tanık çocuklar gördüm!/
Ceylan sekmesiyle kuzularla meleşen ve roketle parçalanan Ceylan’ı gördüm…
Zulme, küfre hakarete maruz kalan potansiyel suçlu ilan edilen panzerlerin-paletlerin altında ezilen çocuklar gördüm, sırtından onüç kurşunla vurulan Uğur’u gördüm, böylesi bir zulüm karşısında uğurböcekleri, ateş böcekleriyle alazlarda raksettiler!
2)Eshabe yüzlü çocuklar; yüzleri Hz. Süleyman Camiinin duvarına sürülmüş Halvet Baba’da bir asude dinginlik, dudakları dua okumaya endeksli, atalarından kalma bir huşu mesnevisi, barışa, kardeşliğe, sevgiye dair yürekler dört ayaklı minarenin altına düşer çığlık olur, ağıt olur yürekler kezzap olur!
Eshabe yüzlü çocuklar gördüm; değirmenlerde bir soluk, soluklarda buğday öğütülür un olur, un düşer akkağıtlı yapraklara sır olur, dumanı cevahir değer, aşk olur, aşk yürekte sevda olur, sevda dumanda oksijen olur, oksijen sırda boğulur ölüm olur!
İnsanlar gördüm, zulme uğramış insanlar; köyleri yakılmış, kıbleleri yıkılmış, zorunlu göçlerde çocuklar ekmeğe koştular, ekmek küflenmişti, suya koştular su çürümüştü, tuz kokmuştu açlığa Afrika oldular!
Çocuklar gördüm hem hayta, hem duygu dolu, duygu tende yarelenir kan olur, kan kutsanır köpek öldüren şarap şişesinde tortu olur…
3) Eshabe yüzlü çocuklar serpilirler tek taraflı âşk oluşur, dudaklarda türlü dinletiler nostaljik öğe olur:
Küfrü surdibinde
Kavgayı Arbedaşta
Yüzmeyi Küpelide
Belayı Alipaşada
Hovardalığı Dağkapıda öğrendim
Diyarbekir gibiyim...
Diyarbekir gibiyim
Dağkapı, Mardinkapı
Bir yanım militan
Bir yanım cinnetin transında
Gayrı(sı) meşrusu
Legali, illegali
Gözbebeklerimde...
Yüreğim Anzele serinliğinde
Urfakapı mezarlığı sessizliğinde
Urfakapı külahlıdır
Alipaşa bıçaklı...
Yüreğime mim düşer
Ve yine Diyarbekir gibiyim...
Yenikapıda firariyim
Alanlarda militanım
Ben u sen'de güvercinim
Anaların yùreğinde acıyım, gözyaşıyım
Halayım bazen
Kızların dudaklarında, zılgıtım
Tilili!!
Ve ben Diyarbekirim...
4) Fiskayasında Naneci Bedri Abdoyu bıçaklar xilafsız-yalansız, Abdonun mezarı kaya olur, Arbedaş’tan salarlar, Yenikapı’da kurşunlara gelirler sonra sararlar-sarmalarlar, kundaklarlar, kefenlerler, toprağa gömerler, salavat getirip rahmet okurlar!
Ardından sevda türküleri söylerler, yareleri otarlar tuz ile şarap ile sır ile yetmez tenlerini yarelerler, yarelerine tuz ve tütün basarlar, yareler gül olur kutsanır, efsunlaşır düş olur, öpüşlerden muaf giz olur, gizler sarmalanır kundak olur, kundak düşer yalınayak çıplak çocuk olur, çocuk büyür potansiyel suçlu olur!
Salonlarda dans, Orduevinde caz, Arbedaş’ta halay olur!