Esat Bozkurt’tan, Esat Oktay’a uzanan ırkçı akla lanet olsun…

Zülküf Kışanak

Mahmut Esat Bozkurt’tan başlamam gerekiyor İzmir’de adı bir okula verilen işkenceci Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran’ı yazmaya başlayınca. Vikipedi’ye bakıyorum, Cumhuriyetin en namlı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt için, “İzmir Milletvekili, Atatürk’ün yakın çalışma arkadaşlarından ve Türkiye’de hukuki temellerinin atılmasında katkılarda bulunmuş Türk devlet adamıdır” diye yazıyor. Kemalistlerin kalesi İzmir’in Ödemiş ilçesinde bulunan Gölcük yaylasında yaptığı bir konuşmasında Nazi hayranı bir ırkçı olduğu ortaya çıkmış Mahmut Esat Bozkurt için bunları okuyunca bir defa daha sarsılıyorum, Kemalizm’i iyi bildiğimi, iyi tanıdığımı sanmama rağmen aklım daha fazla okumayı, daha iyi tanımayı salık veriyor bana. Bir daha google giriyorum, araştırmaya devam ediyorum. Bu defa karşıma bir süre önce kaybettiğimiz, gazetemiz Özgür Ülke’nin bombalandığı o en zor günlerinde Kürtlerin yanında saf tutmuş Aziz Nesin gibi birçok Türk aydınıyla birlikte bizi yalnız bırakmadığı, bizimle dayanıştığı memleketin o en karanlık günlerinde tanıma imkanım olan gazeteci yazar sevgili Aydın Engin’in Cumhuriyet gazetesindeki bir yazısında karşıma çıkıyor Mahmut Esat Bozkurt, Nazi hayranı ırkçı adalet bakanı. Hakiki bir Kürt dostu olan gazeteci yazar Aydın Engin, Cumhuriyetin bu en kıdemli ırkçıyı kaleme aldığı yazısında, “18 Eylül 1930’da Ödemiş’in Gölcük yaylasında, ‘Benim fikrim, kanaatim şudur ki, bu memleketin kendisi Türk’tür. Öz Türk olmayanların Türk vatanında bir hakkı vardır, o da hizmetçi olmak, köle olmaktır’. Diyen Adalet Mahmut Esat Bozkurt…” diyerek Kemalizm’in unutulmaya yüz tutmuş karanlık bir sayfasına ışık tutuyor…

*

Bir süre yaşadığım İzmir’i iyi bildiğimi, iyi tanıdığımı sanıyordum. Görünürde sosyal demokrat bir kent, hoşgörünün zirve yaptığı bir şehir, her milletten, her kültürden insanın bir arada özgürce yaşadığı, birbirinin acısını hissettiği, tasasına ortak olduğu bir medeniyet beşiği olarak bellemiştim. Birilerinin dediği gibi büyük yanılmışım, kötü kandırılmışım meğer. Biz Kürtlere, Karadeniz’in payitahtı Trabzon’un, Ordu’nun, Rize’nin kaba saba faşist sopası gösterilirken, buralara fındık toplamaya giden Kürt emekçilerinin kovalanma, dövülme, aşağılanma sahneleri gözlerimize sokulurken asıl tezgahın İzmir’de, Ege’nin cici kentinde kurulduğunu görememişiz, farkına varamamışız bile. Kürde düşman, Kürdün acının üzerinde tepinmekten zevk aldıkları her hallerinden belli süslü kadınlardan, sinek kaydı tıraşı olmuş kart erkeklerden, dünyadan bihaber güzelim çocuklardan oluşan ırkçı güruhun hortladığı Ege kenti İzmir’i bilememiş, anlayamamış, hak ettiği değeri verememiş olmak ne kötü. İzmir’deki İşkenceci Esat Oktay Yıldıran adı verilen okulun, muhtemelen Kürt çocuklarının da gideceği bu okulun önündeki hatıra fotoğraflarındaki halleri Kemalizm’in en çıplak yüzünü temsil ediyor olmalı. Bildiğim en kirli, en çirkin, en pespaye halleriyle karşımıza çıkan bu yüzün sahipleri Diyarbakır 5. Nolu Askeri Cezaevi’nin ölüm meleği, Kürde kan kusturmuş, Kürdü bok çukuruna sokmuş, köpek kulübesine mahkûm etmiş, dahası Kürdü cop ve kalaslarla döve döve katletmiş işkenceci Yüzbaşı Esat Oktay’ın hayranı bu ırkçı yüzün insanlığa meydan okuyan durumu es geçilecek, cahilliğe verilecek gibi değilmiş ki hak ettiği tepkiyi gördü, milyonlar tarafından lanetlendi…

*

Okula bu adın verilmesini sırasıyla onaylayan kaymakamın, valinin, bakanın, hatta sarayın Esat Oktay Yıldıran’ın adına, işkencelerine, Kürt toplumunda yarattığı büyük tahribata yabancı oldukları, durumu bilmedikleri, olayın farkında olmadıkları, dahası ortaya çıkan vahameti akıl edemedikleri düşünülemez, ihtimal dışı tutulamaz. Kürdün attığı her adımdan, aklından geçirdiği her düşünceden, kurduğu her hayalden haberdar olanların bunu bilmemesi, farkında olmaması mümkün değildir. Öyle anlaşılıyor ki çok kötü bir oyun daha sahnelemek istediler, ama bu defa olmadı, ortaya çıkan tepki selini daha fazla göğüsleyemediler, kaş göz ederek yanlarında tuttukları, birlikte iş çevirmeye devam ettikleri kimi Kürtleri daha fazla kızdırmayı göze alamadılar, bir çok olayda olduğu gibi bu olayda da pişkince, “Hangi dönemde alınmış olursa olsun hafızalarımızdaki derin izlerini koruyan bir dönemin yanlışlarını bugüne taşıma anlamına gelen bu kararı tasvip etmemiz mümkün değildir…” deyip ortaya çıkan vehametten çark etmek, dahası İzmirli hanım hanımcık, beyefendi, sevindirik Kemalistlerin hayranı oldukları ırkçı Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt’un ardılını, Kürde her türlü kötü muameleyi, hakareti, aşağılamayı reva gören işkenceci Yüzbaşı Esat Oktay Yıldıran’ı kaderleriyle baş başa bırakmak zorunda kaldılar. Ülkeyi esir alan Mahmut Esat Bozkurt’tan, Esat Oktay’a uzanan ırkçı akla, insanlık düşmanı nasyonalist faşist çizgiye lanet olsun. Bir daha lanet olsun…

Yoğun tepki üzerine Esat Oktay Yıldıran'ın adı tabeladan çıkarıldı.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.