TİGRİS HABER - Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kendisi hakkındaki iddialara 'akşam cevap vereceğim' dediği videoyu yayımladı.
"Yakın çevresindeki herkesi iktidar olduğunda zengin eden sen beni yolsuzlukla itham ettin öyle mi?" diye soran Davutoğlu, Erdoğan'a üç çağrıda bulundu. Davutoğlu'nun erdoğan'da çağrısı şöyle:
"1- İstediğin gazetecileri al, pelikancılar da dahil, istediğin kanalda, senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil, açık oturuma çıkalım. Sen prompter kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar, bana ne isterlerse sorsunlar. Ama yüzleşelim var mısın?
2- 8 Aralık 2019’da yaptığım çağrıyı tekrar yapıyorum; benden başlamak üzere bütün yaşayan başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ilgili bakanlarla ilgili ve birinci derece yakınlarıyla ilgili unutmadan, bir araştırma-soruşturma komisyonu kurun ve kimin izah edemediği bir malvarlığı varsa bunu hazinede bir fonda tutalım, şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım. Var mısın?
3- Üçüncü teklifim ise bir tek sana değil, Meclis’te bulunan herkese.. Ve önümüzdeki Altılı Masa görüşmesinde bunu gündeme getireceğim ve bütün liderlerden bu konuda derhal girişimde bulunmaları konusunda ricada bulunacağım. “Hem araştırma hem de soruşturma komisyonu kurulmalı ve önce benden başlamalı, benden ve birinci derece akrabalarımdan ama sonra sizden de yaşayan bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ekonomi yakınlığıyla ilgili bütün bakanlar ve birinci derece akrabaları da soruşturma komisyonunda malvarlıkları incelensin."
‘Ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum’
Davutoğlu "Erdoğan, seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum" dediği videoda şu ifadeleri kullandı: "Sayın Erdoğan, Bugün yaptığın AKP grup konuşmasında prompter dışına çıkarak yine bilinçaltın dışa vurdu. Şehir üniversitesi bağlamında yaptığın bütün ithamları yarın saat 15.00’te arkadaşlarımla birlikte cevaplandıracağım. Ama şahsen, bana yönelik kullandığın yolsuzluk ifadesi için seni ciddi bir yüzleşmeye davet ediyorum.
Küçük bir yüzükle başlattığı yolculuğu büyük bir servetlerle sürdüren, kendi bakanlığına dezenfektan satan Bakan’ı teşekkürle uğurlayan, devlet adına aldığı hediyelerin hiçbirini beyan etmeyen, kamu parasıyla yapılan yatırımlara, yollara, sokaklara, barajlara, stadyumlara, üniversitelere adını yazdıran, bırakın birinci akrabaları, yakın çevresindeki herkesi siyaseten iktidar olduğu dönemde zengin eden sen. Uluslararası mahkemelerde malvarlıkları dosyası ve diğer ekonomik suçlarla ilgili ismi geçen sen. Hayatı boyu emeği dışında hiçbir şey yememiş olan, ikinci bir maaşı kabul etmemiş olan, başbakanlıkta hanesine giren her lokmanın bedelini makbuzla ödemiş olan, devlet adına almış olduğu en küçük hediyeyi dahi beyan etmiş olan ve ulusal ve uluslararası bütün çevrelerde temiz siyasetin sözcüsü olarak bilinen beni yolsuzlukla itham ettin öyle mi?
‘Bütün başbakanların, cumhurbaşkanların malvarlıkları incelensin’
Beraber de bulunduk. Hangi süreçlerden geçtiğimizi sen de biliyorsun, bütün milletimiz de biliyor ve şahit. Madem böyle bir yolsuzluk söz konusuydu sayın Erdoğan, neden cumhurbaşkanıyken bizi uyarmadın? Neden ben başbakanlıktan 22 Mayıs 2016‘da ayrıldıktan sonra bekledin, bekledin, bekledin de tam da Gelecek Partisi'ni kurmadan 1 hafta önce, 7 Aralık 2019’da beni yolsuzlukla itham ettin? Ertesi gün de ben çağrıda bulundum. Başta ben olmak üzere, bütün yaşayan başbakanların, cumhurbaşkanlarının ilgili bakanların malvarlıkları araştırılsın dedim, 8 Aralık’ta. 8 Aralık’ta bu çağrıdan bugüne kadar sustun da şimdi niye konuştun, Sayın Erdoğan?
Devlet zafiyeti göstermişsin. Derhal işlem başlatmalıydın. Kamu malına uzanan el benim olsa bile kesmeliydin, sayın Erdoğan. Ben olsam keserdim. Bekledin, çünkü meselelere siyasi rant açısından baktın. Sana üç çağrıda bulunuyorum:
Bir, istediğin gazetecileri al, pelikancılar da dahil, istediğin kanalda, senin damadının kardeşinin sahip olduğu kanal da dahil, açık oturuma çıkalım. Sen prompter kullan, ben böyle yalın kılıç çıkacağım. Senin ayarladığın gazeteciler sana hazırlanmış sorular sorsunlar, bana ne isterlerse sorsunlar. Ama yüzleşelim var mısın?
İki, 8 Aralık 2019’da yaptığım çağrıyı tekrar yapıyorum; benden başlamak üzere bütün yaşayan başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ilgili bakanlarla ilgili ve birinci derece yakınlarıyla ilgili unutmadan, bir araştırma-soruşturma komisyonu kurun ve kimin izah edemediği bir malvarlığı varsa bunu hazinede bir fonda tutalım, şehitlere, yetimlere, engellilere, mazlumlara harcayalım. Var mısın?
Eğer sen burada yoksan, üçüncü teklifim ise bir tek sana değil, Meclis’te bulunan herkese.. Ve önümüzdeki Altılı Masa görüşmesinde bunu gündeme getireceğim ve bütün liderlerden bu konuda derhal girişimde bulunmaları konusunda ricada bulunacağım. “Hem araştırma hem de soruşturma komisyonu kurulmalı ve önce benden başlamalı, benden ve birinci derece akrabalarımdan ama sonra sizden de yaşayan bütün başbakanlar, cumhurbaşkanları ve ekonomi yakınlığıyla ilgili bütün bakanlar ve birinci derece akrabaları da soruşturma komisyonunda malvarlıkları incelensin” teklifinde bulunacağım ve bunu takip edeceğim.
Buradan bütün bu gelişmeleri, sessizce takip eden, sesini yükseltmekten korkan muhafazakar kesimlere de sesleniyorum. Sizin çocuklarını da o üniversitede okudu, bir kısmınızın. Hepiniz o üniversiteyi vaktinde övdünüz, niye susuyorsunuz? Bugün siyaset yapıyorsak, emin olunuz hem bu ülke ve milletimizin geleceği için ama en çok da bir gün alnı secde görenler bu ülkeye geldiklerinde temiz siyaset yapılı diye ömrünü veren, terini döken, dua edenlerin onurunu ve sizin onurunuzu kurtarmak için yapıyorum. Ta ki çocuklarınız, torunlarınız bunu diyebilsinler.
‘Seni de Diyarbakır gençlerine havale ediyorum’
Unutmadan Sayın Erdoğan, bu arada Bahçeli’ye benzeyen dilinizle bana ‘Serok Ahmet’ diye hitapta bulundunuz konuşmanızda, Bahçeli’ye verdiğim cevabı sana da vereyim: ‘Ser Sera, Ser Çawa’. Ben ‘Serok Ahmet’ diyene de, ‘Yörük Ahmet’ diyene de minnet duyar ve hepsinin selamını alır ve onunla gurur duyarım. Seni de Diyarbakır gençlerine havale ediyorum. Onlar sana gereken dersi verirler. Bahçeli’ye de, ‘serok’ unvanıyla da alay edene gereken dersi önümüzdeki seçimde onlar sana verirler.
14 Mayıs seçim tarihimiz de hayırlı olsun. O gün “Yeter söz milletindir“ diyeceğiz. Son sözüm şudur: Tam bir barbarlıkla kapattığınız şehir üniversitesinin inşallah iktidara gelir gelmez açacağız. Çünkü, şehir benim, üniversitesi benim şahsi mülküm olmadığı gibi hiç kimsenin mülkü de değil, milletim mülküydü. Vakıf malıydı. Şehir açılacak. Çünkü şehir hepimizin.” (Haber Merkezi)