6 Şubat tarihi "insanlık" eliyle yazılmış en karanlık günlerden birisidir.Nitekim çokça dile getirilen şu söz ne yazık ki yine gerçek oldu;deprem öldürmez bina öldürür.Hayata yazar kasa gözüyle bakanların,insan yaşamını hiçe sayanların yarattığı korkunç bir tabloyu yaşadık duyguların enkaza döndüğü, aklın şaştığı bir boyutta.
Varoluşsallığımızın anlamsızlığında olan bitene anlam vermeye çalıştık.Yaşayanlar olarak trajik ölümlerin gölgesinde kendimizden utandık, bir daha sınıfta kaldık.
Art arda iki doğal afet yaşadık ama sonuçları doğal olmayan, sonuçları, adına ne derseniz deyin, afet, felakat, trajedi;bellegimize büyük bir travma olarak kazındı.Bize hayatı her yönüyle sorgulatan, doğal olanın doğal olmayan sonuçlarında ardçı cehennemi duyguları yaşatan ve yaşatmaya devam edecek zamanlardayız.
Evet hepimiz büyük sarsıldık, yıkıldık ve yine ne yazık ki ateş düştüğü yeri yaktı.Neyin normal neyin anormal olduğu ikileminde bir yandan normalleşmeye çalışacağız.Peki bu geniş enkaz alanında neyi kaldırmamız lazım? Enkazlarda yitirdiğimiz canlarla beraber neyi bıraktık?
Enkazlarda yitirdiğimiz canların ahını
Gôçüklerde hırsızların, arsızların ayıbını
Yıkıntılarda rafa kaldırılmış adaleti
Her yıkık kirişte umutlarımızı
Molozların içinde anılarımızı
Her duvarın altında gasp edilmiş haklarımızı
Her kolonun altında hayallerimizi
Gün enkazları kaldırma günü, yitip gidenlerin hatırası, bizden çalınanların iadesi var.Durmayacağız, yılmayacağız yaşamı yeniden inşa edeceğiz.
Hepimiz sorumluyuz ve bu enkazı kaldırmamız lazım...