ENFLASYON

Aziz Aydınalp

Enflasyon, her sabit gelirli gibi benim de yaşamım süresince aşina olduğum,zaman zaman asgari ücretin belirlenmesi,zaman zaman da satın alma gücünün belirlenmesi amacıyla hep gündemdedir.

Yasal olarak ‘ücretli çalışanların ücret artışları enflasyonun altında olamaz’ hükmü gereğince tüm çalışanların gözü hep TÜİK’in açıklayacağı enflasyon oranlarında olmuştur.

TÜİK son Ağustos ayı enflasyon oranı olarak ENAG’ın üzerinde %9.09 oranında bir enflasyon oranı belirleyerek, enflasyon verilerini bekleyen herkesi şaşırtmıştır.

Ağustos ayında belirlenen enflasyon oranı ile son üç aylık toplam enflasyon oranı %24.7 olması ile TÜİK’in belirlenmesinde etkin olduğu 11.400’lük asgari ücretin yaklaşık %25’inin yıl bitmeden,daha şimdiden eridiğini söyleyebiliriz!

Enflasyonun hayat pahallığı ekseninde filenin kaça dolduğu karşılaştırılmasıyla;çarşı, pazardaki vatandaş tarafından birazda öfke ile dile getirilmektedir.

Enflasyonun aynı zamanda alım gücündeki azalmanın en güzel örneğini dönemin Başbakanı rahmetli Süleyman DEMİREL çiftçinin ürettiği tarım ürününün kaç tonunun bir sanayi ürününe denk geldiğini yıllarla mukayese ederek sayılarla ifade ederdi…

Örneğin kaç ton buğday ile bir traktör alınabildiğini geçmiş yıllarla mukayese eder, çiftçinin bu geçen yıllar boyunca nasıl fakirleştiğini anlatırdı.

Bu anlatımı ile DEMİREL, ısrarla enflasyon ile üretim arasındaki ilişkiyi vurgulardı!

İki üç gün önce yayınlanan Orta Vadeli Ekonomik Proğram’da 2023 enflasyonu olarak belirlenen %58 oranı, henüz programın mürekkebi kurumadan %65 olarak revize edildi.

TV’lerde haber proğramlarında konunun uzmanları yıl sonu enflasyon oranı %65 olursa,%70 olursa ve %75 olursa ihtimalleri ile memurların,işçilerin,emeklilerin alacakları ücretleri hesaplamaya başladılar bile.

Merkez Başkanı Sn.Hafize Erkan 2023 yıl sonu enflasyon hedefini %65, 2024 yılı için %33, 2025 yılı için %15 öngördüğünü belirtiyor.

Bankalardaki mevduatın %68,8’inin döviz yada döviz cinsi mevduat olmasının bir handikap yaratıp,yaratmayacağını ve yabancı yatırımın ülkeye nasıl çekileceğini,üretimi artırmayı nasıl planladıklarını da daha açık bir şekilde anlatmaları gerekmez mi?

Enflasyonu ve enflasyonun satın alma gücünü nasıl aşındırdığını,enflasyonu indirmenin akla ilk geldiği gibi para basmanın yada sonu işsizlikle karşılaşabileceğimiz ‘sıkı para politikası’ uygulamasının dışında tek gerçek çözümü vardır.

O da Üretimi artırmaktır!

Enflasyonu en iyi ve en basitçe Prof.Dr.Osman Altuğ’un yumurta örneği ile anlatabiliriz.

“Yüz yumurtamız ve bunun karşılığında da belirlenmiş yüz liramız var. Dolayısı ile her bir yumurtamızın bedeli 1 TL dir.

Üretici olarak tavuklarımız fazla çalışırsa, horozların teşviki olursa yumurta sayımız 200’e çıkarsa, bir yumurtanın fiyatı 50 krş olur.

Yok tavuklarımız işi savsaklar,teşvik vs hak getire olursa yumurta sayımız 50’ye düşerse, herbir yumurtamızın ederi 2 TL olur.”

Benim enflasyon ile enflasyonun inip çıkması ile ilgili en beğendiğim,en özet anlatı budur.

Bir malın, az olması ile fiyatı artar,çoğalmasıyla azalır.

Yurttaşa verilen ücretlerin artırılması ile ihtiyaç ürünlerine zam yapılması rakamlarla yapılan bir aldatmacadır.

Aslolan vatandaşın alım gücünü arttırmaktır!

Ben bunu bilir bunu söylerim, gerisi rahmetli DEMİREL’in deyişi ile lafı güzaftır.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.