Emek ve Demokrasi Platformundan 1 Eylül mesajı

Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında yapılan konuşmalarda, günün önemini anlatan konuşmalar yaptı.

Mehmet TÜRK

TİGRİS HABER - Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış günü nedeniyle yayınladığı mesajda; ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı politikalarda ısrarın bedelini emekçiler ve ezilenler olarak ülkenin yüzde 99'u ödediği, geriye kalan yüzde 1'lik bölümünün ise sömürü odakları olduğu belirtildi.

Diyarbakır Emek ve Demokrasi Platformu 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle düzenlediği basın toplantısında yapılan konuşmalarda, günün önemini anlatan konuşmalar yaptı. Elektirik Mühendisleri Odası Başkanı ve Platform Dönem Sözcüsü Ufuk Bulut ve Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı Saliha Zorlu, yaptıkları konuşmalarla insan hakları konusunda yaşanan ihlalleri hakkında detaylı bilgi vererek, ülkelerin savaş/şiddet politikalarını eleştirdi.

KESK, DİSK, TBB ve TMMOB gibi bileşenlerin oluşturduğu Emek ve Demokrasi Platformu, 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle Eğitim Sen Diyarbakır Şubesi'nde basın açıklaması yaptı. Platformun Dönem Sözcüsü ve TMMOB Elektirik Mühendisleri Odası Diyarbakır Şubesi Eşbaşkanı Ufuk Bulut ile Eğitim Sen Diyarbakır Şube Başkanı Saliha Zorlu birer konuşma yaptı.

"GAZ ODALARI YENİ BİÇİMLERDE DEVAM EDİYOR"

1 Eylül Dünya Barış Günü tarihçesini kısaca anlatılmasının ardından konuşan Platform Dönem Sözcüsü Ufuk Bulut, "Ne yazık ki emperyalistler hala aynı barbarlık, gaddarlık ve acımasızlıkla yeni savaşların, çatışmaların, kutuplaşmaların önünü açıyorlar. Maalesef bu gün öyle bir tehlikeli bir boyuta ulaşmıştır ki, 2. Dünya savaşı sonrası bir daha yaşanmasın diye alınan tedbirlerden olan 'savaş suçları' bu gün dava konusu dahi yapılamamaktadır! Devletler kendi savaş suçları gündeme gelmesin diye bir başka ülkenin işlediği savaş suçlarını görmezden gelmekte, normalleştirmektedirler. Yakın günlerde bir İsrailli Bakanın Filistin halkının abluka altındaki Gazze'de açlıktan ölmelerinin normal karşılanması gerektiğini açıklaması bunun son örneklerinden olup toplama kamplarının ve gaz odalarının yeni biçimler alarak devam ettiğini göstermektedir. Bir diğer örnek savaşta dahi hedef olmaması gereken sağlıkçıların, gazetecilerin öldürülmesi ve uluslararası kamuoyunun buna sessiz kalışıdır" dedi.

"GAZZE'NİN BOŞALTILMASINDA YAŞANANLAR UTANÇ VERİCİ"

Gazze'nin boşaltılması sırasında yaşananların utanç verici olduğunu ifade eden Bulut, "Öte yandan savaşın olduğu coğrafyalarda insanlığın tüm kazanımları yok edilirken tecavüz, işkence işgalci güçlerce yaygınlaştırılmaktadır. En temel ihtiyaçların dahi karşılanamadığı şartlarda yoksullaştırılan halkların açlık, susuzluk ve beraberinde gelen bulaşıcı hastalıklarla baş etmek zorunda kalması en çok çocukları ve kadınları etkilemektedir. Gazze'nin boşaltılması sırasında yaşananlar insanlığın utanç görüntülerine bir yenisini eklemiştir. Savaşın çıkmasında hiçbir rolü olmayan coğrafyanın emekçi yoksul halkları sürgün yollarında tarifsiz acılar yaşamakta, sığındıkları ülkelerde insanlık dışı şartlar nedeniyle yaşayan ölüler haline gelmektedirler" diye konuştu.

"ORTADOĞU'DA SON 20 YIL YAŞANANLAR TELAFİSİZ BİR YIKIM"

Ortadoğu'da son 20 yılda yaşanan şiddet ve çatışmaların insanlık tarihinde telafisi mümkün olmayan bir yıkımı meydana getirdiğine dikkat çeken Bulut, şunları söyledi:

"Ortadoğu'da son yirmi yıldır yaşanan çatışmalarda, insanlık tarihi ve mirasının en önemli kültürel, arkeolojik eserleri de yok olmakta, telafisiz bir yıkımı meydana getirmektedir. Ülkemizde ise 31 Mart seçimleriyle iktidar gücünü kaybettiği açığa çıkan AKP-MHP iktidar bloğu, meşruiyet krizini siyasal ve ekonomik baskıyla kapatmaya çalışırken, faşizmi kurumsallaştırma adımlarını devam ettiriyor. Hukuksuzluklarla, gerici kuşatmayla var olmaya çalışıyor. Diğer yandan Grev yapan işçinin, birçok şehirde traktörüyle eylem yaparak sesini duyurmaya çalışan çiftçinin, hayvan katliamını önlemeye çalışan hayvan severlerin, meslek onurlarına sahip çıkan eğitim emekçilerinin, tacize ve şiddete karşı eşitlik ve özgürlük mücadelesi yürüten kadınların, nefrete karşı yaşam mücadelesi veren bütün kesimlerin, açlık sınırının çok altında bir maaşa mahkûm edilen emeklilerin, astronomik rakamlardaki eğitim masraflarına karşı eylem yapan öğrencilerin, ağacına, suyuna, ormanına, toprağına sahip çıkan çevreci yaşam savunucularının taleplerini karşılamak yerine karşılarına güvenlik güçlerini dikiyor."

KÜRT SORUNUNDA ÇÖZÜMSÜZLÜK VE 3. KAYUM DÖNEMİ"

Sorunların barışçıl ve demokratik çözüm yerine çözümsüzlük politikasında ısrar edildiğini kaydeden Bulut, "Sorunları barışçıl ve demokratik yollarla çözme yerine yok sayma, bastırma, krimanilize etme politikası her alanda olduğu gibi Kürt sorunu konusunda da karşımıza en katı haliyle çıkmaktadır. Kürt sorununda çözümsüzlük politikasında ısrar edilmesi artık halaylara, düğünlere, müziğe müdahale etme, gözaltı ve tutuklama gerekçesi olma noktasına kadar gelmiştir. İktidar bloğu en ufak demokratik talebi, düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamındaki eylem ve etkinlikleri gözaltı, tutuklama gerekçesi haline getirirken halkın seçme ve seçilme hakkını da gasp ederek üçüncü kez halkın iradesini gasp ederek yeniden kayyum politikasına sarılmaktadır" şeklinde konuştu.

AKP İKTİDARI 2023'TE SİLAHLANMAYA 15.8 MİLYAR DOLAR HARCADI"

AK Parti iktidarının silahlanmaya geçen yıl, 15.8 milyar dolar harcadığını hatırlatan Bulut, "AKP iktidarı tercihini barıştan yana koymadığını ekonomik krize rağmen sadece 2023 yılında silahlanmaya 15,8 milyar dolar harcayarak, sınır ötesi operasyonları Irak'ta onlarca üs kurmaya vardırarak da göstermektedir. Nitekim yıllardır içerde uyguladıkları savaş ve rant esaslı politikalar ile ülkeyi derin ekonomik ve toplumsal krizlere sürükleyen iktidar ekonomik krizin bedelini yoksul emekçilere keserken derin yoksulluğun altında ezilen halkları savaş kışkırtıcılığı, mülteci karşıtlığı, Kürt düşmanlığı üzerinden kışkırtarak, zaman zaman da tehdit ve zor ile taraftarlık ilişkisi içinde konumlandırma, toplumsal kutuplaştırma yaratma gibi özel savaş yöntemleri devreye sokmaktadır. Geldiğimiz böylesi siyasi ve ekonomik zeminde ülkemizde, bölgemizde ve dünyada barışa olan ihtiyaç tüm yakıcılığı ile her geçen gün kendini daha fazla hissettirmektedir. Ölüm, kan ve gözyaşı dışında bir sonuç üretmeyen savaş/şiddet odaklı bu politikalarda ısrarın bedelini emekçiler ve ezilenler olarak ülkenin %99'u ödemektedir. Ekmeğimize, geleceğimize, aşımıza, ormanımıza, suyumuza göz dikenler ile halkların bir arada yaşama iradesini hedef alanlar geriye kalan %1'lik sömürü odaklarıdır. Savaştan nemalananlar ile emekçileri açlık ve yoksulluğa mahkûm edenlerin aynı çıkar çevreleridir" ifadelerini kullandı.

"BARIŞ, EKMEK VE SU KADAR İHTİYAÇ HALİNE GELMİŞTİR"

Yaşanan bunca olumsuzluklara rağmen barışın temel ihtiyaç haline geldiğine dikkat çeken Bulut, "Dolayısıyla barış ve demokrasi talebi emek ve demokrasi güçleri için ekmek ve su kadar temel ihtiyacı haline gelmiştir. 1 Eylül Dünya Barış Günü vesilesiyle; emekçilerin ve ezilen halkların kendi hakları için yürüttükleri mücadelenin en temel başlığının Barış olduğunun altını bir kez daha çiziyoruz. Barışı isteyenler olarak; tüm saldırılara, savaş ve kutuplaştırma, tek tip yaşam tarzı dayatmalarına karşın ısrarla ve örgütlü, kararlı bir mücadele ile dünyada, Ortadoğu coğrafyasında ve ülkemizde, barışı savunmaya devam edeceğiz. Adaletin, eşitliğin, kardeşliğin, laikliğin, paylaşımın, yardımlaşmanın, dayanışmanın, insanca bir yaşamın kalıcı hale getirildiği bir dünya ve ülke kuruncaya kadar barış mücadelesinden bir an olsun vazgeçmeyeceğiz" şeklinde sözlerine ekledi.

Basın toplantısına katılanlar, Türkçe, Kürtçe ve Arapça olmak üzere 3 dilde "Yaşasın Barış" sözlerini yineledi.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.

Diyarbakır Haberleri