HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ellerin tetikten çekilmesi gerektiğini savunarak; "Yarın değil, haftaya değil, bugün, bu saatte barışı hemen istiyoruz. Silahların derhal susturulması ve ateşkes pozisyonuna geçilmesi gerekiyor. Adım adım sorunlarımızı tıpkı bir ilmiği çözer gibi çözmek istiyoruz. Bunun başlangıcı da silahları susturmaktan geçer. Amasız, ancaksız silahlar susmalı ve diyalog, müzakere kanalları açılmalıdır. Silahları susturun ve karşılıklı ateşkes pozisyonuna dönün. Sivil siyasete çözüm olanakları tanıyın. Toplum bunu istiyor. Bu sese kimse kulaklarını tıkayamaz" dedi.
Mardin'de HDP İl Başkanlığı'nın düzenlediği 'Arap Halkı Barışı Sahipleniyor' konulu panele HDP Eşgenel Başkanı Selahattin Demirtaş, HDP Mardin Milletvekillerinden Mithat Sancar, Gülseren Yıldırım, Enise Güneyli, Arap asıllı olan Mehmet Ali Aslan, Süryani asıllı olan Erol Dora, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk, Şanlıurfa, Adıyaman, Diyarbakır, Siirt ve Batman'dan gelen farklı kesimlere mensup sivil toplum örgütleri katıldı.
Panelin düzenlediği otel içi ve dışında geniş güvenlik önlemleri alınırken, salona, Türkçe, Kürtçe, Arapça, Süryanice ve İngilizce olarak Arap Halkı Barışı Sahipleniyor yazılı ve konuşma kürsünün üstüne ise "İktidar hırsınız Halkların Demokrasi Bloğu karşısında yerle bir olacak! Size savaş yaptırmayacağız" yazılı pankartlar asıldı.
HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, "Bizim açımızdan bedeli ne olursa olsun, HDP barış isteğinden vazgeçmeyecektir. Sizlerden ricam. Bulunduğunuz her yerde, evinizde, iş yerinizde, nerede olursanız olun barışı örgütleyin. Kardeşlerinize sarılın. Hangi partiye oy vermiş olursa olsun kardeşlerinize sarılın. Bu fırtınada dağılmamanın yolu budur" dedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı eleştiren Demirtaş, şöyle dedi:
"Cumhurbaşkanı'nın işi gerilimi yükseltmek değildir. Türkiye halkları barış istiyor. Bu çok kıymetlidir. Davutoğlu, 'Türkiye'yi Suriye yapmak istiyorlar' diyor, doğru. Ama kendisi dışındaki herkesi düşman gören anlayış buna yol açar. Türkiye siyasetinden ve Cumhurbaşkanı'ndan beklenen şey, 7 Haziran seçimleri sonrası ortaya çıkan sonucu doğru okumaları. Ortaya yeni bir durum çıktı. Türkiye'nin artık çoğulcu bir demokrasiye doğru yürüyen, ilerleyen ve kendini bu çerçevede barışını inşa etmeye mecbur bir ülke olarak konumlandırması gerekirdi. Bütün Türkiye aslında Karadeniz'den,Trakya'ya, Ege'den Akdeniz'e, Doğu'dan Güneydoğu'ya, her yer bu mesajı net olarak vermiş oldu. Bütün dünyaya, uluslararası topluma HDP'den güçlü bir mesaj verilmiş oldu. Türkiye'nin her şeye rağmen, bu kısa süre içerisinde, sadece birkaç hafta içerisinde polisi, askeri, gerillası ve sivili ile onlarca evladımızı yitirmiş olmamıza rağmen, Türkiye toplumu olarak yüzde 80'den fazla halen barış istiyoruz. Evet ülkemizi Suriye gibi yapmak istiyorlar, sayın Davutoğlu bunu belirtiyor. Buna bende katılıyorum. Buna izin vermeyeceğiz. Ama bunun yolu birbirine hakaret etmekten, birbirini ötekileştirmekten geçmez. Bunun yolu diyalog ile, empati ile, karşısındakini anlamaya çalışmakla, kendin dışındakilerin de bu ülkeyi sevdiğine inanarak, kendin dışındakilerin bu ülkenin düşmanı olmadığını bilerek hareket etmekten geçer. Bizim şiddetle, silahla asla hiçbir işimiz olmadı. Tercihimiz silahtan yana değil, şiddetten yana değil demokratik siyasetten yana olduğu için buradayız. Biz tereddütsüz bir şekilde ifade ettik. Eller tetikten çekilmelidir. Yarın değil, haftaya değil, bugün, bu saatte barışı hemen istiyoruz. Silahların derhal susturulması ve ateşkes pozisyonuna geçilmesi gerekiyor. Adım adım sorunlarımızı tıpkı bir ilmiği çözer gibi çözmek istiyoruz. Bunun başlangıcı da silahları susturmaktan geçer. Amasız, ancaksız silahlar susmalı ve diyalog, müzakere kanalları açılmalıdır. Silahları susturun ve karşılıklı ateşkes pozisyonuna dönün. Sivil siyasete çözüm olanakları tanıyın. Toplum bunu istiyor. Bu sese kimse kulaklarını tıkayamaz."
"HDP BARIŞ ISRARINDAN VAZGEÇMEYECEK"
Demirtaş, HDP'yi içeriden dizayn etmek isteyenlere karşı dik durmaları gerektiğini belirterek, "Halkların Demokratik Partisi önümüzdeki dönemde ne pahasına olursa olsun, bedeli ne olursa olsun barış ve birlikte yaşama ısrarından vazgeçmeyecektir. Bizi kirli işbirlikleri ile itham edenler büyük yanılgı içindeler. Bize dışarıdan politika dayatanlara karşı dadik duracağız. Bize içeriden politika dayatıp, siyaseti dizayn etmeye çalışanlara karşı da dik duracağız. Türkiye toplumu ancak bu şekilde geleceğe güçlü, sağlam adımlarla yürüyebilir. Kin ve öfke dilini kullanmadık, kullanmayacağız. Kimseyi düşmanımız ilan etmedik etmeyeceğiz. Üniformasına bakmadan, omuzlarımızda taşıdığımız cenazenin ağırlığını hissederek vicdanlarımızı dinlemek zorundayız. Her akşam haberlerde evladını yitirmiş anaları, yetim kalmış çocukları izleyemeyiz. Biz sadece sevinçlerinizin vekili değiliz. Siz acı yaşarken biz çözümsüz kalamayız. Vekaletinize halel getirmeyeceğiz. "Son leş kalana kadar" diyenler mi barış istiyor? Üstündeki üniformaya bakmadan tüm evlatların acısını paylaşanlar mı? Basit bir aile kavgasında bile konuşarak çözüm ararken, konuşamayı vatana ihanetle eşdeğer gören açıklamalar duyuyoruz. Hükümet'in askeri operasyonlarına da, PKK'nın eylem politikasına da dur diyoruz. Bizim açımızdan bedeli ne olursa olsun, HDP barış isteğinden vazgeçmeyecektir" diye konuştu.