Türkiye’nin son 30 yılını incelediğimiz de Burjuvazinin gelişmediğini görüyorum. Burjuvazi kavramını kullanırken finansal rakamlarını kastetmiyorum. Burjuva sınıfsal karakterinden bahsetmeye çalışıyorum.
Siz de incelediğinizde Burjuvazinin kalitesinin yükselmediğini görürsünüz.
Ben nasıl görüyorum bir bakalım mı?
Türkiye’de işçilik, Avrupa standartlarında olmasına rağmen işçi ve çalışan hakları Avrupa standartlarının çok çok gerisinde.
İktidarların Çin modelini,ucuz iş gücünü mültecilerle beraber yönetebileceğini hesaplaması. Sermayenin bir türlü kaliteyi yakalamamasını sağladı. Bir kaç küçük örnekten başka, sermayeyi elinde tutanlar üretimde “Fason” ve “Montajdan” öteye geçemediler.
İktidarın tüm “finansal destek”lerine,“af”lara, “hibe”lerine rağmen, “Tüsiad” ve özellikle iktidarın yandaşı olan “Müsiad” üyeleri bile kalitelerini arttıramadılar.
Hele özelleştirme ile elde edilen “kamu firmalarının” “kamu idaresi”nde ki dönemden daha kötü duruma düşmesi acı bir hüsran.
Şirketlerin, inovasyonda yetersizlikleri, marka olamaması, katma değerli ürünler oluşturmadaki yetersizlikler.
Sermaye kalitesiz olunca kar marjlarını korumak için çok daha ucuz insan gücü gerekiyordu çareyi ucuza mülteci çalıştırmada gördüler. Buda kaliteli çalışanları yok etti sonrada ona kaliteli hizmet ve ürün veren tedarikçilerini.
Ne yazık ki,
Burjuva da kalite olmayınca iktidar tarafından da “Şimşek” hızı ile suçlu “vergiler”, “işçi”, “memur”, “emekliler üzerinden tedbirlere başvuruyor.
Kaliteli sermayenin Türkiye dışına akmasını görmezden gelen iktidar elinde kalan kaliteyi yakalamamış sermaye kalite insanı da yurtdışına kaçırmayı başardı.
İnanması zor ama halen Hükümetin ve Sermaye sahiplerinin birbirlerine verdikleri içi boş ödülleri vermeye devam ediyorlar.
Hâlbuki borç ile değil öz sermaye ile büyüme seçmeliydi. Büyürken başta çalışan ve tedarikçileriyle paylaşımcı olmalıydı.
Tercih “yatay” büyüme yerine “dikey” büyüme olunca.
TCMB yayın organındaki Ağustos 2023 verilerine göre, Hazine'nin “Rekor borç stoku” oluşmuş.
“Neden mi böyle oldu?”
“Bilerek isteyerek”,
ÇünküTL'nin zayıflamasına neden olan bir politika izlendi.
TL'nin korunma kalkanı faizi enflasyonun 6 da biri kadar düşük tutuldu.
Amaç, “Faizle mücadele!” ve “Fazla faiz ödememek!”
Sonuç.
“Daha fazla borç” alarak, “daha fazla faiz” ödenecek.
Devasa olan borç stokunu, “vergi ödeyenler” düşünsün. “Ödemeyenleri” çok da ilgilendirmez!
Benim gördüğüm tablo bu. Yanılabilirim. Hakkınızı helal edin.
Çünkü ben “işletme” okudum, “ekonomist” değilim.