EDO, NEDO, BEDO

Aziz ERİM

Eskiden her ailenin hamam günleri vardı, kimi aileler onbeş günde, kimi aileler haftada birdi… Hamamlar o dönemlerde hem sosyal aktivite hem de kız görme mekânıydı… Kadınlar hamamları eğlence yerine dönüştürürlerdi, evde hazırlanan yiyecekler, salatalar, soğuk mezeler göbek taşına dizilirdi imece usulü ile, hiç bir yiyeceğin ayrısı-gayrısı olmazdı… Ardı sıra vur patlasın, çal oynasın:

Helhele bak geline Deste gül verin eline

Altın kemer bağlamış

ince beline

Zaman eski zaman; develerin deve hamamında gezdikleri zamandan sonraki zaman…

Tam da o zaman diliminde üç kız kardeş yaşarmış, Edo, Nedo, Bedo…

Öyle bildiğiniz kızlardan değil bunlar, şirret mi şirret!

Ele avuca sığmaz haşarı, hayta kızlar, mahalleyi birbirine katan cinsten, düşman başına!

Edo, Nedo, Bedo belanın üç türlüsü, nerde bir şamata ve mahalle kavgası varsa bizim üç kafadar olayların başkahramanlarıdırlar…

Kastal başlarında, şaqre gecelerinde, kına gecelerindeki kavgalarda hep ön saftalar. Edo, Nedo, Bedo’ları görmek olağandır…

Kildanlar hazırlanır, ipek havlular özenle hazırlanır Çardaklı Hamamın meşhur natırı Sultan bohçaları taşır…

Yine öyle bir hamam sefasında üç kafadar kız kardeş, haftanın yorgunluğunu atmak için hamamın yolunu tutarlar, bu üç kafadarın hamamda yerleri bellidir kimse yerlerinde oturamaz, üçü de yürüyünce yeri titreten, yiğit mi yiğit türden hani!

Osmanlı kadını dedikleri türden, hamam hazırlıklarını yaptıktan sonra hamamdan içeri girip içeri gözlerini kısarak etraflarına önce bir bakınırlar, kim var kim yok, gerçi herkes onları tanır, olur da tanımayan biri, yerlerine oturmuşlarsa vay onların haline! Herkesi gözden geçirdikten sonra kendi yerlerine yine gözler kısık şekilde bakarlar...

İki yabancı kadın olaydan habersiz bizim üçkafadarların curunlarında yıkanıyorlar hemen kadınlara doğru yürürler en büyük abla Edo:

-Kalkın oradan

Kadınlar şaşkın halde birbirlerine bakarak:

-kalkmıyoruz burda biz oturmuşuz neden kalkalım…

Söze ortanca bacı Nedo girer:

-Abla kalkın dedik burası bizim yerimiz

İki kadın sinirlenerek

-Kalkmıyoruz ne yapacaksınız tapulu malınız mı?

Küçük kızkardeş Bedo hemencecik curuna oturur…

Başlarlar mani dizmeye:

Hamam sefası, hamam sefası

Curunda oturur başımın belası

Kildanı yok, sırtını lifleyemez

Keçeden, keçi lifi yapmalı

Kirleri temizlemeli derisini soymalı

Oyyy oyyy şinanayda şinanay!

Üç kızkardeş kadınları kaldırıp curun* başına otururlar, kadınlarda iyice sinirlenmiştir kardeşlerden ikisi kavgaya devam eder en küçük kız kardeş hamam tasınını peştemalin içine sarıp sarmalar sapan gibi sallamaya başlarlar…

Hamam tası, hamam tası

Sarıp sarmaladım peştemalladım

Peştamal nelere kadirsin;

Arlıyı örtersin

Arsıza sapan olursun!

-Hadi bakalım babasının kızı olan gelsin buraya otursun!

Peştemali sallar durur tabi etraflarında kimseler kalmamıştır...

Ey hamamcı, hamamcı

Evhamlı olanların dam tokacı,

Şirretlerin-iffetlerin çamaşır tokacı

Gel de tokaçla iffetsizleri…

Kendi yaptıklarını günler haftalarca anlatırlar ve kahkaha atarlar üç kafadarlar...

Şöyle etrafınıza bakın bir çok Edo, Nedo, Bedolar görürsünüz, bakış açınıza bağlı!

Meral Baz-Aziz Erim

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.