Havalar güzelleşmeye başladı. Hem iklim olarak hem de covid hastalığının etkisinin kırılmasıyla bir rahatlama, bir kendini dışarıya atma havası oluştu.
İki yılı aşkın zamandır ülkede ve bölgemizde edebiyat, sanat etkinlikleri tüm dünyada olduğu gibi duraksamıştı. Oluşan bu pozitif havayla birlikte adeta bir boşalma süreci başladı.
Bayram bunun göstergesiydi. Bölgenin bütün otelleri doldu taştı. Diyarbakır, Mardin, Urfa, Van sokakları, tarihi ve tabiat mekanları kalabalıktan izdiham yaşadı.
Bayramın ikinci günü Mardin’de çarşıdan çıkmak tam altmış beş dakikamı aldı. Varın kalabalığı siz tahmin edin. Bu durum Diyarbakır için de geçerliydi.
Bu kalabalık aslında kapanmanın getirdiği bir ruh halinin dışa vurumuydu. Bu dışa vurum edebiyat ve sanat cephesinde de kendini gösteriyor. Art arda sergiler, konserler, sanatsal etkinlikler başladı.
Özlenen bir şeydi. Özellikle edebiyat alanında imza günlerinin düzenlenmesi, şiir etkinliklerinin organize edilmesi sevindirici. Normale, rutine dönülmesi sevindirici, ama yeni yüzlerin, farklı seslerin de bu akışa katılması şart.
Özellikle şiir alanında şöhretler kadrosunun kimseye sıra vermeyen doymak bilmez iştahları beni şaşırtıyor. Son yirmi yılda hiç mi iyi bir şair yetişmedi, hiç mi farklı bir yazar ortaya çıkmadı?
Sendikalar, STK’ler, yayınevleri ve kitapevleri belki de ilgi çekme, kâr etme kaygısından şöhretli şair, yazarlara yöneliyor. Belki de haklılar, ama en azından listelerine gençleri de ekleyerek önaçıcı olabilirler.
Başta Diyarbakır olmak üzere bölgede gerçekten gerek Kürtçe gerek Türkçe yazan çok yetenekli kalemler var. Bu gençlere olanak tanımak, onları kitlelerle buluşturmak gerekmez mi?
Amed Radyo Tv kanalından her hafta yaptığım Her Telden programıma bu yüzden şöhretleri değil, mümkün oldukça yeni yüzleri, sanatçıları, yazar ve şairleri konuk alıyorum. En azından kendi cephemden bir yararım dokunsun istiyorum.
Merak ettiğim diğer bir şey de; gerçekten Diyarbakır’da usta diyebileceğimiz şair var mı? Böyle bir şair yaşıyor mu bu kentte? Mesela merakımdan soruyorum böyle bir şair varsa şimdiye kadar kaç genç eğitmiş, kaç yeteneğin şiirlerini düzenlemiş, yol göstermiş?
Diyarbakır’a geldiğim ilk yıllarda nur içinde yatsın bir Veysel Öngören vardı. Birçok şöhretli şairin onun tedrisatından geçtiğini öğrendiğimde çok şaşmıştım. Mesela onun tornasında geçen şair var mı Diyarbakır’da? Varsa o değerli kültürel mirasa layık davranarak kendileri de yeni gençlere, kalemlere şiir nasıl yazılır, dize nasıl kurulur, imge nasıl kurgulanır gibi yollar, yöntemler göstermişler mi? Acaba kaç genç şair yetiştirmişler, merak ediyorum.
Şiiri içki alemlerinin ve çapkınlık maceralarının aracı olarak mı görüyorlar? Varsa şayet ben niye tanımıyorum, görmüyorum. Sırça köşklerde oturmadıklarına göre ve dahi Diyarbakır’da sırça köşk de olmadığına göre neredeler?
Bir sen, bir ben, bir de bizim oğlan misali toplulukla edebi ortam oluşmaz, edebi kültür de oluşamaz. Şiir ve edebiyat bencilliği, elitizmi kaldırmaz.