“Erkekler orjinal doğar, kopya ölür.”
Bilge Kadın
İnsanın insan olduğu yerde, erkeği veya kadını incelemek gibi bir problem olamaz. İnsanın, insan olmaktan çıkması, erkeğin insan olarak, kendine yabancılaşması ile başlar. Problemin ana noktası, insan şahsında bizzat erkeğin kendisidir. İnsan, erkek şahsında, kendisi olmaktan çıkınca; kadını, yaşamı, ilişki ve paylaşımı da kendisine benzetti. Bozulan erkek, bozulan insan, bozulan toplum ve bozulan her şeydi.
Ana Kaynak Erkek Olunca
“Bir hiç için bir sürü gürültü neden?”
Bilge Kadın
Erkek, bir anda kendisi olmaktan çıkmadı. İnsan şahsında erkek, yoldan çıkınca, tüm toplum kendisi olmaktan çıktı. Ana zemin buraya dayanmaktadır. Bunun kurumsallaşmasına da egemen erkek toplumu diyoruz. Her şey buradan başladı ve yayıldı.
Hayat Erkek Toplumsallığının Döngüsüne Takıldı
Her ne kadar böylesine bir temel atılıp, kurumsal süreç bu yönde inşa edilse de, bu oluşum her şeyi yuttu.
Tarihsel Gelişimdeki Kırılma
“Gökyüzünün farklı renkleri , yeryüzünde tek renge dönüşür. Bunun görünen yüzüdür erkek.”
Bilge Kadın
Ana kırılma veya çatlak , avcı erkeğin avını avlama dönemine girmesi ile başlamıştır. Hayvan avcısı olarak yeteneklerini geliştiren erkek, bu yeteneğini bu kez kadını ve özgür toplumsallaşmayı avlamaya dönük yapacaktır.
Geçiş aşamaları önemlidir. Erkeğin, egemen, devletçi iktidar toplumsallığına nasıl geçildi? Sümer uygarlığı, avcılık sürecinden sonra, erkek egemen toplumsallığına, gidilen yolun temelidir.
Avcı kültürünün doğal bir gelişim seyri olmadığını, yaşamsal ve toplumsal bir kırılma, sapma olduğunu belirtelim. Yeteneğini, bu kültürle geliştiren ve pekiştiren erkek, oluşturmuş olduğu egemen erkek toplumunu bu kültür üzerinden yükselti ve pekiştirdi.
Erkeğin Toplumsal Kurumsallaşması “Ziggurat”
“ Gücün büyüsüne kapılan erkek, kendi tuzaklarını kurarken, farketmeden içsel mutsuzluğunu yarattı.”
Bilge Kadın
Ziggurat, bu yaşamı inşa etmenin mekanı oldu. Erkek, bu sistemi inşa etmede kararlı ve inatçıydı. Kararlılık, avcı deneyimleri ile oluşmaktaydı. Edindiği tuzak ve kurnazlık kültürü, iktidar gücü ve verileri ile buluştukça azgınlaştı. Bunun ideolojisini, kurumlaşmasını geliştirmeye başladı. Her ne kadar özgür yaşam kurumsallaşması bunun önünde engel olsa da, bunu aşmayı kafasına koydu ve başardı. Tanrı ve tanrıçalar arasındaki şiddetli çatışmalar bunun sonucuydu. İnsanın başlangıç süreçlerinde kadın ve erkek bütünlüğünde bir ilerleme olsa da, bu durum zamanla özgür toplumsallığın aleyhine döndü. Tek zihniyetli, tek bakışlı, tek yaşam biçimli toplum geliştirildi. Milattan önce 2000 li yıllarda bu dönem kendi zeminine oturdu. Özgür yaşam, toplum ve kadın için yeni bir dönem başladı. Bu, kadının dışlanması ve ev hapsine alınma dönemiydi.
Yaşam ve Özgür Topluma Vurulan Darbe
“Gizlemek istediğin neydi de, yeryüzünü kavga ve kaosa sürükledin?”
Bilge Kadın
Erkek eliyle, insanlığa ve topluma ilk darbe böyle vuruldu. Erkek zihniyet yapısında yer alan bozulma, günümüzde psikolojik travma, çöküntü ve kişilik bozukluğu olarak adlandırılır. Erkek şahsında insan, doğadan ve canlılardan uzaklaştı. Özgür toplumsallıktan ve onun gelişiminden kopan erkek, yaşadığı şeyin farkında bile değildi. Bu, derin bir bozulma ve kopmadır. Erkeğin düştüğü bu durum, temelini ve dayanağını bu dönemlerden alır.
Ters Yüz Etme
“Kendi olamamış insanın etiketlere ihtiyacı vardır. Etiket, erkeğin dışsal yüzü, içsel yalnızlığıdır.”
Bilge Kadın
Erkek bu toplumsal darbeyi kadını ezerek, silikleştirerek hatta yok sayarak inşa etti. Hatadan dönmek esas iken bu yüzleşmeyi yapmadı. Tarihsel olarak Lilith’e atfedilen tüm kötülükler aslında erkeğin tipolojisini, psikolojisini ve sosyolojisini anlatır.
Yaratıcı Zekanın Ortadan Kalkması
Bu kültürle, insan, yaratıcı zekasını kaybetti. Avcının, avıyla oyunu, ilginç ve trajiktir. Tümüyle kurnazlık, hile, tuzak eksenlidir. Analitik zekaya dayalı süreç böyle başladı.
İktidar
“Güce bağlılık, zihnin felç olma halidir. Bağımlılığınla yarattığın öfken; önce seni, sonra herkesi vurdu.”
Bilge Kadın
Erkeğin bu duruşu ve kurumsallaşması sınıf ve iktidarı getirdi. Ziggurat, bu aklın kurumsal yapısı olarak baş köşedeki yerini aldı. Buna uygun bir senaryonun oluşturulması da artık zor olmayacaktı. Tüm kurumlaşmalar, bu aklın örgütlenmesi olarak açığa çıktı. Ezen ezilen, mutlu mutsuz, inanan inanmayan, İyi kötü ve doğru yanlış gibi yapay ikilemler doğmaya başladı ve tüm yaşamı sardı. Bu, insan zihninin , erkek nezdinde, tecavüze uğramasıdır.
Erkek Egemen Kurumsallaşmanın Sonuçları
“Gökyüzü tanrısının neyini beğenmedin de, yeryüzünde yürüyen Tanrı’yı yarattın!”
“Nasıl bir yangın yeri olduğunu gör!”
Bilge Kadın
Erkek egemen toplumsallığının, sümerlerde başlatmış olduğu iktidar ve zulüm oyunları gün geldi, kral oldu. Akadlı Sargon öncülüğünde vahşet saçtı ve ilk emperyal oldu. Babil uygarlığı olarak bu anlayışı dünyaya yerleştirdi. Marduk Tiamat mitolojisinde görüldüğü gibi özgür kadın yaşamı sona erdi. Asur oldu, taş üstünde taş bırakmadı. Pers, iskender oldu çatışma ve yayılmayı daha da derinleştirdi. Roma uygarlığıyla bütün yolları kendine bağladı. Bizans ve Sasani olarak ayrışmayı daha fazla görünür hale getirdi. Sağ ve sol olarak insanlığı böldü, parçaladı. Kimliksel ayrışmalar yarattı. İnanç sistemleri ile bin parçaya bölündü. Dilleri ayrıştırdı ve çatışma nedeni yaptı. Ulus bölünmeleri ile dünyayı kabusa dönüştürdü. Hepsi aynı zihniyeti taşıyan ve bu oyunu büyüterek geliştiren egemen aktörlerdi. İnsana yaşam hakkı tanımadı. Kadını yüzyılların kölesi haline getirdi.
İncelenen Yön
“En anlamlı dokunuş, kendini görmek ve bilmektir.”
Bilge Kadın
Zor ve çetrefilli olan nokta şudur: Erkek eliyle oluşturulan böyle bir sistem var. Bu sistem, dünyanın bütün coğrafyalarına yayılmış ve kendini kurumlaştırmıştır. Bu gerçeği reddetmiyor ve görmezden gelmiyoruz. İrdelediğimiz nokta ise sistem dahilinde olmayan insan veya kadının, bu sisteme dahil olma yönüdür. Kadın ve insan olarak, bu sisteme dahil olmak ne kadar doğrudur? Sistem kadını eritip kendine benzeştirdi. Peki, bu noktaya nasıl gelindi? İnsan, gelişim sürecinde yoldan çıkabilir ve çıktığı da çok açıktır. Bozulabilir, bozulduğu da ortadadır. Yapılması gereken bu sisteme dahil olmak mıdır yoksa bozulan sistemin, bozuk bir yapı olduğunu görmek, bunu ona göstermek ve bu oyuna düşmemek midir? Kadın, bozuk olan bu sistemi aşamamış ve ona dahil olmuştur.
Erkek Zihniyetiyle Oluşturulan Tüm Yaşam Kalıplarından Koptuğumuzda Özgür Oluruz
“Erkeği en iyi gösteren aynadır kadın. Gördüğünü beğenmeyince, aynayı kırmak neden?”
Bilge Kadın
Yüzleşmek budur. Yüzleşmek nasıl bir zihinsel yapı içinde olduğumuzu görmektir. Dünyadaki her insanın kadın erkek demeden zihin yapısı aynıdır. Aynı psikolojik problemleri yaşamaktadır. Bu benzeşmeden, bu psikolojik blokajlardan kurtulmadan özgürleşebilmemiz mümkün değildir.