DÜRÜST, GÜZEL NARİN!

Ali Haydar Üzülmez

Ey Amed,
Güzel Amed,
Gün görmüş, günler görmüş Amed,
Neler, neleri bağrında yaşatmış Amed,
Çok acılara şahit olmuş,
Çok savaşlar, istilalar görmüş Amed,
5 Nolu Cezaevi’ndeki işkenceye utanarak tanıklık etmiş Amed,
Ey Amed, yiğit evlatların, Türkçü-İslamcı ideolojiyi ve onun işkencecilerini tarihin karanlığına gömdü; yüzünü kara çıkarmadılar. Ekmeğini yiyen, suyunu içen o genç kızlar, delikanlılar ser verip onurunu çiğnetmediler. “Biz Kürdüz, biz Amedliyiz; insanlık onuru işkenceyi yenecektir” deyip dişe diş bir direnişle, ölümüne savaştılar.
Başları dik bir şekilde işkenceyi ve işkencecileri yenip savaşı kazandılar.
Senin böyle şanlı yakın bir geçmişin var!
Ey Amed,
Güzel Amed,
Nedir bu karanlık yapılar?
Nedir bu;
Kan bağı,
Aile,
Gelenek,
Görenek,
Töre,
İnanç,
Nedir bu aile meclisi toplantıları,
Nedir bu derin devlet ilişkileri?
Sen bunları aşan, insanları insan;
Canlıları canlı, tüm canlıları bağrında besleyen toprağı, taşı bir bütün olarak seven kadim kültürün kentisin.
İnançları koruyan, kollayan, seven; ayrım yapmadan inanan ve inanmayan insanların kentisin.
Sen, özgürlüğün kentisin.
Ey Amed,
Güzel Amed,
Nedir bu başına gelen,
Nedir bu başına örülmeye çalışılan,
Hiç böyle bir utancı yaşamadın.
Nice fakihler,
Nice evliyalar,
Nice sultanlar,
Nice halifeler,
Nice krallar,
Nice kraliçeler,
Nice yiğit şairler,
Nice yiğit yazarlar gördün;
Merhamet, vicdan;
Yaşlıya, kadına, çocuğa sevgi senin Kabe’ndi!
Nedir bu zalimlik,
Nedir bu vicdansızlık,
Nedir bu soysuzluk,
Nedir bu başına örülmeye çalışılan dinci hıyanet!
Narin, bir kız çocuğuydu,
Narin, masum bir çocuktu,
Narin, bir çiçekti,
Narin, senin güzel mi güzel, surlarından rengini almış varlığındı;
Narine kötü, cadı annesi,
Dinci amcası,
Ailesi,
Köylüleri canice kıydılar!
Narin’in acıları mezarında birazcık dinsin diye tüm Kürt anneleri ona lorî ( ninni) söylüyor şimdi!
Ey Amed,
Güzel Amed,
Narinin ölümüyle;
Surların daha da karardı,
Yanı başında Dicle inleyerek, hüzünle akıyor,
Hevsel bahçendeki kuşlar yasta ötmüyor, meyveler çürüdü, ağaçlar sonbaharda kışa tutuldu, yaprak döküyor.
Amed, Amed olalı böyle bir entrika, gizem, vahşet görmedi!
Ey Amed,
Ey güzel Amed!
Lanetle onları.
Onlar senin lanetlenmiş insan görünümlü yaratıkların olsun.
Susan köylüler de suçludur.
Onları alma içine, insanlar onları gördükleri yerde lanetlesinler. Yüzlerine tükürsünler. O köy lanetlidir, benim köyüm değil de!
İnsanlıktan nasibini almayanlar:
“Bizlerin bazen bilmediği, bazen de bilip söylemememiz gereken şeyler var çünkü aile de bizim dostlarımız.“ diyor. Batsın sizin o kötü aileniz ve dostlarınız! Öldürülen Narin, Narin! O, sekiz yaşında bir kız çocuğu, O bir çiçek!
"Bunlar bizim kültürümüz değil, bunlar Avrupa'nın, Amerika'nın, İsrail'in kültürüdür. Bizim inancımıza göre, bırakın bir çocuğu, bir insanı bile sebepsiz yere öldürmek ebedi cehennem sebebidir. Yani bir insan herhangi bir sebep olmadan bir insanı öldürürse onun yeri ebedi cehennemdir. Bunlar çocuktur, bunlar günahsızdır, bunlar sebidir.”
Vay vay vay! Vay ki ne vay! Bir akıllı kendileri. Sekiz yaşındaki çocuk üzerinden kaba, ilkel bir politika. Domuz bağlarını, mezar evlerini unutmadık!
Büyük insanlık davası ve Kürt halkının demokratik hakları için mücadele eden ve bunun için ağır bedel ödeyen lider de diyor ki:
"Kötülüğün, alçaklığın, şerefsizliğin sınırı yok; kimliği, inancı, vatanı yok. İyiliğin, erdemin, onurlu yaşam mücadelesinin de sınırı, kimliği, inancı, vatanı yok. Bu şekilde gidişin, dünyayı biraz daha karartsa da aydınlık için sonsuz çabamız sürecek meleğim. Affet hepimizi."
Oysa; Edip Cansever ne güzel söylemiş:
“Beklemiştik
Gelsin iyi huylu tanrılar da,
kurtarsınlar diye bizi
Oysa ne bir hayal, ne bir fısıltı,
ne bir ayak sesi
Ne de bir gören, bir soran var
Yitikliğimizi…”
Evet sevgili melek Narin, sevgili çocuklar, şiddet gören kadınlar, zamanında yanınızda olamadığımız için affedin bizleri.
Bir daha Narin’lerin, onlarca kadının ölmemesi için yüksek sesle Jin Jiyan Azadî diye haykırmaya devam eden kadınlarımızın yanında olacağız size söz!
Ey insanlar!
Çıkın bu katı geleneksel aile yapılarından,
Çıkın bu katı gelenek-görenek ve törelerden,
Çıkın bu feodal yapılardan,
Çıkın bu katı ırkçı derin devlet anlayışından,
Çıkın bu katı Sünni/dinci katı ideolojiden,
Bunlara sığınmayın, kurtuluşu bu karanlık, despot yapılarda aramayın.
Özgürlük, demokrasi ve demokratik yasalar, sığınağınız olsun.
Sevgili Narin,
Matematik öğretmenin olmak; seni tüm sevgim ve emeğimle okutup, istediğin meslek sahibi yapmak isterdim. Sana güzel şiirler, masallar okumak isterdim, seninle kahkaha atıp Kürtçe, Türkçe şarkılar, türküler söylemek isterdim;
ama olmadı!..İsmin gibi narin bedenin toprakla buluştu.
İnsanlıktan nasibini almamış en yakınındakiler, o zalimler senin güzelliğine ve dürüstlüğüne kıydılar. Bu vahşet onların alınlarında ölene ve öldükten sonra, kara bir leke olarak kalmaya devam edecektir. İnsanlık için Yezit ne ise sana kıyanlar da odur. Sana kıyanların tümü lanetlidir. Yaşamım süresince, şimdiye kadar insanlara hiç lanet okumadım. Ama senin için orucumu bozuyorum sana kıyanların tümüne lanet olsun diyorum!
Not: Bu konuda yazı yazmayı düşünmüyordum, kadın arkadaşlarımın isteği üzerine yazdım. Beni motive ettikleri için onlara teşekkür ederim. Umarım yazı amacına ulaşır, arkadaşlarım da beğenirler!
Ali Haydar Üzülmez
15.09. 2024
Amed/Ergani.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.