TİGRİS HABER - Irak Kürdistan Bölgesi'nin Duhok kentinden yola çıkan beş kişinin Nusaybin'de infaz edilmesine ilişkin davanın ilk duruşması bugün görülürken, tutuklu sanıklardan Faris Akseven'in MİT, TEM ve JİTEM iddiaları dikkat çekti. Ağırlaştırılmış müebbet ve 11 yıldan 18'er yıla kadar hapis cezası istenen Akseven, "Duhok'ta Türkiye TEM şubesi adına çalışmak zorunda bırakıldığını, Tolga ismindeki kişiden talimatlar aldığını" ileri sürdü. Akseven, diğer tutuklu sanıklardan Abdullah Kaplan'ın kendisini arayarak, "Tolga isimli kişiden gelen talimat üzerine Irak'tan gelen bir aileyi öldürmelere gerektiğini söylediğini" iddia etti.
Avukat Mehmet Okatan ise ölen isimlerden ikisinin tanınmış din görevlileri olduğunu belirterek "Bu sıradan bir cinayet değildir, arkasında siyasi saikler var” dedi. Okutan, cinayetlerin Türkiye'de 90'lı yıllarda işlenen siyasi cinayetlerle benzerliğine dikkat çekerek, "Bunu klasik bir cinayet ve gasp olarak görürsek yanılmış oluyoruz. Buradakiler sadece tetikçiler" ifadelerini kullandı.
Irak’ta tanınan din adamlardı
Mardin-Nusaybin karayolu Yeniköy mevkiinde 19 Ocak 2023 günü saat 00.30'da Duhok plakalı bir cipe düzenlenen silahlı saldırıda, 39 yaşındaki Hindirin Abdullah Salih, 63 yaşındaki Wahide Haydar Casım ve 69 yaşındaki Abdullah Salih Mustafa olay yerinde, 75 yaşındaki Çimen Şahin Halid ve 45 yaşındaki Ahmed Celaleddin İbrahim Bêzelî ise ağır yaralı olarak kaldırıldıkları hastanede ölmüştü. Abdullah Salih Mustafa ve Ahmed Celaleddin İbrahim, Behdinan bölgesinin tanınan iki din görevlisiydi.
Saldırının ardından Mardin Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında Abdullah Kaplan, Faris Akseven, Murat Yiğit, İbrahim Doğan ve Çiğdem Bozkurt gözaltına alındı. Şüpheliler ilk ifadelerinde saldırıyı "soygun" için gerçekleştirdiklerini ileri sürdü. İddianamede ise tutuklu sanıklar Kaplan, Akseven ve tutuksuz sanık Yiğit hakkında "kasten öldürme", "nitelikli yağma" ve "ateşli silahlarla bunlara ait mermileri satın alma, taşıma veya bulundurma" suçlarından ağırlaştırılmış müebbet ve 11 yıldan 18'er yıla kadar hapis cezası istendi. Tutuksuz sanık İbrahim Doğan’ın da "izinsiz olarak ateşli silah ve mermileri ülkeye sokma, imal etme, nakletme ve satma" suçundan 5 yıldan 12 yıla kadar hapsi istendi.
Duhok'tan gelen yakınları da katıldı
Söz konusu cinayetlere ilişkin bugün Mardin 4’üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, ikisi tutuklu dört sanık ve tarafların avukatları hazır bulundu. Duruşmaya öldürülen beş kişinin Duhok'tan gelen yakınları da katıldı. İlk olarak "aralarında muhalefet olduğu" gerekçesi ile tutuklu sanık Akseven dinlenirken, Kaplan salonun dışına alındı.
'Derin devlet tarafından tehdit edildim’
Mahkeme başkanının, ilk ifadesi ile ikinci ifadesi arasındaki farklılıkları sorması üzerine Akseven, kendisinin "derin devletçiler tarafından tehdit edilmesinden dolayı ilk ifadesinde bir şey demediğini" öne sürdü. Melika K. isimli bir kadınla tanıştığını ve kadının kendisini babasının derin devletçi olduğunu söyleyerek tehdit ettiği öne süren Akseven, olaya bu şekilde dahil olduğunu savundu.
Tolga ve Uğur isminde kişilerin de kendisini MİT ve JİTEM ile tehdit ettiğini kaydeden Akseven, Duhok'ta Türkiye TEM şubesi adına çalışmak zorunda bırakıldığını, Tolga ismindeki kişinden talimatlar aldığını, sürekli ailesinin yok edilmesiyle tehdit edildiğini öne sürdü. Akseven, ifadesinin devamında şunları söyledi:
"Tolga aradı; 'Abdullah daha önce bu işleri çok yaptı, sizden 2'ye 5 istiyorum' dedi. Abdullah'a kimseyi öldürmeyeceğimi söyledim ama o emir geldiğini ve kabul etmesek aileme zarar vereceklerini söyledi. Bunun üzerine kabul ettim. Abdullah da Tolga'nın söylediği gibi Irak'tan gelen bir aileyi öldürmemiz gerektiğini söyledi."
‘Kendisini derin devlet olarak tanıtıyordu’
Müşteki avukatı Mehmet Okatan'ın, "Jandarmaya yakın bir yerde eylem ortaya koyuyorsunuz. Bu cesareti kimden aldınız?" sorusu üzerine Akseven, "Ben almadım Abdullah aldı. Abdullah çevresine kendisini derin devlet olarak tanıtıyordu, cesareti oradan almış. Abdullah Kaplan, KOM'da ismini Aydın olarak söylüyordu" cevabını verdi.
‘Faris işledi, benim üzerime attı’
Duruşmada savunma yapan sanık Abdullah Kaplan da, cinayetleri Akseven'in işlediğini savunarak, "Faris işledi, benim üzerime attı" diyerek şu iddialarda bulundu:
"Yolda giderken öndeki arabanın tekeri patlak dedi. Arabayı durdurdu, sonra arabadakileri öldürdü. Neden yaptığını sordum, beni de öldürmekle tehdit etti. Faris bana Irak numarasından bir şey yazıp, diğer numarasından atmasını söylüyordu. Olaydan haberim yoktu. Yolda aracı durdurunca haberim oldu. Faris hava atmak için beni farklı isimlerle tanıtıyordu. Irak'tan biri ile konuşuyordu. Kim olduğunu bilmiyorum. Olay sonrasında da arabadan indi, müziğin sesini açmamı istedi.
‘Irak numarası bulunursa her şey ortaya çıkar’
Telefonla konuştu, duymamamı istedi. Faris istediği için kendimizi devlet adına çalışan kişiler olarak tanıtıyorduk. Irak'taki sevgilisine hava atmak için bunu yapıyordu. İki Irak numarası vardı. Bana Irak numarasından mesajları o yazıyordu, ben de onun yazdıklarını, onun Türkiye numarasına atıyordum. Faris'in kullandığı Irak numarası bulunursa her şey ortaya çıkar. Ben itiraf edince Faris konuşmaya başladı."
Ardından tutuksuz sanıklar Murat Yiğit ve İbrahim Doğan'ın ifadelerine geçilirken, sonrasında avukatların beyanları alındı. Müşteki avukatları cinayetlerin siyasi saiklerle işlenip, işlenmediğinin araştırılmasını istedi.
‘Yakınlarımız zalimce katledilmiştir’
Avukatların beyanlarının ardından aile fertlerinin beyanlarına geçilirken, öldürülenlerin yakınlarından Harbî Celaleddin, "Öncelikle bu mahkemeden hakikati ortaya çıkarmasını bekliyorum. Bu suçta parmağı olan herkesin mahkeme huzurunda yargılanmasını ve cezalandırılmasını talep ediyoruz. Bu cinayete dair tüm hakikatin ortaya çıkarılmasını bekliyoruz" dedi.
"Bu cinayet öyle hırsızlık için gerçekleştirilmiş bir cinayet değildir" ifadelerini kullanan Celaleddin şöyle devam etti:
"Burada bulunan şahıslar görüldüğü üzere çocuklar. Biz bunları yönlendiren farklı kişilerin olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu bilinçli işlenmiş cinayettir. Öyle basit bir cinayet değil. Bu kişiler âlim kişilerdi. Kimse durduk yere bu alimleri öldürmez. Bunun arkasında farklı sebepler olduğunu düşünüyoruz. Bu mahkemenin hakikati ortaya çıkacağını düşünüyoruz. Irak halkı da Türkiye halkı da asıl faillerin kim olduğunu merak etmektedir. Planlı bir şekilde, tasarlanmış bir şekilde işlenmiş bir cinayet olduğunu düşünüyor, mahkemeden hakikati ortaya çıkarmasını istiyoruz. Bu şahıslar tarafından yakınlarımız zalimce katledilmiştir. Cezalandırılmalarını istiyoruz."
Klasik bir cinayet ve gasp değildir’
Ardından söz alan müşteki avukatı Mehmet Okatan, öldürülen Abdullah Celaleddin'in Irak Kurdistan Bölgesel Yönetimi'nde tanınan bir din alimi olduğunu belirterek, cinayetlerin Türkiye'de 90'lı yıllarda işlenen siyasi cinayetler ile benzerliğine dikkat çekti.
Okatan, "Bunu klasik bir cinayet ve gasp olarak görürsek yanılmış oluyoruz. Buradakiler sadece tetikçiler. İşlerini iyi bilen tetikçiler. Faris'in istihbarat amacıyla yıllardan beri orada olduğunu ya da orada olan şahsın değerlendirildiğini düşünüyoruz. Bu sıradan bir cinayet değildir, arkasında siyasi saikler var. Soruşturma bu yönlü yürütülmemiştir. Behçet D., Muaz D. ve Davut Ö. olayla ilgili Kürdistan bölgesinde gözaltına alınmış, 4 ay tutulduktan sonra sınırdan teslim edilmiş. Bu kişilerin dinlenmesini istiyoruz" dedi.
Mahkeme kısa bir aranın ardından Akseven ile Kaplan'ın tutukluluk hallerinin devamına, Çiğdem B.'nin zorla getirilmesine, sanıkların şirket ve banka hesaplarındaki kayıtların istenmesine, bilirkişi incelemesi yapılmasına, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nde bir soruşturma olup olmadığının sorulmasına karar verdi. Mahkeme bir sonraki duruşmayı 20 Ekim'e erteledi. (MA)