Ticaret ve Sanayi Odalarının seçimleri bir kent için hayati önemde mi?
Çoklu cevabı olabilir, vardır, ya da yoktur.
Adı üzerinde, ticaret ve sanayi alanlarında kente katkı sunduğu ve sunacağı için elbette ki önemlidir. Yönetsel anlamda kentin üzerinde hak sahibi değildir, ancak bileşendir, partnerdir.
Belki bazı iller için yüzde yüz hayati önemde olmayabilir, ancak Diyarbakır ve benzeri, yani belediyelerin kayyum tarafından yönetildiği kentler için Ticaret ve Sanayi Odalarının öneminin ne olduğunu içinde bulunduğumuz süreç itibariyle çok net gördük.
Kayyumla yönetilen belediyeler her ne kadar kent hizmetleri verseler de, karar verme aşamalarında kentin bileşenleriyle ortaklaşmadan uzak bir yerde duruyorlar. Böyle bir kopukluk var kente dair karar süreçlerinde. Bu durum, özellikle Diyarbakır’da uzun zamandır kendini çok net bir şekilde hissettiriyor.
Yerel yönetimlerin iktidar erki tarafından yönetilmiş olmasının faydalarını ve eksikliklerini tartıya koymak gerekir mi?
Bence hayır.
Neden derseniz; öncelikli olarak kayyum ataması demokratik bir durum değil.
Faydası ya da eksiği, belki de zararı konusunda çok görüş belirtmeye de gerek yok.
Demokratik olmayan tüm yönetim biçimlerinin yurttaş nezdinde kabulü söz konusu değilse, faydası, eksiği, zararından çok değiştirilmesi konuşulmalı, tartışılmalıdır. Demokratik olmayan hiçbir şey ehveni şer değil!
*
Diyarbakır Ticaret Odası, bütün sorunların çözüm adresi olmamasına rağmen, kayyumlu süreçte vatandaşın sorunlarını çözmek adına başvurduğu bir kurum oldu. Yukarıda ilk girişte söz ettiğim önemi de bu nedene dayanıyor. Yüzde yetmişler civarında oylarla alınmış belediyelerin yüzde oranı düşük iktidar partisinin bürokratları ve kurmaylarıyla yönetilmiş olması, vatandaşı bu kapıdan uzak tuttu.
Sivil Kuruluşların çözüm odaklı yaklaşımlarının kabul gördüğü bir ortamda, öncelik hakkı doğal olarak DTSO’da kendini hissettirdi. Bir anlamda yerel yönetim görevi üstlenmiş gibi oldular. Asıl bundan sonraki süreçte sorumlulukları zorunluluk olarak kendini var edecektir diye düşünüyorum. Çünkü seçim sürecine giriyoruz, belediyelerin iktidar tarafından seçim bürosu gibi kullanılması da kaçınılmaz bir durum. Mevcut yönetimlerinde ‘Seçim kabinesi’ olarak çalışmalarının önünde hiçbir engel yok.
Bu gerçekleri yan yana dizdiğimizde, Pazar günü yapılan seçimde Yeşil listenin 16 grupta da kazanmış olmasını ‘Yerel yönetime ihtiyaç’ olarak değerlendiriyorum. Bu seçim düşük katılımlı da olsa sonuçları itibariyle Diyarbakır’ın iradesini yansıttı. Mevcut Başkana ve yönetimine muhalefet olduğunu bildiğimiz şahıslar dahi kentin iradesinin yansıtılması gerektiğine inandığı için Yeşil listeye oy verdi.
Şimdi top atanmış yerel yöneticilerde.
Zaten DTSO Başkanı Mehmet Kaya’da seçildikten sonraki ilk mesajını bu anlamda yerel yönetim ve mülki idarecilere verdi; ‘Birlikte hizmet vermek zorundayız’ dedi.
Ticaret ve Sanayi Odasının Diyarbakır için önemini ve yerine getirilmesi gereken sorumluluğun ne olduğunun farkındayız, DTSO yöneticilerine de üstlendikleri görevlerinin odadan çok daha ileride bir yerde olduğunu da sürekli hatırlatmalıyız.
Mesele şahsi değil, iradi ve toplumsal bir durum söz konusu.