Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odasının seçimleri ile ilgili yarışın ilk etabı 2 Ekim’de. Meslek komitelerinin seçimi yapılacak, ardından en fazla meslek grubuna sahip ekip kendi arasında odanın başkanı ve meclis başkanını seçecek.
Süreç süratlendi.
Bu arada, başkan adaylığı yarışına da tanıklık ediyoruz.
Aynı şekilde her başkan adayının liste renginin duyurusunu da izliyoruz.
Yarışın sonucu ne olur?
Klasiktir, sandıklar açılıncaya kadar kesin konuşmak doğru olmamakla birlikte tahminler yürütülür, ayrıca her aday da kendini garanti görür. Siyaset dünyasındaki parti seçimleri, aday adaylığı ve adaylık süreçlerindeki inançla ilgili bir durum olduğunu söylersem yanılmış olmam.
Listeler ve Başkan adayları şöyle;
Yeşil liste: Mehmet Kaya
Mavi liste: Musa Karagöz
Beyaz liste: Şeyhmus Karakuş
Kırmızı liste: Mahmut Biroğlu
Dikkatinizi çekerim, bol renkli bir seçim atmosferine girmiş bulunmaktayız.
Billboardlar süslenmiş ve renklenmiş vaziyette.
Ciddi paralar harcanıyor bu billboardlara.
Peki, bilboardlar üzerinden yapılan propaganda ile Ticaret Odası, Ticaret Borsası, DESOB, OSB gibi kurumlarda seçim kazanma gayretinin sonuç getirme ihtimali yüzde kaçtır. Düşünüyorum, bir yüzde yakalayamıyorum.
Bu kurumlarda üyeler fotoğrafa, adayların yakışıklılığına, moda dergilerinden fırlamış gibi pozların sahiplerine oy vermiyor ki!
Üyeler, liyakatli, kendi iş alanlarında gelişmeleri önemseyen, destek veren, kentin genel atmosferine katkı sunan ya da sunma ihtimali olanlara, ekonomik bilgi ve birikime sahip, aynı zamanda bunu çevresi ve kenti ile paylaşan şahsiyetleri kafasında tasarlayarak oy veriyor.
Bir de yaptıklarını ve yapacaklarını proje bazında yazıp, çizen, anlatana veriliyor oylar.
Billboardlarda böyle bir anlatım alanı yok ki.
O alan hangi alan?
Elbette ki yerel gazeteler ve onların internet ve sosyal mecra alanı.
Bilbordları tercih edenlerin şahsi tanıtım dertleri var ise bir diyeceğimiz yok, yakışıklı fotoğraflarının sunumunu yapmaya devam etsin.
Yok dertleri şahsi değil, toplumsal ise, plan, program, projelerini yerellere anlatsın, ancak, yerellerin internet ve sosyal medya mecraları için de bir zahmet bütçe ayırsın.
Haber kısmı yerele, para kısmı da bilbordlara ise, yok öyle bir köfte yiyiş şekli.
Listeler arasında hangisi mi şanslı?
Bakacağız, finale doğru belki netini yazarım.
Şimdi kentin yayın organlarına verilmesi gereken değeri ve katkıyı konuşmanın zamanı.
Renginiz bol olsun.