DTSO-Mantık-Seçim
Naci Sapan
Yöntem itibariyle eleştirdiğim Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası seçimlerinde sona yaklaşılıyor. Son seçim dolayısıyla uygulamaya konulan propaganda stratejisinin karakteri ile ilgili olsa da eleştirilerim, aslında bundan önceki iki seçimin karakteriyle de ilgilidir. Kişisel hedef ve stratejiler kentin genel menfaatlerine tercih edildiğinden dolayı ortaya sağlıklı yönetim biçimleri çıkmadı. DTSO açısından bugün üst düzeyde bir ‘kavga’ varsa bunun nedeni geride bıraktığımız iki seçimdir, seçimin sonuçlarıdır.
Önceki ve şimdiki seçimlerde AK Partinin siyaseten görülen bir ağırlık baskısı olmasa da, gölgesiyle görünmez bir el atmışlığının olduğunu biliyoruz. Bu nedenle geride bıraktığımız iki seçimi gündemleştirerek 14 Nisan’da yapılacak seçime atıfta bulunuyorum. Yine böyle bir durumun varlığı kentin demokrat, sağduyulu dinamiklerinde rahatsızlık yaratıyor, her ne kadar ‘böyle bir şey yoktur’ denilse de durum aynen budur, böyledir.
Renkler savaşıyor. Demokrasi adına söylenecek çok fazla bir şey yok. Demokrasilerde kötüler, en kötüler, iyiler, en iyilerde yarışır. Mantıklı olanı tercih etmek ve seçmek gerekiyor ki, kentle doğru buluşmalar sağlasın, hatta Ticaret ve Sanayi Odasının görev alanı kentin tamamına hitap edebilsin. Belli bir kesimin varlık nedenine dönük organizasyonların zemini olmasın Ticaret ve Sanayi Odası.
Kim/kimler kazanır/hangi renk ipi göğüsler bilemiyorum.
Tercih dedim ya.
Kendi adıma bir tercih yapsam, Ticaret Odasında kaydım olsa, oy kullansam, listelerde adı geçen bazı arkadaşları onaylamasam dahi, genel anlamda tercihim YEŞİL listeden yana olurdu diye düşünüyorum. Bu kez, böl-parçala-yönet mantığının oda seçimlerine hâkim olmaması gerekiyor. Yani mantıklı tercihin devreye girmesi gerekiyor ki, önümüzdeki 4 yıl kayıplar hanesine yazılmasın. Geride bıraktığımız 8 yıllık süreçte bir takım işler yapılmış olsa dahi genel anlamda Diyarbakır adına ciddi kazanımların heba olduğunu, hepimizin tanıklığında kayıplar hanesinde yerini aldığını söylemek mümkün. Diyarbakır’ın genel iktidarların verdiği vaatlere benzer vaatlerle geçirecek zamanı kalmadı. Yerelde kendi gücü ve imkânlarıyla gerçekçi işlerle uğraşmasının zamanı da çoktan geçti. Ya da tam da zamanıdır. Mantık ve tercihin devreye girmesi önemlidir.