Dolar hayatımızın her alanında vazgeçilmezimiz oldu. Dolar yükselince piyasalar da hiç vakit kaybetmeden uçmaya başlıyor. Dolar neredeyse korkumuzun adı oldu. Cebimizdeki paranın dolar karşısında yaşadığı her değer kaybı korkutuyor. Bu korku her zaman olduğu gibi toplumun alt kesimlerinde yer alan yani; asgari ücret alan ama asgari yaşam koşullarının altında yaşamaya çalışanları korkutmaktadır. Günü birlik kazançlarıyla, günlük yaşamlarını sürdürmeye çalışan açlık ve yoksulluk sınırında yaşayan kesimleri ise herkesten daha fazla korkutmaktadır. Çünkü önümüz kış. Kış ise soğuk demektir ve açlıktan da beterdir.
Günümüz ticaret dünyasında her şey dolar üzerinden işlem gördüğüne göre, doların yükselmesi demek cebimizdeki paranın alım gücünün daha da zayıflaması anlamına gelmektedir. Bu durumda başta enerji fiyatlarına gelecek olan zam doğrudan üretim maliyetlerine oradan da başta market rafları ve pazar tezgâhlarına kadar yansıması kaçınılmaz olacaktır.
Ufukta kışın görüldüğü bu günlerde yoksulluk sınırında yaşayan dar gelirliler zaten ayın sonunu zar zor getiriyorlardı. Her ay katlanarak gelen doğal gaz, elektrik, su faturalarını ve artan ev kiralarını ödemede zorluk çekenler için ayın sonu hiç de kolay gelmeyecektir. Faturalarını ödeyemediğinden elektrikleri kesilenlere yenileri eklenecektir.
Önümüz kış, meteoroloji uzmanları iklim değişikliğinden dolayı da kışın soğuk geçeceğini şimdiden öngörülmektedir.
Doların ateşi yükseliyor. Doların ateşinin yükselmesi yoksulluk sınırında yaşayanları daha kış gelmeden üşütmeye başladı bile. Havaların soğumaya başladığında kombinin yanından geçmek, petekleri ısıtmak artık eskisi gibi o kadar kolay olmayacaktır. Baharın gelmesi hiç bu kadar istenmeyecektir. Doların ateşinin yükselmesi baharı şimdiden özletti.