Büyük ölçüde HDP’li vekillere dair olan, diğerlerinin de kelimenin tam anlamıyla çeşni kabilinden dâhil edildiği “Dokunulmazlık” meselesi nihayet meclis onayıyla “dokunulacak” kararıyla meclis genel kurulundan geçti.
Yani ez cümle, kürsüsünden yemin ettiren ve “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sloganının arkasında egemenliğin iradi olarak ellerine teslim edildiği vekillerce her gün konuşma yapılan meclis, sonunda bir kez daha siyasi çoğunluğun iradesinin dayanılmaz muktedir cazibesiyle az ve muhalif olanlara “dokunulacak” dedi…
Üstelik ağız dolusu gülerek kameralara tarihe kalacak poz vererek…
Kürt seçmeni açısından, sürpriz miydi bu sonuç!
Değil tabi. Bekleniyordu…
Her zaman olduğu gibi süreci doğru okuyan seçmen, bölge seçmeni sonucun bu şekilde olacağını biliyor ve bekliyordu.
Hem zaten parlamentoda yapılacak edilecek fazla bir “iş” de kalmamıştı!
Üstelik parlamento “iş” sahası, sadece HDP’li vekillere değil, MHP, CHP ve AKP’li vekillere de artık “iş” vermez, “iş” yap(a)maz, “iş” yaptırmaz hâle dönüşmüştü.
AKP’nin kendi görevlendirdiği Başbakanının bile yılı dolmadan üstelik yüzde 49,5 ile kabine kurmuş / kurdurmuşken gönderiyorken! HDP’lilerin dokunulmazlık zırhının kaldırılması basit bir mesele haline indirgenmiş oluyordu.
Üstüne üstlük o vekilleri seçenler zaten en alasından dokunmanın şahıyla her daim karşı karşıya kaldıklarından “varsın vekillere de dokunsunlar” sözü gayet sıradan vak’a hâline gelmiş oluyordu.
Burada kanımca asıl tuhaf olan şu: İki örnek vereceğim.
İlki, çok değil yedi ay öncesine ait!
1 Kasım 2015 seçimleri akşamı, “Ben inanıyorum ki AKP içinde vicdanlı vekiller var” deyip hâla AKP’den beklenti içine girip süreci doğru okuyamayan siyasi aktör.
İkincisi de; dokunulmazlıkların kaldırılması sonrası CHP’den yeterli oy verecek beklenti içine girip Anayasa Mahkemesi yolunu gözleyen siyasi aktör.
Her iki örnek olay da süreci doğru okuyamayan siyasetçilerin tuhaf ruh halini yansıtıyor…
Birileri oylarımız ve irademizle seçtiğimiz / seçilen vekillere artık anlatmalı ve demeli ki; bırakın artık bu ham hayalleri.
AKP’nin de CHP’nin de karar mercileri farklı işliyor. Dolayısıyla onlara “mektup yazarak” demokrasi çağrısı yapmanızın zamanı da geçti, kıymet-i harbiyesi de, anlamı da kalmadı!
Muhalefet artık sizsiniz. Bir yanda AKP+MHP+CHP iktidar erki var.
Diğer yanda da süreci taşımada hayli sıkışsa, zorlansanız da siz varsınız, yani HDP var.
Bir başınızasınız yani!
Sivil toplum örgütleri ve demokrasi güçleri ile iktidarın sınırsız ve sorumsuz güç tapınıcılığına karşı gücü dizginlemeyi örgütleyebilirseniz ne ala. Yoksa iş hayli zor…
Şeyhmus Diken
24 Mayıs 2016 Diyarbekir