Yaşamın tüm alanında doğruluk insanın karakterinde olması gereken bir yaşam tarzıdır. Ama bakıyoruz ki yaşamın tüm alanında insanlar iki yüzlü, sahtekar, çıkarı için elinden geleni yapmaktadır. Bunun örnekleri hayatımızın her alanında karşımıza çıkıyor.
Bazen düşünüyorum da bu hayata yeniden gelsem hayatımda tanıdığım çoğu insanı tanımak istemem, çünkü darda, sıkıntıda olduğumuz da ‘arkadaşlarım’ın içerisinde arayan soran insanların ne kadar az olduğunu bu dar günlerimizde görüyoruz.
Tabii ki de her gecenin sabahı var. Her sabahın da bir akşamı vardır. Bu unutulmamalıdır. İnsan bazen düşer, bazen de kalkar. İçinde yaşadığımız yalan dünyanın kanunudur bu. Bu hayatta geceler ve gündüzlerden ibaret değildir, insanların insanlıklarından da ibarettir, insanların ne zaman dost olduklarını dara düşünce anlarsın.
Keşke bu hayatta arkadaşlarım, ‘bu kadar olacağına güler yüzlü, candan, dürüst olsaydı da az olsaydı’ dediğimiz günler yok değildir. Her insan bunu neredeyse söylemektedir… Kişinin vücudu kişiye her şeyi yaptırabilir, ama insan beynini kontrol ederek kendini ikna etmelidir, hayatta insanlar yanlışlar yapabilir ama bunu düşünerek hareket ederse yaptığı yanlışların farkına varır ve sonuçta kendi kendine diyebilir ki, ‘ben neden böyle yapıyorum’, ya da ‘ben neden böyle birisiyim’ diyebilmelidir kendi kendine.
Mutlu olmayı her insan hak eder, çünkü mutluluk insanın doğduğu anda yani dünyaya ilk geldiği anda gözüne çarpan şeydir. Karşısındaki kişilerin mutluluktan ne yapacaklarını bilemediklerini fark eder. Ve hayata mutlu olarak başlar. Yok mu böylesi olmayanlar vardır tabii ki de bunlar da çok azdır.
Bazen doğru olanı yapmak için en çok istediklerimizden vazgeçmemiz gerekir.
İnsanların hayallerinden bile vazgeçemediği anlar vardır.
Bu dünyada artık yaşama tahammülü kalmamış insana bir hata da siz yapmayın, ya da yaptırtmayın. Karşınızdaki kişi kim olursa olsun en başta o hata yaptığında lütfen kendinizi göz önüne getirin düşünün...
Hayatımızda bizim için önemli günler vardır, artık bunu geleneksel hale getirmişiz, yaşamımız boyunca geride kalanlar ve gelecek olanları hesaplarız, birlikte eğlenceye başlayacağımız insanları, dostlarımızı, arkadaşlarımızı, vs. olanlar. Veya hayatımızda yeni başlayanlar… Bundan sonraki hayatımızın nasıl gideceğine olan kısıtsız arzu, kısıtsız tutku, kısıtsız deli dolu bir hayat yaşamımızda hep yerini bulacaktır. Sevdiğimizi içimize ata ata değil, yaşaya yaşaya hayata devam etmeliyiz. İçimizde ukte kalacağına, hayatımızın en güzel yerinde, yaşanmış bir anı olarak kalsın, ya da hayat boyu sürsün... Bazı şeyleri yaşamadan da hayatın tadına varamayız. Bir kaptanın dediği gibi ‘gemilere haber salın alev aldı limana doğru’ kendimize güvenmeliyiz. Şayet sen de bu hayatta kendine güveniyorsan vakit kaybetmeden açık açık konuşmak gerekiyor. Yoksa gemiyi sular alır ve sen o gemide olamazsın. HADİ DURMA İÇİNDEKİNİ AÇIK AÇIK SÖYLE, KARŞINDAKİ YANLIŞ ANLAMAZ!..