DIYARBEKİR'IN MEŞHUR ESNAFLARI 6

Aziz ERİM

Yoksulluk yılları, fakirliğin tavan yaptığı zamanlar, herkesler günü kurtarma derdinde…

İnsanlar kaplumbağa misali; kabuklarına çekilip uyurlar; bir odada bir ailenin yaşadığı zamanlar, 4-5-6 kişilik aileler hem de!

Mazgana evleri bilir misiniz?

Mazgana evler; 7-8 odalı, tek katlı toprak damlı, tek tuvalet ve ortak bir mutfaktan ibaret geniş avlulu, her odada bir aile yaşar, kışın soba üstünde yazın avluda tencere kaynar!

Mazganalarda evlerin sakinleri hayata tutunmak için mücadelenin, kavganın adeta birer neferiydiler, günlük çalışırlardı, hamallık, odun kırma, dam loğlama, seyyar satıcılık yani anlayacağınız beden gücü isteyen işler…

Beden gücüyle çalışanlar, öğlen yemeklerini bol kepçe tabir edilen lokanta-aşevleri; fakirlerin-fukaraların-garibanların tercih ettikleri mekânlardır, işte Zeynel Usta da bol kepçe denilen bir aşevini çalıştırırdı...

Zeynel Ustanın mekanı dört yolda Onur Otelinin altında ama, Ziya Gökalp İlkokuluna giden sokağın başındaydı, karşısında da meşhur Ahmo Zoko’nun kahvesi vardı, bahçeli bir kahveydi...

Bolkepçe aşevi; 3x3=9 metrekarelik küçücük bir dükkândı, dükkân içinde ranza tabir

edilen bölümle 2 kat gibiydi, içten demir merdivenle çıkılırdı, hava çok soğuk olmayınca genelde dükkan önünde kahvenin bahçesinde kahve masasına servis yapılırdı…

Müşterileri gariban, fakir genelde giysileri yamalı ve Birinci sigarası veya tekel tütünü içerlerdi, yoksulluk diz boyu yani!

Zaten menü de kısıtlı; kuru fasulye, pilav, güveç, çorbaydı

Müşterilerin siparişleri genelde aynıydı, bir pilav az kuru-güveç, az çorba içen bile oluyordu ve bol ekmek tabi…

Zeynel Usta gönlü-gözü tok, gariban babasıydı servis bitiminde garibanlara, meczuplara bedava yemek verirdi, bu durumdan hiç şikayetçi olmadı, ah-of çektiği görülmedi!

Yaşam kalitesi çok düşüktü; ben çocukluk ve ergenlik dönemlerimde bunun farkına varmıştım, çünkü ben de sokakta büyüdüm, haliyle bu garibanlarla yolum çakışıyordu, bazen de aynı öyküye giriyordum, bu yüzden erken olgunlaştım, ”Geto”laşan semtten kabuğumu kırdım, her ortama girdim/ki kişiliğim oturdu…

Beni o dönemde en çok etkileyen olay; Remzi B…. Adlı memleket evladının çöpten yiyecek araması ve bulduğu yiyeceği yemesiydi!Şimdilerde daha çok açlık var, ama kanıksadık işte!

Bu kadim kentin yüzü suyu hürmetine, güzel insanlar, yürekli insanlar garibanlara yoksullarına-yetimlerine sahip çıktılar, bundan sonrası ne olur bilinmez!

Bu kadim kentin insanları topyekûn potansiyel suçlu ilan edilmiş, devletin cennetinden siktir edilmişler, onlar da bu cehennem çemberini yarıp kendilerine bir cehennem yaratmışlar ve o cehennemi cennete çevirmeye çalışıyorlar vesselam!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.