Diyarbakır’da yaşayan bedensel engelli basketbolcu 35 yaşındaki Ebru Akıcı, 19 yaşındayken amcasının oğluyla evlendirilmek istedi. Töreye başkaldırdığı için tekerlekli sandalyeye mahkum olan Akıcı’nın TOKİ’den aldığı evde asansörler çalışmıyor. Durum böyle olunca Akıcı’nın hayatı zindan oldu.
Diyarbakır’da yaşayan bedensel engelli Ebru Akıcı, 19 yaşındayken amcasının oğlu ile evlendirilmek istendi. Akraba evliliğine karşı çıkan Akıcı hayatına son vermek istedi. Ağır yaralanan Akıcı uzun süre GATA’da tedavi gördü. Yaşam mücadelesini kazanan Akıcı 7 yıl boyunca evden dışarı çıkmadı. Akıcı’yı hayata bağlayan tek şey spor oldu. Basketbol tutkusu onu tekrar hayata döndürdü. Önce amatör olarak basketbol oynayan Akıcı daha sonra Diyarbakır’da bulunan Bedensel Engelliler Kulübüne girdi. Karma takımda oynayan Akıcı önceki yıl takımının 3. Lige çıkmasında büyük yap sahibi oldu. Gösterdiği başarılı performans nedeniyle Akıcı milli takım seçmelerine gitmeye hak kazandı.
Yaşamı boyunca birçok zorluğun üstesinden gelen Akıcı 2 ay önce TOKİ’den ev aldı. Ancak büyük umut ve hayallerle aldığı ev Akıcı’ya eziyet oldu.
İşte akıcının ibretlik dolu yaşam hikayesi;
Diyarbakır’ın Çınar İlçesi’nde dünyaya geldim. 1990’lı yıllarda köy boşaltmalarından dolayı Diyarbakır’a göç ettik. İlk ve Ortaokulu burada okudum. Babam çiftçilik yapıyordu. Şehirde zorlanınca 1997 yılında tekrar köye dönme kararı aldı. Ailem köye dönünce okula devam edemedim çünkü köyde lise yoktu. Eğitimimin yarıda kalmasını istemiyordum. Ancak tek neden köyde lisenin olmaması değildi. Babam aslında çok çağdaş bir insandı. Ama akrabalarımız ‘kız çocuğu neden okusun’ diye mahalle baskısı yapıyordu. Bu nedenle babam liseye gitmemi istemedi. Şuan liseyi dışarıdan bitirmek için çalışıyorum. Liseyi bitirdikten sonra üniversiteye de hazırlanmak istiyorum.
Kuzenimle evlenmek istemedim
Bölgede bildiğiniz gibi akraba evlilikleri bir dönem bayağı zirvedeydi. Ben 19 yaşındayken ailem beni amcamın oğlu ile evlendirmek istedi. İkimiz de daha çocuk sayılırdık. Ama biz aşiretiz, aşiretlerin gelenekleri vardır. Ben istemesem de evlenecektik. Zaten köyde bu geleneklerden dolayı akraba evlilikleri çoktur. Özellikle dışarıya kız vermek istemezler. Ben kuzenimle evlenmek istemedim ve intihar etmekten başka çarem yoktu o zaman. Ben de intihar ettim. İntiharı övmüyorum, tek çaredir demiyorum elbette ama o günkü koşullarda başka yol bulamadım. Şimdi zorla akraba evlilikleri neredeyse bitti. Demek ki törelere bir kurban lazımdı, o da ben oldum.
Ateşli silah nedeniyle ağır yaralanmıştım. Uzun süre Diyarbakır’da tedavi gördüm. Daha sonra tedavime GATA’da devam edildi. GATA’daki doktorlar birden yürüyemeyeceğimi söyleyince hayatım bir kez daha yıkılmıştı. Buna hiç hazırlıklı değildim. 7 yıl boyunca içime, evime kapandım. Sosyal hayatım bitmişti.
Sosyal hayattan uzaklaştım
GATA’daki tedavim sırasında engellilerin basketbol oynadığına tanıklık ettim. Ortaokulda okuduğum yıllarda da basketbol oynamışlığım vardı. Önce engelliler basketbol maçlarını izledim sonra sahaya inme vaktinin geldiğine karar verdim. Ancak ailem buna ilk etapta yanaşmadı. Tedaviden sonra köye döndük. Sosyal hayattan bayağı uzaklaştım. Bir arkadaşımın desteği ile Kızıltepe Engelliler Gücü takımında oynamaya başladım. İki yıl Kızıltepe’de kaldım ve takımla birlikte birçok maça çıktım. Daha sonra şimdiki takımı Diyarbakır Bedensel Engelliler Gençlik ve Spor Kulübü Derneği’nde oynamaya başladım.
Kadınlar spordan uzak duruyor
Karma basketbol takımındaki tek kadın basketbolcu benim. Aslında Diyarbakır’da çok sayıda bedensel engelli kadın var. Ama değişik nedenlerden dolayı kadınlar basketboldan ve spordan uzak duruyor. Birçok bedensel engelli kadınla görüştüm ancak yeterince ikna edemedim. Kadınların uzak kalması nedeniyle kadın basketbol takımı kuramadık. Memlekette kadın olmak zor, engelli kadın olmak daha da zor. Takım arkadaşlarım, örneğin benim yanımda rahatça şakalaşamıyorlardı. Bu iki taraf için de iyi bir şey değildi. Zamanla alıştık birbirimize. Antrenmanlara, sahaya birlikte çıktık, deplasmana birlikte gittik ve alıştık birbirimize. Ama hala değişik sorunlar yaşıyorum. Örneğin 10 kişiyiz takımda ve maçtan sonra en son ben duşu kullanıyorum çünkü kadınlar için ayrı bir duş yeri yok.
Birçok engeli aştım…
Şimdi tüm bunlar yetmiyormuş gibi iki aydır TOKİ’den aldığım evle uğraşıyorum. Aslında öyle mal mülk edinmek gibi niyeti olan bir insan değilim. Ama TOKİ’nin engellilere uygun evler yaptığını duyunca, yakınlarımın da teşvikiyle ev almaya karar verdim ve son gün başvurdum. Başvuruyu yaptıktan sonra gerekli ödemeleri de yapıyorum. Yenişehir Üçkuyular 808 konutlarında bir daire sahibi oldum. TOKİ yönetimi, daireyi Haziran 2018’de, kullanıma hazır bir şekilde teslim edeceğini beyan etti. Ama dairenin anahtarını yaklaşık bir buçuk yıl sonra aldım. Gecikmeyle ilgili TOKİ’nin verdiği bilgi, müteahhidin iflas edip kaçtığı yönünde. Gecikmeli de olsa dairesinin anahtarını aldım. Ancak anahtarı aldım ama kapıyı açamadım. Daireme çilingir çağırıp öyle girdim. Elektrik yoktu. Doğalgaz hala yok. Dairenin birçok eksiği vardı ve kullanılan malzemeler kötüydü. En kötüsü, dairenin engelliye göre tasarlanmamış olduğunu gördük. Aslında binada, giriş kapısındaki rampadan başka engelliler için hiçbir şey yoktu. Dairem 6. Katta. Binanın asansörü çalışır durumda değil. Bu durumla ilgili TOKİ ve CİMER’e şikayetçi olmuş. Yönetim, ‘Sizi biz çıkarırız’ demiş. Bu teklif bile çok çirkindi. Antrenman ve maça gideceğim zaman tekerlekli sandalyeyle 6 kat inmek zorunda kalıyorum. Tabi bunu erkek kardeşim gelip beni kucağında indiriyor. Kardeşime eziyet etmemek için bazen maçlara gitmiyorum. Yaşadığım tüm bu sıkıntılara aştım elbet bu TOKİ mağduriyetini de aşacağım.”