Diyarbakır’ın “Gönüllü Elçisi” olmak

Meltem Gönüllü

Diyarbakır’dan ayrılalı tam iki hafta oldu. Oğlumuzun nikahı nedeniyle geldiğim Antalya’da, ne kadar doğru bir yolda ilerlediğimi bir kez daha anlamış oldum. Halklar ve yaşam kültürleri arasındaki farklar, kadim Anadolu topraklarının zenginlikleri ve eşsiz güzellikleridir. Dünyada kültürel açıdan en zengin topraklara sahip olan Anadolu; bağrında barındırdığı, üzerinde yeşerttiği sayısız uygarlıklar sayesinde, geçmişten geleceğe ışık tutan ve herkesin kendinden kendi geçmişinden mutlaka bir iz bulacağı engin bir coğrafyadır.

Ülkemizin ve dünyanın birçok yerinden olduğu gibi Antalya’dan da okunan yazılarım sayesinde (doğrusunu isterseniz bu konuda hiç de mütevazi olamayacağım) Batıdan Doğuya bakış açılarında bir nebze de olsa olumlu bir katkım oldu ise, ne mutlu bana!..

Burada tanıdık tanımadık birçok kişi bana şöyle diyor:

“Diyarbakır’a hiç gitmediğim halde, sizin yazılarınızla tanıdığım bu şehri gerçekten de sevmeye başladım”.

Diyarbakır sevilmez mi?

Antalya’yı, İzmir’i, İstanbul’u diğer tüm kentlerimizi nasıl seviyorsanız inanın Diyarbakır da en az onlar kadar güzel; diyorum.

Ve tüm tanıdıklarımı Diyarbakır’a davet ediyorum.

Ve elbette ki kendimi şanslı insanlar arasında sayıyorum.

Diyarbakır gibi tıpkı Antalya’da tarihi ve kültürel açıdan çok zengin. Doğal güzellikleri, denizi havası suyu ile dünya turizminin en önemli merkezleri arasında başı çeken Antalya; denizden uzak yerleşim merkezlerinin tarihi ve kültürel zenginlikleri ile de dikkati çekmekte.

Örneğin şehir merkezinin sıcağından ve keşmekeşliğinden uzakta olduğu için ailecek yerleşmeyi tercih ettiğimiz Döşemealtı merkez ilçemizin tarihi de M.Ö. 600.000-100.000’e dek uzanır. Bergama Kralı Attalos’un Antalya kentini ele geçirmesi ile, bölgede imar hareketleri hız kazanmıştır. (M.Ö. 315) Yağca köyü yakınlarında bulunan Karain veÖküzini mağaraları, bölgede Paleotik çağda yaşayan ilk insan topluluklarının yaşam düzeyleri hakkında ipuçları vermektedir. Tunç Çağının sonlarından itibaren ANADOLU’nun ilk yerli halkları arasında yer alan Solymlerin izlerini görürüz.

Hititlerden sonra Akaların hakimiyeti altına giren Döşemealtı bölgesindeki Termessos Kenti Makedonya Kralı Büyük İskender tarafından kuşatılmış fakat fethedilememiştir. İlçeye adını veren ve taşların döşenmesi ile oluşan Antik Yol; yüzyıllar boyunca hem ticaret hem misyonerlik ve hem de Yörüklerin göç yolu olarak hizmet vermiştir. 11. Yüzyılda Anadolu Selçuklu Hükümdarı Gıyasettin Keyhüsrev tarafından fethedilen bölge daha sonra Hamidoğulları zamanında Karakoyunlu ve Sarıkeçili gibi Yörük aşiretlerinin yerleşim birimi olmuştur ve 1390 yılında tüm Antalya ve çevresi ile Osmanlı hakimiyetine girerek TEKE SANCAĞI adı altında Konya eyaletine bağlanmıştır.

Günümüzde hala Yörüklerin ve Kıbrıs göçmenlerinin yoğun olarak yaşadığı Döşemealtı İlçemizde yaşamak, tıpkı Diyarbakır’da yaşamak gibi benim için çok özel bir ayrıcalıktır.

Hele bir de Diyarbakır’la Antalya arasında bir bağ kurabilmek tamamen bambaşka bir duygu. Bunun herkese nasip olmayacağının bilincindeyim.

Döşemealtı Kent Meydanı’nda ilklere imza atmak, bizlere nasip oldu. Belediye Başkanımız Sayın Turgay Genç, Kaymakamımız Nuri Özder, İlçe Emniyet Müdürümüz Fatih Kasapoğlu ve Serik İlçe Emniyet Müdürümüz Suat Esin’e bilhassa teşekkürler.

DÖŞEMEALTI KENT MEYDANININA AMEDSPOR KULÜBÜNÜN ÇELENGİ ÇOK YAKIŞTI.İŞTE BU!  DEDİM YA; DİYARBAKIR’IMIZIN GÖNÜLLÜ ELÇİSİYİM. AMEDSPOR’umuza da 2020-2021 sezonunda sonsuz başarılar dilerim.

VE SON BİR KONU DAHA VAR: ÜZÜNTÜLERİMİ BELİRTİYORUM. DİYARBAKIR’DA AMEDSPOR’A SPONSOR OLACAK HİÇ Mİ BİR BABAYİĞİT YOKTU? ÜZEYİROĞLU İNŞAATA DA  BU DUYARLILIĞINDAN ÖTÜRÜ TÜM DİYARBAKIR ADINA TEŞEKKÜR EDERİM.

ASLINDA BİR BAKIMA İYİ OLDU; AMEDSPOR SADECE DİYARBAKIR’IN DEĞİL TÜM DOĞU VE GÜNEYDOĞUNUN TEMSİLCİSİ ADETA SİMGESİ OLDU. Şimdi tüm herkes tek yürek Amedspor’a destek!..

Haftaya yazımı Diyarbakır’dan yazmak üzere, şimdilik hoşçakalın.