Sur içi bölgesi olarak bilinen, benimde doğup büyüdüğüm kadim alanın günün her saatinde temiz olması ve tutulması gerektiğini defalarca yazdım, çizdim. Başka da Diyarbakır yok, burası temiz olmalı ki, turist gelsin, turizm patlaması yaşansın.
Sadece ‘Surlarda diriliş var’ pankartları asarak olmuyor.
Yerli ve yabancı turist akını sağlamanın yolu, düzenden, temizlikten, davranış biçiminden geçiyor.
Cadde ve sokakları temizleyerek, kaldırım ve caddelerdeki keşmekeşliği ortadan kaldırarak, yürüyüş alanlarını rahatlatarak, trafiği düzenleyerek turist akını sağlanır.
Defalarca söyledik, yazdık; Tarihi Sur içi bölgesi kentin aynasıdır. Binlerce turist ağırlıyor, çok daha fazlasını da ağırlayacak. O nedenle sürekli temiz tutulması gereken bir bölge olmayı hak ediyor. Sur içi bölgesinin temizliği, düzeni, intizamı için özel ekip/ekipler gerekiyor.
Her gün o bölgedeyim, abartmıyorum, gerçekten rezalet. Sur içi, Gazi caddesinin en hareketli bölgesi; Çöpler birikiyor, taşıma saatini bekliyor, ancak çevreye de pis kokular yayıyor. Önceki gün Hazreti Süleyman bölgesindeki biriken çöpleri gündeme getirmiştik. Arkadaşımız Ramazan Yavuz, gözledi, takip etti, fotoğrafladı, kutsal mekâna ve o bölgedeki alana saygısızlığı tespit etti. Dünkü manşetimiz bu konuydu.
Dönelim sur içinin tamamı ile ilgili yapılması gerekenlere.
Bunun için ne yapmalı?
Valilik, Belediye, Kültür Turizm Müdürlüğünün ortak koordinasyonunda özel ekipler olmalı, 5,5 kilometrelik sur içi bölgesi sürekli temizlenmeli, turistin rahatlıkla dolaşabileceği düzende olmalıdır.
*Tam bir keşmekeşlik var. Kokudan, pislikten geçilmiyor.
*Her köşede mutlaka birikmiş çöpler var, taşıma saatini bekliyor. Tarihi ve turizm pazarlanması hedeflenmişse, bu tür bölgelerde özel uygulamalar yapılması gerekir. O nedenle ‘özel ekipler sürekli görev başında olmalı’ diyoruz.
*Kaldırımların neredeyse tamamı seyyar satıcıların işgali altında, bu nedenle yürümek, adım atmak o kadar zor ki. Esnafın büyük bölümü de dükkânını kaldırıma, hatta caddeye kadar taşımış, belediyeden ‘tık’ tok. Kuralsızlık elbirliği ile kural haline dönüştürülmüş. Böyle olunca da kadim kentin çağdaş duruşu, Ortadoğu ve Afrika ülkelerinin kentleriyle eş değer konuma getiriliyor. Diyarbakır’ın duruşunu bozmayın.
Sadece sur içi değil, şöyle gezip görün, göreceksiniz ki kentin tamamı çok kirli.
Belediyeciler, kafalarını gömdükleri ihalelerden hafifçe bir kaldırıp etraflarına göz atsalar iyi olur.
Belediyecilik, sadece arsa, gayrimenkul satmakla olmuyor, temizlik var, hijyen var, halkın sağlığı var, kaldırım var, düzen, intizam sağlamak var… Var oğlu var… Bunları da yapın da görelim yaptıklarınızı.