TİGRİS HABER - Diyarbakır’da 23 yıl önce uğradığı silahlı saldırıda 5 polis memuru ile birlikte katledilen İl Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan’ı aradan yıllar geçse de Diyarbakırlılar unutmuyor. Ali Gaffar Okkan’ın Diyarbakır’da görev yaptığı dönem, halk arasındaki yeri ve saldırıya uğrayıp katledildiği gecede yaşananları, saldırı yeri ve sonrasını hafızaların tazelenmesi için kaleme aldım.
Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan, Diyarbakır’a 18 Kasım 1997’e atandı. “Halk adamıymış, haksızlığa izin vermezmiş, Kars’ta halkın gönlünde taht kurmuş. Irkçı biri değilmiş. Mazlumun yanındaymış” söylemleri o daha kente gelmeden fısıltı gazetesi gibi kentin sokaklarında hızla yayıldı. Çokta karizmatik biriydi. Göreve başladıktan sonraki uygulamaları ile adından çok daha fazla söz ettirmeye başladı. Onun gelmesinden sonra polislerin vatandaşa bakış açısında yaşanan olumlu değişim özellikle dikkatlerden kaçmıyordu.
Sokakta ilk kez kadın polis görüldü
Herkes ondan söz ediyordu. Kentin birçok yerindeki güvenlik barikatlarını kaldırıyordu. Diyarbakırlılar sokakta ilk kez kadın polisleri onun zamanında görüyordu. Kadın polisler trafik denetimi yapıyor vatandaş ise bayağı şaşırıyordu. Kadın polisler ayrıca kendilerine tahsis edilen araçlarla kaybolan çocukları bulup ailelerine teslim ediyor, aileler çok şaşırıyordu. Kentte seyyar satıcısından, hamalına, ciğercisinden, çorbacısına, demircisinden, marangozuna yani aklınıza hangi meslek gurubu ve kesim gelirse hemen herkes onun telefonun kendisinde olduğunu söylüyor ve bununla da gururlanıyordu. Sonuçta ilk kez bir Emniyet Müdürünü etrafında onlarca polis olmadan yanlarında ve samimi olarak görüyorlardı. Okkan, bazen gece yarıları kimsenin tahmin etmediği bir saatte kenti geziyor sabaha kadar açık olan bazı işyerlerine uğruyordu. Sık sık esnafların arasına da karışan Ali Gaffar Okkan, onlarla sohbet ediyor, sorunlarını dinliyor, çözüm bulabilmek için çaba sarf ediyordu.
Polisler vatandaşlarla diyaloglarında dikkat etmeye başlamıştı. Çok kibar davranıyorlardı. Sonuçta herkes bir telefon kadar yakındı İl Emniyet Müdürüne. Ha birde sabaha kadar uyumadığı Şehitlik semtindeki Emniyet binasında kaldığı, evine çok seyrek gittiği söylentisi halkın arasında yaygın olarak dile getiriliyordu. Hele birde spor merakı yokmu!. Özellikle Diyarbakırspor’u sahiplenmesi. Maçlarda başarılı olabilmesi için gösterdiği çaba. Diyarbakırspor her gol attığında veya galip geldiğinde futbolcular ve taraftarlarla sergilediği sevinç gösterileri vatandaşın hafızasında yer ediyordu. Ayrıca amatör sporculara ilgisi ve sahiplenmesi özellikle gençler arasında adından söz ettiriyordu. Yani gün geçtikçe ünü daha da yayılıyordu. Vatandaş onu kısa sürede bağrına basmıştı. Vatandaşta çok memnundu bu durumdan, Gaffar Okkan’da..
Diyarbakır’ın sarsıldığı o gece neler oldu
Tarih 24 Ocak 2001 akşam saat 17.30 sıraları. Doğan Haber Ajansı’nda çalışıyordum. Büro şefimiz Naci Sapan’dı. Büroda genelde en geç çıkanlardan biri bendim. Yani bir zorlama yoktu bu konuda. Ben oturuyor gelişmeleri takip ediyordum. Gerçi saatte daha erken olduğu için diğer arkadaşlardan bazıları da bürodaydı. Bilgisayarda gün içinde geçtiğimiz haberleri incelerken kentteki asayiş olaylarını takip edebilmek için büroda bulunan telsizden aniden sesler yükselmeye başladı.
Saat akşam 19.50 gibiydi sanırım. Polisler kendi aralarında ha bire “duyuyor musunuz?” ve “merkez merkez” anosları yükseliyordu. Polislerin ses tonundan ve bağrışmalarından çok önemli bir şey olduğu belliydi. Telsizdeki anonsları daha dikkatli dinlemeye başladık. Polislerden bazısı “uzun paltolular” bazısı “uzun kabanlılar” diyordu. “otomatik silahlarla” anonsunu duyunca büro şefimiz Naci Sapan’da telsizin başına geldi hep beraber olayın nerde gerçekleştiğini öğrenmeye çalıştık. 2-3 dakika sonra “şehitlik et balık kurumu caddesi” denilince daha yeni gelmiş olan dijital fotoğraf makinamı kaparak hemen taksiyle şehitliğe son sürat gittik. İstasyondan sonra Alipınar kavşağına geldiğimde yolda bir kaç polis aracı vardı ancak yoğunluk yoktu. Araçtan inip Et Balık Kurumunun bulunduğu caddede koşar adım ilerledim. Cadde ortasında az da olsa bir duman yükseliyordu.
Acele etmeli…
Karanlık bastırmıştı. Dumanın olduğu yere biraz daha yaklaştım. Meslek tecrübem gereği böylesi olay yerlerine ilk gidildiğinde soğukkanlı davranmam ve acele etmem gerektiğini biliyordum. Çünkü ilk etapta olay yerine gelen polis veya vatandaş kim olursa olsun genelde şaşkın haldedir ve neyin ne olduğunu anlamaya çalışır. Yani dikkati sizin üzerinizde değildir. Olay yerine gelen güvenlik gücü sayısının artmasıyla birlikte 15-20 dakika sonra şartlar aniden değişir ve oklar size döner. İlk olarak olay yerine giden polis sayısı çok azdı. Fotoğraflarda da belli oluyor zaten. Bu nedenle acele etmeliydim ve öylede yaptım. Fotoğraflar iyi çıksın diye flaşın ayarını tekrardan yaptım ve arka arkaya fotoğraflar çektim. Benden başka gazeteci de o sırada yoktu. Sonradan gelenlerde iş işten geçtiği için polis pek yaklaştırmamıştı. Yani ilk oraya giden bendim dersem abartmış olmam
Neyse döneyim orada olanlara ve gördüklerime. Bir araç yoldan orta refüje çıkmıştı. İyice baktığımda İl Emniyet Müdürü Gaffar Okkan’ın makam aracı olduğunun farkına vardım. Ön kaputu ve sağ ön kapısı açıktı. Araç delik deşik olmuştu ve araçtan hafiften dumanda yükseliyordu. Aracın açık olan ön sağ kapısınınyanında sivil kıyafetli bir polis memuru kanlar içinde yerde yatıyordu. Sanırım araç orta refüje çıkınca oda araçtan çıkıp saldırganlara karşılık verirken vücuduna isabet eden kurşunlarla oraya yığılmıştı. Cadde kan içindeydi. Aracın sağ arka kısmında da vücuduna isabet eden mermilerinde etkisiyle sol tarafa doğru yığılıp kalan biri vardı. Bu kişi Diyarbakırlıların gönlünde taht kuran Emniyet Müdürü Ali Gaffar Okkan dı. Yakın fotoğrafını çekmedim. Ancak çektiğim fotoğraflarda görülüyordu. Aracın yakın fotoğraflarının yanı sıra bir iki karede caddeyi de içine alan geniş fotoğraflar çektim. Bu kadar yeter deyip tam oradan ayrılacakken aniden araç konvoyu geldi. Araçlardan inen sivil ve resmi polisler sağa sola koşturdu. Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı’ydı gelen. Oldukça sinirliydi. Korumalarıyla birlikte aracın etrafında bir tur attı, polis amirlerinden bilgi aldı.
Ortam gittikçe geriliyor, sinirler yavaş yavaş yükselmeye başlıyordu. Dedim “gitme zamanı geldi” ve hemen ayrıldım oradan. Ara sokaktan tekrardan Alipınar kavşağına çıkarken vatandaşlarla ayaküstü saldırıyı da konuşuyorduk. Bazısı “abi hepsi uzun paltoluydular ve paltolarının altında kalaşnikoflar vardı” derken bazısı ise, “maskeliydiler çok silah sıktılar”, “bazısı tren raylarına doğru, bazısı ise arka sokaklara doğru kaçtılar” “parkın içinde pusu kurmuşlardı”, “araç onlardan kaçmaya çalıştı ama orta refüje çıktı” sanki film izlemiş gibi anlatıyorlardı.
Kentin üzerine o gece aniden matem havası çöktü, bir sessizlik oluştu. Cinayetle ilgili görüşler, iddialar, duyumlar, sorular, komplo teorileri havada uçuşuyordu. Bazı işadamları ise durumu öğrenebilmek için bizim büroya gelmişti.Gece geç saatlere kadar büroda kalıp eve giderken yolda karşılaştığım herkes cinayeti konuşuyordu ve moralleri de çok bozuktu. Bazısı “iyi adamı bırakmazlar buralarda”, “adam iyi biriydi ve bu nedenle öldürüldü” diyerek ha bire rahmet okuyorlardı.
Cinayet nedeniyle İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, hemen kente gelmiş ve gelişmeleri takip ediyordu. Saldırıyı protesto etmek için kentte taksiler siyah bantlar taktı, kentin bazı caddelerinde ise siyah bezler asıldı. Ali Gaffar Okkan’ın cenaze töreninde ise Diyarbakır’da bir ilk yaşanıyordu. Kentte ilk kez bir İl Emniyet Müdürü’nün cenazesine kadın, çoluk çocuk binlerce kişi katılıyor ve gözyaşı döküyordu. Okkan’ın cenazesi eller üzerinde taşındıktan sonra memleketi Sakarya’nın Hendek ilçesine gönderildi ve orada defnedildi. Diyarbakır’da Ali Gaffar ismi onu sevenler tarafından yeni doğan bebeklere verildi, fotoğraflarıda birçok işyerine asıldı.
Cinayetten bir süre sonra gazetecilerin elde ettiği otopsi raporunda saldırıdan sonra Gaffar Okkan'ın başından ve vücudundan toplam 17 mermi çekirdeği çıkarıldığı yer alıyordu. Olay yerinde, 16 farklı silahtan ateşlenmiş 468 boş kalaşnikof kovanı bulunduğu da öğrenilmişti. Yüzlerce merminin sıkılması, Gaffar Okkan ve diğer polis memurlarının saldırıdan kurtulabilme ihtimalini ortadan kaldırmaya dönüktü ve öylede olmuştu.
Diyarbakırlıların gönlünde taht kuran Ali Gaffar Okkan’ın katledilmesini protesto etmek ve onu anmak için 1,5 ay sonra aralarında dönemin ünlü gazetecileri, sinema ve ses sanatçıları, futbolcular, kentte Diyarbakır Valisi Cemil Serhatlı ile HADEP’li Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Feridun Çelik ile bir araya geldi. Ünlüler daha sonra Diyarbakır Atatürk Stadyumunda Ali Gaffar Okkan anısına maç düzenledi ve kentteki bazı etkinliklere katıldı.