TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi Yönetim Kurulu, Havaalanı kavşağına yapılan heykellere ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Kamusal alan ve sanatsal üretim
TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi’nin yaptığı açıklamada kamusal alanların kent-mimarlık ve sanat tarihi içerisinde önemli bir konuma sahip olduğuna vurgu yapılarak, “Sanatsal üretim, gelecek nesillere aktaracak bilgi, deneyim, şimdiki ve gelecek zaman içerisinde var olmasını sağlayacak duygu ve düşünceyi ihtiva etmelidir. Yanı sıra uzun ve köklü bir geçmişe sahip olan heykel sanatının beslendiği kültür ile olan iletişimi oldukça önemlidir. Heykel sanatı, bir hacim oluşturması ve kapsadığı değerler bakımından plastik sanatlar içerisindeki önemi şüphesizdir. Kamusal alana yerleştirildiğinde ise topluluklarla geçtiği etkileşim sonucunda çok daha etkili bir söylem aracı olabilmektedir. Yerleştirildiği çevrenin ifadesini, silüetini değiştiren, kamusal alan heykelleri, etkileşime girdiği topluluklar üzerinde sanat alt kültürünü inşa etmede de etkili olduğu şüphesiz bir gerçektir. Kamusal alanda heykel, mekânı işaretleyen (landmark), anıtsal simge ve estetik bir nesne olmanın yanı sıra bir kültür inşasıdır” ifadelerine yer verildi.
‘İzleyiciye kavramsal bir deneyim sunamayan donatılar kamusal alanlara yerleştirilmiştir’
Diyarbakır havaalanı Yonca kavşağında yapılan uygulamaya ilişkin olarak açıklamada, “2020/534850 ihale kayıt numarası ile Diyarbakır Belediyesi Mali Hizmetler Müdürlüğü tarafınca 4.412.835,34 TL bedelle ihale edilen Havaalanı Yonca Kavşağı Peyzaj Düzenleme Yapım İşi'nde dört farklı noktaya kitsch heykeller yerleştirilmiştir. Projelendirilen kamusal alan, açık alan olarak değerlendirilen yerlere heykel dikilebilir fikri alt yapısına dayanmaktadır. Bu durumda mekâna, yere özgü olmayan, uyarlanmış bu heykeller yerleştirilmeye çalıştığı çevre ile ilişkiye giremez. Salt tüketim odaklı ve seyirlik bir nesneye dönüşür. Bu durumda, heykeli izleyiciye kabul ettirme fikri baskındır. Diyarbakır Havaalanı Yonca Kavşağına yerleştirilen ve kent kültürünün öğeleri olarak servis edilen görsel yerleştirmeler kamuoyunda ciddi yankılar uyandırmış ve gerek kentli gerekse sosyal medya kullanıcıları tarafından büyük tepkiler verilmiştir. Kayyım yönetimindeki belediyelerde benzer üst yapı faaliyetlerinde de görüldüğü gibi sanat ve mimarlık perspektifleri maalesef bu minvaldedir. Kayyımlar atandığında yaptıkları ilk işin Kültür, Sanat faaliyetlerine müdahale olduğunu hatırlamakta fayda olacaktır. Kamusal alanlar projelendirilirken kentlinin, sanatçıların, ilgili meslek kuruluşlarının ve tüm kent bileşenlerinin görüşleri ve ortaklaşması yine bir tarafa bırakılmış, çoğulcu ve kapsayıcı karar vericilik ilkesi düşünülmemiştir. Bir kez daha tekçi/ben merkezli bir pratik uygulamaya geçilmiş ve izleyiciye kavramsal bir deneyim sunamayan donatılar kamusal alanlara yerleştirilmiştir” denildi.
Sanat bunun neresinde?
Sanatın toplulukların kültürel gelişimlerin en temel halkası olduğuna işaret edilen açıklamada, “Sanat, içinde doğduğu yüzyılın, sosyo-kültürel, politik ve ekonomik yapılarından ayrı değerlendirilemez. Kamusal alanda sergilenen her sanat nesnesi gibi heykel de salt bir sanat disiplini olarak düşünülmemelidir. Kamusal alanda heykel sanatının kültürel belleği koruma ve gelecek nesillere aktarma açısından etkili bir öge olduğu düşünüldüğünde sürdürülebilir olmasının da sağlanabilmesi için çevre-heykel ilişkisini de tasarım ilkeleri arasına alınması gerekmektedir. Aynı zamanda doğru mekâna yerleştirilmesi bakımından da önemli olan heykel için bu seçim şehrin fiziki yapısı bakımından da önemlidir ve yapılan çalışmaların kültür yansıtması konusunda zayıf kaldığı aşikârdır. Bilinmelidir ki kavramsal çerçevesi bağlamına özgü kurulmuş, toplumsal açıdan çevre ile ilişkileri iyi kurgulanmış kamusal alan heykelleri istenilen başarıya ulaşabilirler” ifadeleri kullanıldı.
‘Heykellerde mekân-kullanıcı ilişkisi nasıl değerlendirilmiştir?’
Kentte tartışmalara neden olan heykellere ilişkin açıklamada şu sorular yöneltildi: “Kamusal alanda heykelin çevre ile ilişkisi sosyal çevre bağlamında ne şekilde değerlendirilmiştir? Bu heykeller ihale edilen peyzaj projesi olarak yerleştirilirken mekân-kullanıcı ilişkisi nasıl değerlendirilmiştir? Teknik olarak insan ölçeğinden neden uzaklaşılmış? Neden folklorik ve oryantalist ögeler ile kültürün pazarlanmasına gerek duyulmuş? Ve en önemlisi neden uygulama yapıldıktan sonra kentliler olarak haberdar oluyoruz?” (Haber Merkezi)