TİGRİS HABER - Diyarbakır’da, Ticaret ve Sanayi Odası, Organize Sanayi Bölgesi, İktisadi Kalkınma Vakfı ve AB Türkiye Delegasyonu ortaklığıyla “Paris İklim Anlaşması ve Avrupa Yeşil Mutabakatı, Türkiye-AB Gümrük Birliğinin Güncellenmesi ve Finansman Kaynakları” konulu bir panel düzenledi.
Demokrasi ve kimlik sorunu
Panelde konuşan DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya: “Diyarbakır, Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecine destek veren bir kenttir. Bu kentin ve bu bölgenin en öncelikli sorunu demokrasi ve kimlik sorunudur. Bizler bu sorunların çözümü anlamında AB kriterlerinin önemli olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla AB ile ilişkilerimizin kesintisiz ve daha ivedilikle sürdürülmesinde yarar görüyoruz. Bu anlamda AB Bilgi büroları ve İKV’nin çalışmalarını önemsiyoruz. Avrupa Birliğinin küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda çok kararlı bir politikası var. Bu çerçevede Paris Antlaşmasının yürürlüğe girmesiyle birlikte uygulamaya konulacak bağlayıcı yaptırımlar hakkında yeterli bir bilgiye sahip değiliz. 2026’dan sonra karbona üretimine karşılık devreye girmesi planlanan yenilenebilir enerji kullanma zorunluluğu sanayici ve iş insanları açısından çok önemli bir gelişme olacaktır. Bu kriterleri karşılayamayan ülkeler ve tabii olarak iş insanları büyük problemler ile karşı karşıya kalacaklardır. Özellikle bölgemiz iş insanları ve yatırımcıları açısından bu alandaki gelişmeleri takip etmek son derece yararlı olacaktır. Bugün burada konu uzmanlarınca detaylıca açıklanacak bu süreçlere ilişkin bilgilendirmeler çok büyük önem taşımaktadır. Diyarbakır Ticaret ve Sanayi Odası olarak bu gibi bilgilendirmeleri devamlı olarak yapmaya çalıştık ve bundan sonra da çalışmalarımızı kesintisiz sürdürmeye devam edeceğiz” dedi.
DTSO Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Kaya
“Tehlikeli bir süreç hepimizi olumsuz etkileyecek”
Kaya sözlerini şöyle tamamladı, “Dünyanın Paris İklim Şartını bugün öncelik vermesi bizleri oldukça umutlandırmaktadır. Özelde coğrafyamızda, genelde dünyayı etkisi altına almış olan iklim değişiklikleri bizleri bu anlamda daha hızlı ve daha kararlı adımlarla çalışmalar yapmamızı zorunlu hale getirmiştir. Aksi durumda çok daha tehlikeli bir süreç hepimizi olumsuz etkileyecek, ürettiğimizi de pazarlayamaz duruma gelebileceğiz.”
Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidan
“Yeşil OSB’lerin varlığı küresel ısınmanın etkilerini azaltacak”
Diyarbakır OSB Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Fidan ise, “Organize Sanayi Bölgesi Yönetimi olarak göreve geldiğimiz günden bugüne, sanayicilerimizin üretim süreçlerinde yenilenebilir enerji kaynaklarını ve çevre dostu teknolojileri kullanmaları konusunda destekleyici bir yol izledik. Güneş enerjisi başta olmak üzere yenilenebilir enerji santralleri, arıtma tesisi, yeşil alanları ve diğer çevreci uygulamalarımızla Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi’nin yeşil OSB olması için çalışmaya devam ediyoruz. Yeşil OSB’lerin varlığı küresel ısınmanın etkilerini ciddi oranda azaltacaktır. Dünyaya daha az karbon salmak, dünyayı küresel ısınmadan ve iklim felaketlerinden korumak, geleceğimize ve çocuklarımıza olan borcumuzdur. Diyarbakır Organize Sanayi Bölgesi olarak yeşil dönüşüm sürecinde üzerimize düşenleri yapmaya ve gerekli olan tüm adımları atmaya hazırız.”
İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu
“Kaynaklar ile KOBİ’leri dönüştürmek lazım”
İKV Yönetim Kurulu Başkanı Ayhan Zeytinoğlu: “ İKV 1965 yılında İstanbul Ticaret Odası ve İstanbul Sanayi Odası tarafından kuruldu. TOBB ve özel sektör desteği ile çalışmalarına devam ediyor. 1984’de Belçika’da ilk temsilcilik kuran vakıftır. Görevi sadece AB’deki gelişmeleri Türkiye’ye anlatmak değil, buradaki gelişmeleri AB’ye anlatmaktır. Diyarbakır’da AB’ye sıcak bakma ve katılım oranı yüksektir. Dünyanın 1 derece ısınması veya soğuması 750 bin yıl iken biz 150 yılda bunu sağlamışız. AB 2005 yılından bu yana çalışıyor. Biz geç kaldık. 2026 yılında Türkiye’den AB’ye giden ürünlerde (demir, çelik, alüminyum vb) değişiklik yapmazsak ciddi vergilere tabi olacak. Dinamik bir yapı var, tüm sektörlere yayılacak. Son teknoloji ve yeşil enerji kullanımı oldukça önemlidir. Bakanlıkların yeni düzenlemeler yapması ve teşviklerin verilmesi lazım. AB’ye uyumlu emisyon ticaret sistemi kurulması lazım. Kobilerde sorun var. Kaynaklar ile KOBİ’leri dönüştürmek lazım. Tüm sektörlerde hızlı dönüşüm var. Türkiye 1996’dan bu yana 25 yıldır ticaret açığı var ama AB’nin değer zincirinde yer alıyoruz. Hükümetten talebimiz yatırım iklimini geliştirmek. Sivil Toplum ve özel sektör bir arada çalışmalıyız. Türkiye 80 milyon ton karbon emisyonu yapabilir. Ama şu an 12-13katını yapıyoruz. 80 milyon tona düşürmemiz lazım. Tarım sektöründe reforma ihtiyaç var. Yabancı sermaye çekerek katma değerli üretim yapabiliriz. Tarımda çok ciddi fırsatımız var. Tarımın güncellenmesi, AB Gümrük Birliği sürecine katılması oldukça önemlidir.” (Haber Merkezi)