Ali Abbas Yılmaz / Özel
Diyarbakır Arıcılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Fahri Saylak, kuraklıktan kaynaklı arıcıların zor durumda olduğunu ve devlet destek sağlamazsa arıcılığın yok olacağını söyledi. Diyarbakır Arıcılar Birliği Yönetim Kurulu Başkanı Fahri Saylak, Tigris Haber’e kuraklığın arıcılar üzerindeki olumsuz etkilerini değerlendirirken, yetkililerden arıcılığa kuraklık desteği sağlanması talebinde bulundu.
‘Yıllık 4 bin ton bal rekoltemiz var’
Diyarbakır Arıcılar Birliği’ne bağlı arıcıların ciddi mağduriyet yaşadığına dikkat çeken Saylak, şunları söyledi: “2003 yılında Arıcılar Birliği’ni kurduk. Birliğimizin 850 civarında üyesi var. Uzun yıllar Arıcılar Merkez Birliği yönetiminde bulundum. Geçen dönem de Türkiye Arıcılar Birliği Genel Başkanlığı adayıydım ve 20 oyla kaybettim. Diyarbakır’daki 850 üyemizin yanı sıra Bal Birliği’nde de 300 kadar üreticimiz var. Diyarbakır’da toplamda bini aşkın işletme var. Diyarbakır’daki bal üreticileri olarak yıllık 3 bin 500-4 bin ton civarında bal rekoltemiz var. Özellikle Karacadağ, Kulp ve Çüngüş bölgesinde ciddi bal üretimi var. Arıcılık gezgincilik işi olduğu için üreticilerimizin çoğu kış aylarında Adana, Mersin, Hatay’a giderler. Tabii son süreçte girdi maliyetlerinin artmasıyla birlikte söz konusu bu gidişler de azaldı.”
‘Bu yıl 1 gram bal yok’
Kent dışına gidişlerin yüzde 70 azaldığına dikkat çeken Saylak, “Güçlü Arı bal getirir” diyerek sözlerini şöyle sürdürdü: “Kovandaki arıların sayısı ne kadar çoğalırsa bal üretimi de o kadar artar. Arıcılık sezonluk bir iştir. Ama tabii bu yıl Türkiye genelindeki kuraklık tarımı etkilediği gibi arıcılığı da vurdu. Evet kuraklık tarımı vurdu ama arıcılığı özellikle perişan etti. Arıcılar şubat ayından beri arılarını cepten besliyorlar. Arılarını Akdeniz şeridine götürüp çok masraf eden arıcılar oldu. Ama bir gram bal almadan tekrar Diyarbakır’a döndüler. Van, Muş ve Hakkâri’ye kadar giden arıcılar da oldu ama onlar da bir gram bal alamadılar” diye konuştu.
‘Yağmur yoksa, çiçek yoksa arıcılıkta rekolte sıfıra iner’
Arıcılığın tarımdan farklı olduğuna dikkat çeken Saylak, şunları söyledi: “Kuraklık olduğunda tarlalara su verilme imkânı var, ama Arıcılıkta böyle bir şey de söz konusu değil. Arıcılık doğaya bağlı sürdürülen bir faaliyettir ve yağmur yağmadığında bunun bir telafisi yok. Yağmur yoksa, çiçek yoksa arıcılıkta rekolte sıfıra iner. Tarımda rekolte düşse de sulamaya bağlı yine de az da olsa ürün elde edilir ama arıcılıkta kuraklık varsa bal yoktur. Bugüne kadar arıcılarımız 1 gram bal almadı ve bundan sonra alacağını da tahmin etmiyoruz. Diyarbakır ve bölgede arıcılık doğal meralara bağlıdır ve kuraklık olduğunda bal alamazsınız. Türkiye’de çam balı ve ayçiçeği dışında bütün yayla balları bölgemizde elde edilir.”
‘Kovan başına 50-100 TL destek sağlanması lazım’
Diyarbakır’da bini aşkın işletmenin arıcılıkla geçindiğini ve bu yıl kuraklıktan dolayı arıcıların iflasın eşiğinde olduğunu ifade eden Saylak, şöyle konuştu: “Arıcıların bu yıl hiç geliri olmayacak ve devletin desteğine ciddi ihtiyaçları var. Kuraklıktan dolayı tarıma az da olsa bir destek açıklandı, ama arıcılara hiç destek sağlanmadı. Buradan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve yetkililere sesleniyorum; Arıcılara mutlaka kuraklık desteği verilmeli. Kovan başına en az 50-100 TL bir destek sağlanması lazım. Aksi halde arılarımızı besleyemeyeceğiz, yok olacaklar. Zaten kuraklıktan dolayı gelirimiz yok, bir de üstüne üstlük arıları yaşatmak için giderlerimiz gün, gün artmakta. Arıcılık çok zor koşullarda yapılıyor. Ailesini bırakıp, dağ başında elektriksiz, susuz bir çadırda yaşamak kolay değil. Arıcılığı teşvik etmek lazım.”
Arı sadece bal yapmaz…
Arıcılığın bal üretiminden öte doğadaki bitki çeşitliliğinin sürmesindeki önemine değinen Saylak, şunları söyledi: “Amerika’da ve birçok dünya ülkesinde tarım alanlarında, doğada polinasyon (tozlaşma) sağlansın diye arı bulundurulur. Yani, arı sadece bal yapmaz, aynı zamanda bitki çeşitliliğinin korunmasına da ciddi katkı sağlar. Dünya ülkelerinde arıcıların tarım alanlarına, doğaya gitmesi için teşvikler veriliyor. Ama bizde arıcıların bir tarlanın kenarına gelmesi sorun olarak görülebiliyor. İleri ülkelerde arıcılara dönüm başına para veriyorlar. Dünyada arıcılık polinasyon için teşvik edilirken, bizde ise tam tersi, arıcılardan paralar alınıyor. Arı olmazsa bitkiler döllenemez, çeşitliliğini sürdüremez. Ülkemizde arıcıların kıymeti bilinmiyor. Almanya’da Arıcılar Birliği’ni ziyaret ettim. 800 üreticinin olduğu yerde birliğin 2 bin üyesi olduğunu gördüm. Arıcılığa destek için insanlar Arı Birliği’ne üye olmuşlar. Çünkü biliyorlar ki, arıcılar olmazsa doğadaki süreklilik olmaz. Bizde ise bir köye arıyı götürdüğümüzde ya sakın getirmeyin derler ya da arıcılardan para, bal talep ederler. Yasak olmasına rağmen el altından almaya çalışırlar. Tarım Bakanlığı her yıl tebligat yayınlar ve arıcılardan herhangi bir para talebinde bulunulamayacağı bildirilir, ama buna rağmen yasaklamalar ya da el altından gizli saklı taleplerde bulunulur. Özellikle tarım yapan insanlarımızın arıcılık konusunda bilinçlenmelerine büyük ihtiyaç var. Bununla ilgili Kamu Spotu yapmamız lazım. Tarlalar ilaçlanırken bundan arıcıların haberdar edilmeleri lazım. İlaçlamaların akşam saatlerinde yapılması lazım. Arılar aslında sadece arı üreticilerinin değildir, ülkemizin arılarıdır. Arıların olmaması demek polinasyonun gerçekleşmemesi demektir, bu ülke için ciddi bir kayıptır. İkincisi arının olmadığı bir yerdeki ballı bitkiler kuruyup gidecek. Ama arı olduğunda o bitkiler bala dönüşüyor. Hem ekonomiye hem sağlığımıza büyük katkısı olan bir ürün elde ediliyor. Pandemide balın önemi daha fazla öne çıktı. Bal, polen, propolis tüketebilen insanlar koronavirüse karşı daha fazla bağışıklık gösteriyor. Araştırmalara göre arıcılar koronadan en az etkileniyor. Amerika’da insanlar kovan başına 100-150 dolar verip arıları bahçesine götürüyor. Bizde ise arıcılardan para talep ediliyor.”
‘Devlet desteği olmazsa arıcılık yok olacak’
Arıcıların şubat’tan beri arıları besleyebilmek için cepten yediğini ifade eden Saylak, arıcılara destek verilmezse arıcılığın yok olma tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını belirterek, “Destek gelmezse, insanlar arılarını daha fazla besleyemeyecekler ve arılar ölecek. Arı başka bir şeye benzemez dışarıdan da ithal edemezsiniz. Hastalığı var vs. Türkiye’de 80 bin arı işletmesi var. Her aileyi 5 ile çarpın bu ciddi bir nüfus eder. Arıcıların mutlaka desteklenmesi lazım. Arıcıların artık arılarını besleyecek gücü kalmadı. Zaten 7-8 aydır cepten besliyorlar. Arıcılar borçlandıkça borçlanıyor ve bal da yok. Böyle bir durumda arıcılar ne yapacak? Elimizdeki arılarımız ölmesin diye devletin destek vermesi lazım. Arıcılığa kuraklık desteğinin sağlanması ülke ekonomimize büyük külfet değil, ancak arıcılığın yok olması ülkemiz için ciddi kayıp olacaktır. Bütün devletler arıcılarını el üstünde tutarken, devletimizin arıcılara kuraklık desteği vermemesini anlamak mümkün değil. Devlet destek sağlamazsa gelecek yıl arı da arıcı da kalmayacak. Arıcıları meslekten küstürürlerse bir daha arıcılık yaptırmak çok zordur. Arıcıları küstürmeyin. Devletine katkı sağlayan bir topluluk yok olmasın.