Diyarbakır dün iki Genel Başkana ev sahipliği yaptı.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ve HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar’a, iki kıymetli genel başkana ev sahipliği yaptı Diyarbakır.
Yani hareketli bir gündü.
Aynı zamanda moral tazeleyen bir gün oldu.
Baskıdan, zamdan, zulümden, işsizlikten, parasızlıktan yana tüm Türkiye’de olduğu gibi Diyarbakır’da da halkın, yurttaşın morali uzun zamandır bozuk. İki Genel Başkanında Diyarbakır’dan verdiği mesajlar sadece Diyarbakırlılara değil, aynı zamanda Türkiye’nin bütün coğrafyalarında yaşayan yurttaşlar için hem moral hem de umut oldu.
İki Genel Başkanın kente yansıyan durumunu farklı değerlendirmek gerekir doğal olarak. HDP’nin oy oranı yüzde 60’larda, CHP’nin şu ana kadarki oy oranı yüzde 2 civarında. Ancak verdikleri moral açısından değerlendirdiğimizde durum yüzde yüze tekabül ediyor. Demokrasi, hak, hukuk, adalet, zulme karşı verilen/verilecek mücadeledeki kararlılık açısından değerlendirdiğimizde, mesajların tüm Türkiye’ye yönelik olduğu konusunda haklarını teslim etmek gerekir.
CHP’nin oy oranının yükselmesi ya da arzulanan düzeye gelmesiyle ilgili ise, önümüzdeki süreci gözlemlemek gerekiyor. Son gezideki ilgi ve alakayı baz alırsak, ileriye dönük bir umudun olabileceğini söylemek gerekir. Daha doğrusu seçmen profili alışkanlığının nasıl devreye gireceğini görmek lazım ki, bunun adresi de sandıktır. Şimdiye kadar AKP ve HDP alışkanlığına sahip seçmen profilinin bu alışkanlığını değiştirip değiştirmeyeceğine ancak önümüzdeki seçimde kurulacak sandıkların sonuçlarını gördükten sonra anlayacağız.
CHP’ye ve Kemal Kılıçdaroğlu’na dün Diyarbakır’da gösterilen ilgiden sandıkların CHP lehine hareketleneceği sonucunu çıkarabiliriz. Ancak, net ifadeler kullanmak için seçime kadar olan süreçteki anket sonuçlarına, elbette ki bir de sandık sonuçlarına bakmak gerekecek.
Bu iki durumdan azade bir değerlendirme yapmak yüzde yüz doğru olmamakla birlikte, Cumhuriyet Halk Partisinin Kürt seçmenlerin ağırlıklı olduğu bölgelerde eskiden olduğu gibi bir ilgi göreceğini, görmekte olduğunu söyleyerek bu hakkı teslim etmek gerekir.
Bütün mesele; bu ilgiyi geleceğe dönük konsolide edip, devamlılığını sağlamaya yönelik çalışmaları hayata geçirmek. 90’lı yıllardan itibaren kopan bağları yeniden güçlendirmek zor değil, ciddi ve samimi dokunuşlarla çok daha güçlü bağlar kurulabilir, seçimlere çok daha sağlıklı bir şekilde hazırlıklı olunur.