DİYARBAKIRDA ÇEKİLEN SİNEMA FİLMLERİ

Aziz ERİM

Sunu

Adsız Cengâver

Yönetmen: Halit Refiğ

Senaryo: Halit Refiğ

Oyuncular: Birsen Ayda, Altan Günbay, Puri Banai, Nebahat Çehre, Cüneyt Arkın

Filmin Türü: Fantastik, Macera,

Orijinal Adı: Adsız Cengâver

Yapımcı Firma: Erman Film

Yapım Yılı: 1970

Filmin Süresi: 83 dk.

1

Çocukluk dönemimiz; 8-9 yaşlarındayız, Saraykapıdan, Dağkapı yönüne giden sur dibi bizim oyun alanımızdı. Bu oyun alanında çiftkale maçlar, kıpırdama, karpit patlatmalar, birdirbir, uzuneşek, maraton koşu yarışmaları, ğar oynama, bedene tırmanma gibi çeşitli oyunlar oynadığımız geniş bir alandı.

Amcalarım surdibinde odun istif eder satarlardı, istif edilen odunlara tırmanarak surlara çıkardık. Surların yüksekliği 7–8 metre yüksekliğindeydi…

Bir gün Cüneyt Arkın ve film ekibi bu oyun alanımıza gelip keşif yaptılar, ilk defa sinema oyuncuları görmüş olduk.

Saraykapı civarındaki tüm faytoncuları topladılar. Faytoncular atlarını getirip görücüye çıkardılar, bu atlar filmde kullanılacaktı ve faytoncularla anlaşmaya vardılar.

Cüneyt Arkın’ın bineceği at için de Şeref Alpay ve Selim Abiden at temin edildi.

Öbür gün gelip Saraykapı giriş kapısının yanlarına flamalar, bayraklar asıldı, kapının her iki yanına nöbetçi olarak birer asker bıraktılar. Biz çocuklar askerlerin kostümlerine hayranlıkla bakıyorduk. En çok ilgimizi çeken oklar ve yaylardı… Saraykapı iç bölümünde dövüş sahnelerini seyredip alkışlıyorduk, zaman-zaman film setindeki görevliler, bizlere müdahale ederlerdi. Film ekibi nereye giderlerse bizde peşlerindeydik. Birkaç sahne Dicle nehrinin karşı tarafında çekildi, (şimdiki Dicle Üniversitesi arazisinde) o dönemde o arazi içinde Yeniköy evleri tek katlıydı…

Atlı sahneleri bu arazide çektiler biz Dicle Nehri’ni geçemediğimiz için uzaktan seyrediyorduk. Başka birgün bizim oyun alanımız olan surdibinde atlı sahne çekimleri başlandı. Cüneyt Arkın at sürerken at birden ürküp parladı, atın üstündeki Cüneyt Arkın düştü, kolunda kırık mı çıkık mı olduğunu anımsamıyorum ama Hamit Amcam Cüneyt Arkın’ın kolunu yumurtanın sarısıyla bir “Kür” yapıp tahtalarla sardı; bu film sinemada izlediğimizde sinemanın bir abartı sanatı olduğunu çocuk yaşta anlamış oldum…

Altan Günbay’ın kel kafası bizim için bir tartışma konusu olmuştu, amcaoğullarından biri bir şirinlik mi yaptı ne Altan Günbay’da eliyle amcaoğlunun kafasını okşar ve amcaoğlu koşarak diğer amca çocuklarına hararetli ve heyecanlı bir şekilde bu olayı anlatmaya başladı: -Ula Mustafa Mustafa, Mustafa Altan Günbay eliyle kafamı okşadı!

Misal; filmde oynayan figuranlar veya başrol oyuncuları İçkale’de surlara çıkılan merdivenlerin 6–7. basamaklarından atlıyorlardı ama sinemada izlediğimiz zaman surların en üst tepesinden atlamaları bizleri güldürüyordu ve sinema sanatının abartılarıyla alay ediyorduk… Bu filmde Cüneyt Arkın’ın çocukluğunu bizim sınıftan Siraç oynamıştı…

*

2

1970 yılının başları olması lazım, Nazan Şoray ve Tugay Toksöz Diyarbakır’a film çekmek için gelmişlerdi, film seti Saraykapı’da kuruldu. Saraykapı ve İçkale en tarihsel mekân olduğu için şehrimize gelenlerin en başta merak edip gezip görülen mekânların başında gelir. İçkale: Hz Süleyman Camii, Konaklarıyla, Hanıyla, Aslanlı Çeşmesiyle, Artuklu Kemerli yoluyla bize tarihsel bir zaman dilimini yaşatır o an…

Şai-i azam Ahmed Arif’in deyimiyle:

‘ Bir de ağzı var dili yok Diyarbekir kalesi’

Diyarbekir kalesi görülüp gezilecek yerlerin başındadır. Diyarbekir kalesi ve İçkale tüm haşmetliğiyle sizi selamlar ve şehri kuşbakışı olarak size sunar.

O dönemde Hz. Süleyman Cami’den Dicle Nehrine inişte su değirmenleri, su kanalları sizleri karşılar. Şehrin sebze ve meyve ihtiyacını karşılayan Hevsel’deki zerzavat bahçeleri ve meşhur Diyarbekir karpuzlarının yetiştirildiği alanlardı.

Nazan Şoray ve Tugay Toksöz’ün başrollerini paylaştıkları ‘Mezarımı Taştan Oyun’ filmin birçok sahnesini Dicle nehri ve İçkale’de çekildi…

Bu filmden bir yıl sonra da Yıldıray Çınar ve ekibiyle ‘ Söyleyin Anama Ağlamasın’ filmin çekimleri başladı. Bu filmin bazı sahneleri Arbedaş’taki Kurşunlu Camii’nde çekildi…

Film seti panayıra dönüştü, şerbetçisi, seyyar satıcıları çocukların sevinç çığlıkları tam bir curcunaya dönüştürdü alanı, kadınlar, genç kızlar tek ve iki katlı evlerin damlarından izliyorlardı film setini…

Bu çekimlerin olduğu mekân; mesken ve tarihi yoğun bir bölge olduğundan çekimlerde bazı olumsuz ve nahoş olaylar oldu haliyle, çekim alanı izdihamdan dolayı kaç kez ertelendi ve polis nezaretinde tamamlandı…

Sinemada tarihi filmleri izlediğimde İstanbul Surlarına hayran kalmışım hep, kentimizde çekilen filmleri izlediğimde yaşadığım kenti daha çok sevmeme vesile oldu…

Ve o an güzel ve eşsiz bir kentte yaşadığımın farkına vardım…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.