Diyarbakır’da son bir hafta içerisinde yaşanan 3 şüpheli kadın intiharı ve bir kadının katledilmesine ilişkin Amed Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ağı, Yenişehir ilçesi Ofis semtinde açıklama yaptı. Açıklamanın yapıldığı yer polis ablukasına alınırken, kadınlar “Jin, jiyan, azadî”, “Jin jiyane, jiyanê nekuje”, “Asla yalnız yürümeyeceksin”, “Korkmuyoruz, susmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganları attı.
"Bir can daha eksilmeyeceğiz"
Mücadele Ağı adına açıklama yapan Rosa Kadın Derneği Başkanı Adalet Kaya, kadına yönelik şiddetin her geçen gün arttığını ifade etti. Değişim ve dönüşüm gücü olan toplumun zaman zaman feodal değer yargılarının, dinin ve inancın etkisiyle kadın cinayetlerine sesiz kalmayı tercih ettiğine işaret eden Kaya, “Bir can daha eksilmeyeceğiz isyanını, büyütmek için bir aradayız” dedi.
"Kadın intiharları şüpheli"
Erkeklerin baskı ve şiddeti sonucu kadınların intihara zorlandığına vurgu yapan Kaya, “Kadın intiharları şüpheli diyoruz! Çünkü kadınların baskı ve şiddet sonucu erkekler tarafından intihara zorlandığı, katledilip intihar süsü verildiğini resmi kayıtlara yansıdığı şekli ve tanıkların anlatımları ile biliyoruz. Şule Çet'in intihar süsü verilmek istenen katli ile artık tüm Türkiye toplumu da biliyor. Bizler bu şüpheli intiharların peşini bırakmayacağız ve gerçekler ortaya çıkana kadar mücadelemize devam edeceğiz” diye konuştu.
"Erkekler, 2019 yılında Amed'te 13 kadını katletti"
Diyarbakır’da 26 Aralık’ta evinde, kucağında bebeği bulunduğu halde öldürülen Deniz Ketır’in faillerinin hala yakalanmadığını belirten Kaya, etkin bir soruşturma yürütülerek bu cinayetin arkasındaki kişi ya da kişilerin açığa çıkarılmasını istedi. Müzeyyen Boylu, Merve Ünal, Güllü Yılmaz, Muteber Akbulut, Aygül Günler, Münevver ve Halise Narin cinayetleri gibi bu cinayetin de aydınlatılmadan mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini dile getiren Kaya, “Erkekler, 2019 yılında Amed'de 13 kadını katletti. Üç şüpheli intihar olayı gerçekleşti. 2016 yılından bu yana ise yazılı ve görsel medyaya yansıyan haberlerle bilgisine ulaştığımız kadın cinayeti sayısı, bu oranın her yıl daha çok artarak bugüne geldiğini gösteriyor. Kadınlar kendilerini en güvende hissettikleri mekanlarda, en yakınları tarafından katledildiler. Katilleri: Eşleri, sevgilileri, babaları, erkek kardeşleri ya da eski eşleriydi” ifadelerini kullandı.
"Faili koruyan ‘erkek adalet’"
Kaya, kadına yönelik şiddetin sebeplerini ise şu şekilde sıraladı: “Kadınların güvencesi olan İstanbul sözleşmesini ve 6284 sayılı kanunu hedef gösterenler, erkek şiddet olayları bu kadar artmış iken ‘evlenecek kadın bulamıyoruz’ diye nafaka hakkına göz dikenlerdir. Yine, erkek egemen zihniyeti dönüştürecek şiddet ve ayrımcılığı önleyici çalışma ve politikaları engellemeyi iş edinenler, bu konudaki yükümlüklerini yerine getirmeyen sorumlu her kişi, kurum, kuruşlar, şiddeti meşrulaştıran, kadını nesneleştiren söylemler, faili koruyan ‘erkek adalet’, kadınların destek ihtiyaçlarına sırt çeviren aile, mahalle baskısı ile savunmasız bırakan toplumdur.”
"Kaza diye örtbas edilemez"
Kadın cinayetlerine ilişkin yapılan açıklamanın sonunda, Roboski Katliamı’nı gerçekleştirenler ile zırhlı araçla Cihan Can’ı ezenlerin aynı zihniyette olduğunu söyleyen Kaya, “Tüm bu olanlar coğrafyamızda şiddetin nasıl sıradan ve normalleştirildiğinin göstergesidir. Kaza diye örtbas edilemez. Sorun çözme yöntemi olarak şiddeti meşru gören ve önceleyen eril bakış açısının yaşamlarımız üzerindeki hakimiyeti, kadına yönelik artan ve vahşileşen şiddet biçimlerini beraberinde getirmektedir. Bunu kadına yönelik saldırılardan bağımsız değerlendirebilir miyiz?” diye sordu.
Açıklama atılan slogan ve zılgıtlarla son buldu. (Haber Merkezi)