‘At izine it izi karıştı’ denilmeye başlandığında, işler de karışık hale gelmeye başlamıştır. Bu atasözü de zaten bu tür zamanlar içindir. Toplumsal faydalar üzerinden kişisel fayda dönüşüm süreci başladıysa bozulma, çürüme de başlamıştır, toplumun huzuru da kayboluyor demektir.
Uyuşturucu, hırsızlık, arsızlık, tefecilik, bahis, dolandırıcılık gibi toplumu ‘kriminal’ teslim alanına çeken durumların hâkimiyetinin varlığı, bunun yanı sıra mala, mülke çökme, çek, senet üzerinden kurulan baskılar söz konusu ise, çürümenin sürati de eş zamanlıdır.
Neden bu konuları sık yazıyorum?
Diyarbakır’ı ciddi anlamda etkisi altına aldığı için.
Oturduğum, sohbet ettiğim her ortamda, bu konuları duyuyorum, dudak uçuklatıyor.
Yıllarca emek sarf ederek, mal mülk, servet edinen sayısız şahsiyetin çocukları üzerinden nasıl zor duruma düştüğüne tanıklık ediyoruz. Bahis çeteleri, ardından faiz-tefecilik yapanların dadanması sonucu çaresiz kalan ve malını mülkünü satan bildiğimiz insanlar kenti terk etmek zorunda kaldı.
İşin özü, Diyarbakır’ın süratli büyümesi, nüfus artışı ile birlikte ticaret mekanizmasının işleyişi, kenti tatlı kazanç elde edilen bir konuma getirdi. İşin içine sınırsız eğlence mekanizmaları da girince durum, bir hayli farklı alanlara doğru yol almaya başladı.
Ayar bozuldu da diyebiliriz.
Siyasi güç, devlet gücü, mahalli kolluk güçleri ile kurulduğu söylenen ya da öyle lanse edilen ‘ilişkiler’ telaffuz edilince ortaya baskı odaklı durumlar çıkıyor. Sonra mafyatik bir anlayışın devreye girmesi kaçınılmaz oluyor.
Nitelikli dolandırıcılık yapanların cirit attığı bir ülke olunca, doğal olarak ülke genelinde yaygınlık kazanması da engellenemiyor.
Önceki gün bir dostum anlattı, TMO çevresinde dönen, çok hâkim olmadığım bir durumdan söz etti, çok şaşırdım. Ortaklıkla başlayan sonra tapu devrine kadar uzanan bir süreç yaşanmış. İş yapmak için birileri ile yola çıkıyorsunuz, inanıp, güveniyorsunuz, emaneten iş alanınızı, arazinizi ortak dediğiniz kişilere geçici olarak devrediyorsunuz, o da çöküyor, ‘benimdir’ diyor.
Bunu yapanda bir kadın olunca, doğal olarak dikkatimi çekiyor.
Böyle bir ortaklığın özeli beni ilgilendirmiyor, ancak, böyle bir durum koca bir ailenin ya da ailelerin yıkımına neden oluyorsa, büyük sıkıntıdır. Son anlattığım meseleye çok hâkim değilim, sanırım adli bir süreç başlamış, o nedenle çok fazla müdahil olmuyorum. Ancak, ilgimi çekti, ‘becerikli’ iş kadını profilini ve arkasındaki gücün etkinliğini anlamak istiyorum.
At izine daha fazla it izi karışmasın diye de kentin bileşenlerinin, kentin faydasına yol haritasını masaya yatırmasının tam zamanıdır, hatta geçiyor diyorum.