Tigris Haber - Diyarbakır’da özel bir hastanede görev yapan İç hastalıkları ve Nefroloji uzmanı Doç Dr. Ramazan Danış, kronik böbrek hastalığındaki korkunç tabloyu açıkladı.
Türkiye’de her 7 kişiden birinin kronik böbrek hastası olduğunu ancak hastaların ancak yüzde 1.6’sının hastalığının farkında olduğunu belirten Dr. Danış, bölgede kronik böbrek hastalığının arttığına dikkat çekti. Dr. Danış, “Türkiye’de 60 bine yakın diyaliz hastası var ve bunun 30 bini de böbrek nakli bekliyor. Bölgede(12 il) ise 3 bin 500 – 4 bin arası bir diyaliz hastası var. Diyarbakır’da ise diyalize giren hasta sayısı 900’dür. Bu hastalarında 540’ı böbrek nakli bekliyor. Bölgede böbrek nakli bekleyen hasta sayısı ise bin 308 kişidir” diye konuştu.
İç hastalıkları ve Nefroloji uzmanı Dr. Ramazan Danış, , 8 Mart Dünya Böbrek Günü vesilesiyle kadavradan canlıya böbrek bağışı konusunda toplumsal duyarlılığın arttırılmasına ilişkin Tigris Habere değerlendirmelerde bulundu.
Bölgede gittikçe böbrek hastalığının giderek artmakta. Olduğuna işaret eden Dr. Danış, şöyle konuştu: “En başında şeker hastalığı gittikçe artmakta. İkincisi ise hipertansiyon gerek bölge gerekse de Türkiye genelinde artmaktadır. Bunlara, genetik hastalıklar, taş hastalıkları, yaş faktörü ve en önemlisi de gereksiz ilaç kullanımı böbrek hastalığının görüme sıklığını arttırmaktadır.”
Türkiye’de 7 kişiden biri böbrek hastası
Türk Nefroloji Derneği tarafından yapılan bir araştırmaya dikkat çeken Dr. Danış, “Türkiye’nin 23 ilinde 10 bin 750 erişkin kişi üzerinde 2009 yılında yapılan bir çalışmaya göre kronik böbrek hastalığı sıklığının yüzde 15.7 olduğu bulgusuna rastlanıldı. Bu da demektir ki, Türkiye’de 7.5 milyon kişi kronik böbrek hastasıdır. Yani, her 7 kişiden biri böbrek hastasıdır diyebiliriz. Aslında bu rakamdan daha trajik olan ise böbrek hastalığının farkında olanların oranının çok çok düşük olmasıdır. Böbrek hastalığının farkında olanların oranı yüzde 1.6 gibi çok trajik bir rakamdır. Yani, böbrek hastalarının ezici bir çoğunluğu toplum içinde hastalığının farkında olmadan dolaşıyorlar” dedi.
Sinsi hastalık!
Böbrek hastalığının bulgularını sırlayan Dr. Danış, şunları söyledi: “Böbrek hastalığı çok sinsi bir hastalıktır. Şeker hastaları, hipertansiyon hastaları veya kalıtsal hastalıklar ve gereksiz ilaç kullanan kişiler son aşamaya gelmeyene kadar bulgu vermiyorlar. Kronik böbrek hastalığının bulguları yok mudur, mutlaka vardır. Bunlar nelerdir; aniden çıkan bir hipertansiyon, idrara çıkmada güçlük ve yanma, kanlı işeme, idrarda köpürme, geceleri sık sık idrara çıkma, göz etrafında ya da bacaklarda şişlik, cilt renginde değişiklik, uyku bozuklukları, kaşıntı ve solukluk. Evet, tüm bunlar kronik böbrek hastalığının bulgularıdır ama bunlar da son aşamada, iş işten geçtikten sonra ortaya çıkan belirtilerdir.”
Kronik böbrek hastalığında erken teşhisin önemi
Böbrek hastalığında risk altındaki kişilere değinen Dr. Danış, “Şeker hastaları, hipertansiyon hastaları, 60 yaş üzeri kişiler, ailesinde genetik böbrek hastalığı olan kişiler. Bu saydığım gruptaki kişilerin yılda bir iki defa bir idrar bir kan tetkiki ile kendilerini takip etmelerini öneriyorum. Çünkü birçok hastalık gibi kronik böbrek hastalığının da erken teşhisinin çok büyük avantajları vardır. Her şeyden önce erken teşhiste hastalığı önleyebiliyoruz ya da geciktirebiliyoruz. Hastalık erken teşhis edildiğinde diyet programı başlıyor, ilaç başlıyor, su tüketiminin arttırılması sağlanıyor. Hastalığı tetikleyen faktörler şeker ya da hipertansiyon ise kontrol altına alınması sağlanıyor. Takip ettiğim birçok hastamda gözlediğim bir durumdur, eğer hastalık erken bir aşamada teşhis ediliyorsa bunun önlenebilmesi, geciktirilmesi mümkün oluyor. Bu bana özgü bir bilgi ya da deneyimden ziyade dünya nefroloji gündeminde olan bilimsel bir bilgidir. Erken Nefroloğa gelme hastalıktaki ölüm riskini azalttığı gibi hastanın yaşam kalitesini de arttırmaktadır” diye konuştu.
Bölgede bin 308 kişi böbrek bekliyor!
Türkiye’de be bölgedeki diyaliz hastalarına ilişkin verileri paylaşan Dr. Danış, şunları söyledi: “Şuan Türkiye’de 60 bine yakın diyaliz hastası var ve bunun 30 bini de böbrek nakli bekliyor. Bölgede(12 il) ise 3 bin 500 – 4 bin arası bir diyaliz hastası var. Diyarbakır’da ise diyalize giren hasta sayısı 900’dür. Bu hastalarında 540’ı böbrek nakli bekliyor. Bölgede böbrek nakli bekleyen hasta sayısı ise bin 308 kişidir. Maalesef böbrek nakli konusunda Türkiye çok iyi bir konumda değil. Türkiye’de böbrek nakli bekleyen 30 bin kişiden ancak yılda 3 bin 500’ünün nakli gerçekleşebiliyor. Bunların ise maalesef yüzde 80’i canlıdan vericiler, yüzde 20’si ise kadavradır. Yani, beyin ölümü gerçekleşen ve organ bağışında bulunan kişilerden yapılan böbrek nakil oranı çok düşüktür. Avrupa’da ise bu oran ülkemize göre tam tersidir. Avrupa’da böbrek nakillerinin yüzde 80’i kadavradan yüzde 20’si ise canlıdan nakillerdir.”
Kadavradan böbrek nakli arttırılmalı!
Türkiye’de canlıdan canlıya böbrek naklinin yüksek olduğuna vurgu yapan Dr. Danış, kadavradan canlıya böbrek nakilleri için toplumsal duyarlılığın arttırılmasına işaret ederek, “Türkiye’de canlıdan canlıya böbrek nakil oranının yüksek, kadavradan nakil oranının düşük olmasının en temel sebebinin eğitim olduğunu düşünüyorum. Eğitimsizlik, organ bağışının önündeki en büyük engeldir. İkincisi din faktörü, daha doğrusu dinin organ nakilleri konusunda yanlış algılanışı. Üçüncüsü, basının bu konuda rolünü tam olarak oynayamaması, Dördüncüsü sağlıkçıların hasta yakınlarını bilgilendirme ve ikna etmede yetersiz kalması. Biz sağlıkçılar olarak beyin ölümü gerçekleşen kişilerle ilgili hasta yakınları ile yeterli bir ilişki, işbirliği kuramıyoruz. Özellikle yoğun bakımında görev yapan sağlıkçıların beyin ölümü gerçekleşen hasta yakınları ile organ bağışı, nakli konusunda ikna çalışmasını yapabilmesi gerekiyor. Her ilde Organ Nakil Koordinatörleri var ve bunların gelip hasta yakınları ile konuşması lazım. Basının ise organ bağışı konusunu sürekli bir şekilde işleyerek toplumda bu konuda belli bir duyarlılığın oluşmasına katkıda bulunması gerekiyor. Yine dini açıdan bakarsak, İslam dininde organ bağışı konusunda bir engel yok tam tersine teşvik var. Din adamlarının, Diyanetin organ bağışı konusunda vatandaşları bilgilendirmesi gerekiyor” şeklinde konuştu.
Organ bağışında toplumsal duyarlılık arttırılmalı!
Kadavradan böbrek nakillerinin artmasının kronik böbrek hastaları için bir umut olacağını belirten Dr. Danış, tüm toplumsal kesimlerden destek çağrısında bulundu: “Ülkemizde canlıdan canlıya böbrek naklinde oran çok yüksek, bunun nedeni ise böbrek nakillerinin akrabalar arasında yapılmasıdır. Türkiye’de böbrek nakilleri dördüncü derece akrabaya kadar yapılabiliyor. Kan grubu, doku grubu ve hasta olmayan kişilerden dördüncü dereceye kadar akrabalık bağı bulunanlar böbrek nakli yapabiliyor. Türkiye’de buna Organ Nakil Konseyi karar veriyor. Kronik böbrek hastalığında kadavradan canlıya böbrek nakli oranının artması bu sorunun çözümüne büyük katkı sunacaktır. O yüzden toplumda organ bağışı konusunda duyarlılığı arttıracak çalışmaların arttırılması gerekiyor. Bu konuda özellikle basına büyük görev düşüyor. Din adamları, kanaat önderleri, STK’lar, medyatik insanlar, sanatçılar, akademisyenler, siyasiler, yani toplumun her kesimi organ bağışında toplumsal duyarlılığın arttırılmasına katkıda bulunmalıdır. TV dizilerinde organ bağışının işlenmesi vs.”
‘Diyarbakır’ın sıcak yaz günlerinde yeterli sıvı alımı çok önemli’
Böbrek sağlığını korumanın önemine vurgu yapan Dr. Danış son olarak şunları ifade etti: “Böbreklerimizi korumaya çalışalım. Düzenli, dengeli beslenme, ideal kilo, tuz tüketiminin azaltılması, yeterli sıvı alımı böbreklerin sağlıklı bir şekilde çalışabilmesi için olmazsa olmadır. Özellikle de Diyarbakır’ın sıcak yaz günlerinde yeterli sıvı alımı çok önemlidir. Sigaradan, aşırı alkolden uzak durmak gerekiyor. Türkiye’de ve bölgede gereksiz yere ve aşırı bir şekilde ağrı kesici kullanımı oldukça fazla. Şeker ve hipertansiyon hastalarının mutlaka düzenli kontrollerini yaptırmaları gerekiyor. 60 yaşındaki kişilerin ise yılda en az bir defa böbrek tetkiklerini yaptırmalarını öneriyorum.”
Ali Abbas Yılmaz / Özel