TİGRİS HABER- Diyarbakır’ın tarihi Sur ilçesinin Saray kapı semtinde bulunan ve kentte ilk sosisli sandviç ile muzlu sütü tanıtan Aydın Büfe, değişen yemek alışkanlıklarına rağmen damak lezzetini koruduğu için tam 54 yıldır hizmet veriyor. Aydın Büfe, başta tost, sandviç olmak üzere kahvaltılık çeşitleri ve son yıllarda öğlen saatlerinde çıkardığı sulu yemekleriyle de kentin gözde mekânlarından biri olmaya devam ediyor.
Saraykapı, İç Kale ve Hz. Süleyman camiinde bulunan 27 sahabe mezarı nedeniyle tarihi Sur ilçesinin günümüzde en kalabalık yerlerinden biri. Ancak çok eskiden yani 1990’lı yılların sonlarına kadar Saray Kapı daha da kalabalık ve revaçtaydı. Bunun başlıca nedeni ise, Adliye binası ve Cezaevi’nin İç Kale’de bulunmasıydı. Adliye’nin burada olması nedeniyle avukatların büyük çoğunluğunun bürosu da bu bölgedeydi.
İlk sosisli sandviç, ilk muzlu süt
Konumuza dönersek. Dörtyol’dan Saray Kapısı’na doğru giderken hemen herkesin yerlerini bildiği ve halende popüler olan 2-3 mekân var. Bunlardan biri Demir Otel, diğeri Emek Sineması ve aynı güzergahta Emek Sineması’na yetişmeden eskiden küçük ama şimdi mekân olarak büyümüş birde Aydın büfe var. Emek sineması kapatılıp yeri başka amaçla kullanılmasına rağmen Demir otel ve Aydın büfe halen duruyor.
1970’te Aydın Dildeş tarafından kendi ismiyle orta sınıf vatandaşa hitap etmek amacıyla açılan “Aydın Büfe” kısa sürede kendini kabul ettirdi. O yıllarda kente henüz sosis kültürü doğru dürüst bilinmezken, Aydın Büfe, sosisli sandviç, bunun yanına da birde muzlu süt verince hayli ilgi görmüş. Muzlu süt, sosisli sandviçin yanı sıra hamburger ve tosta ilk kez Aydın Büfe’de yapılmış ve çokta beğenilmiş. Kahvaltılıkları sadece sabahları değil gün boyu talep gören Aydın Büfe, her geçen gün daha da ünlendi.
Büfe’nin her kesimden müdavimleri var
Güne mutlu ve enerjik başlamanın güzel bir kahvaltıdan geçtiğine inanların ilk uğrak yeri olmuş Aydın Büfe. Ve o yıllardaki müdavimlerinin ilk sırasını üniversite ve lise öğrencileri almış. Tabii öyle her gün gelemezlermiş. Bir iki gün harçlıklarını biriktirdikten sonra Aydın Büfe’de buluşurmuş kızlı-erkekli öğrenciler. Büfenin ünü, sunduğu lezzetlerle yayıldıkça müdavimleri arasına zamanla avukatlar, doktorlar, gazeteciler, mühendisler, bürokratlar hatta milletvekilleri de katılmış. 1983 yılında Aydın Büfe’de çalışmaya başlayan Nihat Kuş, yıllar sonra Aydın ustadan devraldığı işi daha da geliştirerek günümüze kadar getirmiş.
Atom tost, atom sıkma meyve suyu
Nihat Kuş, 38 yıl hizmet verdikleri dükkânın satılması üzerine aynı cadde üzerinde taşındıkları daha geniş bir dükkânda 6 yıldır işleri yürütmeye devam ediyor. Tabii büfenin geçen yıllarla birlikte müşteri profili de her geçen gün daha da zenginleşmiş. Aydın Büfe’nin ‘Atom tost’ denilen sucuklu, kavurmalı ve kaşarlı tostu ve yine atom denilen elma, portakal, nar ve havuç karışımından elde edilen sıkma meyve suyu müşterilerinin büyük beğenisini almaya devam ediyor. Aydın Büfe uzun yıllar sadece kahvaltılık servisi yaparken son yıllarda ise talep üzerine öğlen saatlerinde de sulu yemeklerde çıkarmaya başladı. Ve sulu yemekte de adından söz ettiriyor.
54 yıldır aynı lezzet
Aydın Büfe’yi ismini değiştirmeden veya Kafe’ye dönüştürmeden devam ettiren Nihat Kuş, 30-35 yıl ağırlıklı olarak sosisli sandviç ve tost, son 20 yıldır da buna ek olarak sucuk, kavurma ve köfte yaptıklarını dile getirdi. Pastırma, sucuk, Kavurma, turşu, reçel ve daha bir çok ürünü kendilerinin severek yaptığını belirten Nihat Kuş, “doğal lezzetleri halkımıza tattırmaya devam etmek için elimizden geleni severek yapıyoruz. İnsanlar yıllardır mekanımıza geliyor ve 54 yıl geçmesine rağmen lezzetlerde bozulma olmadığını görünce bizi takdir ediyor. Bu da bizi sevindirip daha da motive ediyor“ dedi.
Organik ürünlere Türkiye’nin dört yanından talep var
Ev üretimi olan sucuk, pastırma, reçel ve turşuyu sipariş üzerine Türkiye’nin her tarafına kargoyla gönderdiklerini belirten Nihat Kuş, “İnstagram hesabımız üzerinden veya bize telefonla ulaşanlara talepleri doğrultusunda kendi organik ürünlerimizden gönderiyoruz. Kente gelen ve işyerimize gelerek ürünlerimizden tadan bazı vatandaşlarımız da ürünlerimizden alarak yurt dışına kadar götürüyor. Sucuklarımız 40-50 yıl öncesinde ninelerimizin çorap kullanarak yaptığı sucuklardandır. Pastırmada yapıyoruz. Aslında pastırmaya Diyarbakır dilinde bastırma deniyordu. Çoraptan çıkarıldıktan sonra basılarak yapıldığı için bastırma derlerdi. Bu pastırmayı seven çok fazla. İnsanların bize duyduğu güven ve ürünlerimizdeki lezzetin yıllardır değişmemesi nedeniyle tercih edildiğimiz için çok mutluyuz. 54 yıldır aynı cadde de, aynı adreste varız ve misafirlerimizin desteğiyle var olmaya devam edeceğiz” dedi.