Şevval Filiz - Yılmaz Yiğitler / Özel
TİGRİS HABER - Mesude Damar, 2 çocuk annesi. Filografiye merak sardı, 3 yıl boyunca bütün zamanını buna ayırdı. Diyarbakır’da filografiyi kalıcı bir sanat haline getirmek için uğraş verdiğini söyleyen Damar, bir süre sonra kurslar açıp, öğrenci yetiştirmek istediğini söylüyor.
Kurslar açarak, filografi sanatını geleceğe taşımak istediğini söyleyen Mesude Damar, Osmanlıdan günümüze kadar gelen filografi sanatının unutulmaya yüz tutuğunu ifade ederek, kendisiyle birlikte bu sanatın Diyarbakır’da tekrardan gün yüzüne çıkacağına inanıyor. Mesleğinde başarılı olmak ve tanıtmak isteğini ısrarla anlatan Damar, tarihi Hasanpaşa Hanında Diyar-i Bakır adında ufak bir işletme açtı, yaptıkları eserleri burada sergiliyor.
“Filografi sanatını öğretmek istiyorum”
Damar, filografi sanatına nasıl başladığını şöyle anlatıyor; “Filografi kursu iki buçuk sene önce açılmıştı. Kursta filografi sanatını yapmayı öğrendim. Terapi gibi geldi bana, sonra evde de kendimi geliştirmeye başladım. Şehir dışından hocalarımız vardı, Kastamonu’dan hocalarımız vardı, şehir dışından bana yardımcı oldular. Onların aracılığıyla kendimi geliştirdim, kendime bir meslek edindim. Şimdi çocuklarıma da fiografiyi öğretiyorum. Çok çalıştım, belgelerimi tamamladım. Gelecekte kurs açıp filografi sanatını başkalarına da öğretmek istiyorum.”
“Bedensel olarak iyi geliyor”
filografi sanatıyla ilgilenmenin insan psikolojisine iyi geldiğini söyleyen damar, “Filografi sanatı insanları psikolojik olarak çok rahatlatıyor, mutlu ediyor, kopamıyorsunuz. Çiviyle telin aşkı öyle nitelendiriliyor. İçindekileriniz yansıdığı için iyi geliyor, bedensel olarak da iyi geliyor. Osmanlıdan gelen, ancak unutulmaya yüz tutmuş bir sanattır. Türkiye’de de hocalarımız yaymaya çalışıyorlar. İnsanlara faydalı olmaya çalışıyorlar” diyor.
Filografi sanatının bazı illerde rağbet gördüğünü, Diyarbakır’da pek bilinmediğini belirten Damar, “Diyarbakır dışında bazı illerimizde rağbet görüyor. İstanbul, Ankara, Bursa gibi illerde… Benimle birlikte inşallah Diyarbakır’da da duyulur. Son üç senedir hep kurslara gidip kendimi geliştiriyorum. Ayrıca keçe sanatını öğrendim, evde de kişisel çabalarla takı sanatını öğrendim.”
“Emek gerektiren bir sanat”
Filografinin emek isteyen bir sanat olduğunu vurgulayan Damar, “ Filografi bir sanattır. Sunta ve kavak ağacından yapılıyor, kavak ağacını daha çok tercih ediyoruz. 12 mm olması lazım, kumaşlarımızı biz kendimiz beğenip kendimiz geçiriyoruz üzerine, şablonlarımızı çıkarıyoruz, tek, tek çivilerimizi çakıp ondan sonra telle işliyoruz. Unutulmaya yüz tutmuş bir sanat. Bu sanatın zorluklarıyla birlikte güzellikleri de var. Ekonomik olarak fayda sağlıyor. Bu sanatı kurs açarak kadınlarımıza öğreterek yardımcı olmak isterim. Diyarbakır ‘da kurs açıp geleceğe taşımak isterim” diye konuşuyor.