Özelde Diyarbakır, genelde Türkiye kamuoyu, Narin meselesinde çok ciddi sınav verdi. Kamuoyu kendini örgütledi, Narin’in şahsında çocuklara, kadınlara, ötekileştirilenlere sahip çıktı.
Tam bir sivil buluşma, aynı zamanda direniş gerçekleşti.
Narin’in ortadan kaybolmasından, bulunmasına kadarki süreç ve sonrası için, henüz net bilgiler olmadığı için ‘sızma bilgi’ içerikleri konusunda bir şey yazmayacağım. Zaten çok fazla tahmini ‘dedikodular’ var. Kirli bilgi akışı engellenemedi.
Cumhurbaşkanının da ifade ettiği gibi, ‘canice ve vahşice’ işlenmiş bir çocuk cinayeti.
Bu cinayetler Narin’den önce de oldu, sonra da olacak.
Asıl mesele; toplumsal duyarlılık, toplumsal tepki, sonrasında bunlardan sonuç almak ve çıkarmaktır.
Narin olayı, çocuklara karşı işlenmesi muhtemel suçlar konusunda ciddi bir duyarlılık yarattı diye düşünüyorum. Ancak, çocuklara yönelik suçlara engel olmak mümkün olmuyor.
Narin olayı henüz aydınlanmamışken, Kocaköy ilçesinde kur’an kursu eğitmeninin çocuklara yönelik taciz haberleri yansıdı. Çocuklar ailelerine aktarmış, şikayet sonucu eğitmen tutuklandı.
Utanmıyorlar!
Bu kadar mı?
Buna benzer sayısız fiil oluştu, ancak engel olunamıyor. Bu ahlaksızlar yüzünden insanlar çocuklarını bu tür kurslardan uzak tutmaya başladı, dinden uzaklaştı.
Seri taciz ve tecavüzcüler türedi.
Seri katil gibiler.
Israrla cinayet işliyorlar.
Taciz ve tecavüze devam ediyorlar.
Ne yapmak lazım?
Narin olayında yaratılan toplumsal direnci sürekli gündemde tutarak, namussuzları tedirgin ve rahatsız etmek gerekiyor.
Diyarbakır ve Narin merkezli direnç gruplarını harekete geçirecek bir organizasyon oluşturulabilir mi?
Neden olmasın?