Toplanmışlar, Diyarbakır’ın fethini kutluyorlar.
Bizim, Diyarbakırlı olarak, böyle bir kutlamamız hiç olmadı.
63 yaşındayım, ilk, orta, liseyi bu kentte okudum, 50 yıldır gazetecilik yapıyorum, kentin bir geleneği olarak hiç tanık olmadım böyle bir kutlamaya.
Birileri 3-5 yıldır, ‘İslami fetih’ adı altında duruma psikolojik ve sosyolojik bir anlam yüklemesi yapıyor, siyaset devşiriyor.
Kentin böyle bir geleneği yok, Diyarbakırlılar böyle bir kutlamaya da katılmıyor zaten.
Katılan varsa da tamamen siyasetendir.
Belli bir siyasi partinin protokol kutlaması gibi bir duruma hitap ettiği için popülist bir ‘Fetih’ anlayışına dönüşüyor durum. 150-200 kişiyle ‘körler sağırlar birbirini ağırlar’ modunda gerçekleşen kutlama kentin gündemi değil.
Başka konu mu kalmadı diyenler olabilir, ancak gündemi biz yaratmıyoruz.
Toplum nezdinde yapacak hiçbir şeyi kalmayan iktidar ve yandaşları konu başlığı konusunda çok yaratıcı, böyle fetihli başlıklarla işi götürmeye çalışıyorlar.
*
Ülke elden gidiyor, adamlar gelmiş Diyarbakır’ın fethini kutluyor.
Zam, açlık, parasızlık, işsizlik, perişanlık ülkeyi kuşatmış, onlar ‘Fetih’ diyor.
Siz Diyarbakır’ın ruhunu fethedebiliyor musunuz?
Meseleye oradan bakın bir zahmet!
Zor, çok zor, gönüllerin fethi dışındaki bütün fetihler anlamsızdır.
*
O dönemde kent halkının gönül rızasıyla İslam ordusunun kente girişinin gerçekleştiğini biliyoruz. Karşılıklı gönül rızası yani, yoksa surlar ve kent halkı hiçbir zaman hiçbir orduya mağlup olmamış diye biliriz.
Gelenek devam ediyor.
Diyarbakırlı kendisi istemediği sürece hiçbir şey olmuyor.
Diyarbakır, dayatmayla, baskıyla, algıyla işi olmayanların, kadim halkların tecrübelerinin ürünü bir kenttir, samimidir, samimiyet ister.
*
O nedenle fetih ile rızayı, gönüllerin rızasını kimse birbiriyle karıştırmasın.
O günde fetih yoktu, bugünde yok, olmazda.
*
Diyarbakır sporun güçlü olduğu, sahalarda fırtına gibi estiği yıllarda tribünler tezahürat yaparken bir ses duymuştuk, şöyle demişti; “Takımın Allah’ı var tezahürat istemez.”
Aklıma takıldı, hatırlatayım istedim.
Yani gücü kendinden menkul olarak değerlendirebiliriz bu sloganı.