Tatili devam ediyor, ancak bayramı bitirdik. 4 gün ya da 9 gün tatil olmuş, bizim meslekte olduğu gibi diğer bazı meslekleri de çok ilgilendirmiyor. Gazete çıkmadı, ancak WEB’deki yayınlarımız aralıksız, hız kesmeden devam etti.
50 yılın üzerinde bir zamana yayılan gazetecilik mesleğinde bu tür tatilleri yaptığımı hatırlamıyorum, sonuna doğru geldik, hala aynı şey. Diğer gazeteci arkadaşlarım için de aynı durum geçerli.
Neyse, bunlar özel durumumuz, ayrıca tercihimiz olduğu için de şikâyetçi değiliz.
Diyarbakır ve Bayram dedim, Ramazan bayramı ile kıyas yaptım, Kurban bayramını profili düşüktü. Hem aşırı sıcak nedeniyle, sanırım bir de ekonomik sıkıntının tavan yapması profili düşürdü. Bazı kurumlar, esnafa ‘Bayramda açık tutun’ çağrısı yapsa da, esnafın büyük bölümü çağrının kendilerini boşa çıkardığını ifade ediyor.
Çok kalabalık bekleniyordu, ancak olmadı.
Ramazan bayramına kıyasla olmadı.
Otellerde doluluk oranı beklenenin altındaydı.
Dolaştım, konuştum, esnafın tamamı Ramazan bayramında olduğu gibi mutlu ve memnun değildi.
Turizm, turist, yoğunluk, turizm patlaması gibi durumlar yaşandıkça, fiyatlar konusunda da patlamalar yaşanıyor, bu patlama denetimsizlik yüzünden ‘fahiş’ bir duruma dönüşüyor. Son zamanlarda ciddi şikâyetler var; kim neyi nasıl denk getirirse, uygulamaları şahsileştiriyor.
Kurban bayramında yoğunluğun çok fazla olmaması elbette ki bu nedene dayalı değil, ancak, bu durum fahiş fiyat uygulaması konusunu gündem dışı bırakmıyor.
En net şikâyet, 10 gözlü köprü etrafındaki kafe ve bahçeler için geldi. Sadece bayram için gelenler için değil, öncesinde de demlik çay fiyatları konusunda şikâyetler vardı. İkili, dörtlü, ya da biraz daha büyük semaver fiyatlarının yüksek olması ciddi şikâyet konusu. Sosyal medya üzerinden vatandaş derdini anlatıyor, görüyoruz, ancak direk bize yansıyan şikâyetlerde var.
Kent merkezindeki bazı esnaf kesimine yönelik şikâyetlerde geliyor.
Konu fiyat yüksekliği olunca, doğal olarak turizmin geleceğinin darbelenmekte olduğunun altını şimdiden çizmek lazım. Çok ciddi denetim planlanması gerekiyor. Özellikle yerli ve yabancı turistlerin akınına uğrayan alanlarda, denetimleri, aynı zamanda eğitimi ön plana almak gerekiyor.
Öyle, Vur-kaç taktiği ile turist ağırlanmaz, turizmin gelişmesi de sağlanamaz.
Bir önemli hususta, bu tür zamanlarda Diyarbakır’a beklenen, öngörülen turist akını konusunda verilen rakamların rastgele şahıslar tarafından yapılmamasıdır. Bu işi bilen, sorumluluğu olan kurumlar, gerçekçi rakamlar vermeli, esnafı, halkı yanıltmamalıdır.
‘Şu kadar kişinin akını bekleniyor’ gibi yayınlar Diyarbakır’ın turizmine katkı sağlamıyor.
Turizm ve popülizm aynı çizgide yürümüyor!