Diyarbakırlı kendini anlatmayı pek sevmediği için yeri geldiğinde, ‘boş ver, biz kendimizi anlatmıyah, bırak bizi hah anlatsın’ der. ‘Hah’ derken, halk anlamındadır, başkaları bizi anlatsına atıf vardır cümlede.
Yani dış anlatımın daha gerçekçi daha doğru, daha tarafsız olduğu kanaatinin oluşmasına yardımcı olmak kastını içeren delikanlıca bir önermedir aslında; “Bırak bizi başkası anlatsın” mealine denk gelir. Ayrıca şehir çocuğu jargonudur, ayıptır demesi!
Özü özünden menkul bu girişi niye yaptım?
*
Amida höyük kazılarını yapan başkaları, yani ‘hah’, Diyarbakır’ın, yani bizim tarihimizi bizim dışımızda dünyaya, yani ‘hah’a anlatıyor.
Yanlış anlaşılmasın diye Biz anlatmıyoruz.
Bu kazı eylemiyle ilgili en çok da kafama takılan 8 bin yıllık kesintisiz yaşamın varlığından söz edilmiş olması. Biz demiyoruz, kazı ekibi söylüyor, yaptıkları çalışmaların veri süzgecinden geçirerek.
Bizim de koltuğumuz kabarmıyor desek yalan olur. Bizim kent olarak özelliğimizdir, başkasının anlatımıyla gaza gelmek, koltuklarımızın kabarması filan!
O kadar medeniyet, uygarlık, krallık, imparatorluk, kavga/dövüş/savaş/çatışma/barış arasında, sen kalk 8 bin yıl kesintisiz yaşama damga vur!
Ey şehri Amed, Diyarbekir, Diyarbakır.
Ahh ahh, daha bilmediğimiz ne sırların var. Bize fısıldamıyorsun bari Şeyhmus Diken abiye fısılda da, sır yerini bulsun, başkasından duymıyah.
8 bin yıllık kesintisiz bir yaşam varsa, ciddi sosyolojik bir araştırmaya ihtiyaç var demektir. Genetik özelliklerin tespiti için şart. Kentin özünün bütün değişim ve dönüşümlere rağmen, en temel değeri olan dik başlılığı, teslim olmayan direnişçi ve muhalif ruhunun tüm zamanlarda var olmasının kodlarının kesintisiz yaşamla ilgili olduğunu düşünüyor olmamı deli saçması olarak değerlendirmeyeceğinizi umuyor ve diliyorum.
Koca profesör ve ekibi, bizi, kentin genetik kodlarını anlatıyor. Dünya yaşam tarihini değiştirecek, bu anlamda tarihin yeniden yazılmasına neden olacak bir çalışma var Amida höyükte, devam ediyor. Şimdilik 8 bin yıl diyorlar, çalışmalar 12-13 bin yıllık kesintisiz bir yaşam olarak da karşımıza çıkabilirmiş!
Hadi hayırlısı, Diyarbakır olarak Dünya tarihinin değişim olasılığına da ‘parmak’ attık ya, bundan sonra başımıza ne geliri merak edeceğim.
Biz yine de, boş ver, başkası anlatsın bizi diyeceğiz.
Koltuklarımızı kabartıp, kabadayı, kabadayı dolaşacağız.
Bizden başka tarihi eski olan var mı?
Dile kolay, 8 bin yıl,
Hem de kesintisiz yaşam.
Kim tutar bizi!