Gönül Morkoç
TİGRİS HABER - Bazı liderlerin AB’nin yolunu geçirdiği, bazı liderlerin “Kürt realitesini” tanıdığı Diyarbakır, son günlerde CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun “Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer sözünü tartışıyor. 1992 yılında Süleyman Demirel’in “Kürt realitesini tanıyoruz” demesiyle başlayan süreç, seçim dönemlerinin yaklaşması ile adeta “vaat rekabetine” dönüşüyor. Hem liderlerin yıllardır devam eden vaatlerini, hem de Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerin Kılıçdaroğlu’nun açıklamalarına yönelik yorumlarını derledik.
Siyasilerin Kürt sorunu vaatleri
Süleyman Demirel (1992): Kürt realitesini tanıyoruz
Necmettin Erbakan (1994): Okullarda çocuklara ‘Ne mutlu Türküm diyene’ diye bağırtıyorlar. Bu yanlış, Türk böyle derse Kürdün de ne mutlu Kürdüm deme hakkı doğar.
Turgut Özal (1993): Türkiye’nin bu meseleyi çözmesi lazım, bu mesele çözülmeden büyük bir devlet olamayız… Onun için diyorum ki bu mesele çözülecektir. Çözülmeye mahkûmdur… Bu çözüm eski vatan millet Sakarya hikâyeleri olamaz.
Tansu Çiller (1993): İspanya’nın tecrübesinden biz de yararlanacağız.
Mesut Yılmaz (16 Aralık 1999): Geçmişe artık sadece yanlışlarımızdan ders almak için bakmalıyız ve aynı yanlışları tekrarlamamalıyız. Avrupa Birliği'ne üyeliğimize giden yolun Diyarbakır'dan geçtiğine inanıyorum.
Recep Tayyip Erdoğan (2005): Kürt sorunu benim sorunumdur. Her sorunun çözümünün adresi biziz.
Kemal Kılıçdaroğlu (2022): Demokrasinin yolu Diyarbakır’dan geçer.
Sivil toplum örgütleri: Somut adım lazım
Diyarbakır Barosu Başkanı Nahit Eren:
Yıllardır siyasetçiler bu tür söylemlerde bulunuyor. Bizim için önemli bir cümle ama altını doldurmak gerekiyor. Söylemde kalmaması, iktidara giderken propaganda aracı olarak görülmemesi gerekiyor. İktidar olduktan sonra altının doldurulması önemli. Türkiye’de ciddi bir hak ve özgürlük sorunu var. Kürtlerin taleplerinin karşılanması da gerekiyor. Kılıçdaroğlu’nun birlikte hareket ettiği Millet İttifakı’ndaki bazı partilerin Kürt sorunu konusunda Kılıçdaroğlu’nun söyledikleri ile aynı noktada olmadıklarını açıklamalarından görüyoruz.
DTSO Başkanı Mehmet Kaya:
Bu tür cümleleri çok duyduk ama maalesef, partilerin muhalefetteyken demokrasiye biçtiği değer bana göre, en büyük travmayı ve sıkıntıyı Diyarbakır’a yaşatıyor. Bunu hep yaşadık, gördük. AK Parti de zamanında buna benzer cümlelerle iktidara gelmişti. Demek ki, “Diyarbakır’dan geçiyor” cümlesi çok da Diyarbakır’a yaramıyor. Parti için belki önemlidir, ileri bir cümle. Ama bunun altını doldurmak lazım. Ne için bu cümleyi sarf etti. Diyarbakır’ın diğer kentlerden en büyük farkı Kürt sorunu. CHP Kürt sorununda, toplumsal mutabakatta neyi hedefliyor. Bölgenin kalkınması ile ilgili neyi hedefliyor. Bunu açıklaması lazım.
HDP Diyarbakır İl Başkanı Zeyat Ceylan:
Elbette önemli bir açıklama. Ama takdir edersiniz ki geçmişte de birçok pozitif cümle kullanıldı. Ama gelin görün ki, o cümlelerin tam tersi yaşandı. Ama pratik boyutu itibariyle, o söylemlerin tersi bir durum söz konusu. Elbette pozitif cümleleri elimizin tersi ile itmiyoruz. Kürtlerin, Diyarbakır’ın Amed’in sözde ifadelere karnı tok. Biz samimi doğru söylem ve pratik istiyoruz. Söylem ile pratik arasındaki ilişkiye bakıyoruz. Söylemden çok pratiğe bakıyoruz. Bu noktada söylem sahiplerini pratiğini gerçekleştirmeye davet ediyoruz. Geçmiş süreçlerin hem şahidi hem takipçisiyiz.
Gelecek Partisi Diyarbakır İl Başkanı Aydın Altaç:
Geçmişte insan hakkı ihlallerinin en fazla yaşadığı kentlerden biri Diyarbakır’dır. Faili meçhuller, köy yakmalar, insanların işkencelerden geçirmesi hadiselerinin yoğun yaşandığı şehirlerden biri Diyarbakır. Demokrasinin Türkiye’ye yerleşebilmesi için Diyarbakır önemli bir şehir. Kılıçdaroğlu’nun söylediği önemli. Biz diyoruz ki, Türkiye’de hak ve özgürlükleri tahkim etmek istiyorsak, o zaman vatandaşın temel taleplerinin de dikkate alınması gerekiyor. Bu anlamda Türkiye’de demokrasi ve siyasi uzlaşı kültürünün oluşturmak gerekiyor. Biz sadece bunu dillendirmesi ile olacak bir durum değil. Önemli bir açıklama ama altının doldurulması, hangi hususlar ile ilgili çalışmaların yapıldığının toplum ile paylaşılması gerekiyor. Ya da insanların taleplerinin nasıl çözüme kavuşturulacağının açıklanması gerekiyor.
DEVA Partisi İl Başkanı Cihan Ülsen:
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, "demokrasinin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözü bir dönemin başbakanı Mesut Yılmaz'ın "Avrupa Birliği'nin yolu Diyarbakır'dan geçer" sözünü hatırlatıyor. Elbette o gün söylenen de bugün söylenen de bir gerçekliğe vurgu açısından önemli ve kıymetlidir. Ama geçen zaman içinde ne demokrasi ne AB geldi bizim bu taraflara. Çünkü Türkiye siyaseti hiçbir zaman akıl süzgecinde bir zihniyeti değişimine talip olmadı. Siyaseti salt söylem üzerinden değerlendirirsek retoriği ile herkesin kalbini çalabilecek bir söylem bu. Ancak siyaseti eylem düzeyinde değerlendirirsek -ki en akılcı olan da budur- bu sözün hakkının şimdiye kadar verilmediği kanaatindeyim. Siyasetçilerin söylem ve eylem birliği içerisinde olması önemli. Aksi durumda dünyanın en hakiki söyleminde de bulunsanız dahi bunun hayatın gerçekliğinde bir karşılığının olmayacağı açıktır. Türkiye siyaseti zihniyet değişimi yaşamak zorundadır. Afili cümlelerdense zihniyet değişimi ile sadre şifa çözümler bulmamız lazım. Bunun yolu da demokratik ve özgürlükçü bir anayasa ile hak ve adalet temelli ilkelerin uygulanmasıdır. Her şeye rağmen bu söylemlerin desteklenmesi ve cesaretlendirilmesi gerekiyor. Bu söylemlerin sürekli gündemde tutulması, çoğalmasına ve makuliyetine de önayak olacaktır. Muhakkak ki Diyarbakır'a uğramadan, Diyarbakır’a kulak vermeden, buradan yükselen sesi çoğaltmaz isek bu ülkeye demokrasi de, barış da gelmeyecektir.