Diyarbakır, kent merkezli, aynı zamanda Diyarbakır nüfus kütüklü aday profili istiyor. Ayırımcılık yapma gibi bir durumla alakalı değil, seçmen, seçtiği vekille bağ kurmak istiyor, iletişimde, ulaşımda sıkıntı yaşamak istemiyor, telefonla aradığında derdini anlatmak istiyor.
Özellikle HDP ya da Yeşiller Sol Parti yöneticilerine yönelik taleptir, çünkü ezici çoğunluk oylar orada, fazla sayıda Milletvekili çıkaranlar da onlar. Genel manada konuşulan, insanların kendi aralarında dillendirdiği, kısmen de yönetim kadrolarına ulaştırılan talebin kayıtlara geçmesine katkıda bulunalım.
Aslında bunlar genel talepler, sadece HDP, YSP gibi siyaset kurumları için değil, diğer bütün siyaset kurumları için de geçerli. Sorun ve sıkıntı yaşayan vatandaş, hiç tanımadığı, bilmediği, belki de hiç yüz yüze gelmediği adaya artık oy vermek istemiyor. Aslında işin doğası da bunu gerektiriyor. Gerek yerel yönetimlerde gerekse Milletvekilliği makamında hizmet vermek isteyenleri kendisine hesap verebilir olmasını istiyor vatandaş.
Yani ikametgâhı ile nüfus kütüğü, ailesi, akrabası, arkadaşları, çevresiyle kente ait birilerinin kendisini temsil etmesinin karşı tarafa sorumluluk yüklediği bilinciyle hareket ediyor seçmen ve de talebini bunun üzerinden dillendiriyor.
Bence de haklı bir talep.
Açık açık sohbet ediyoruz, henüz son kararlar da verilmemiş. Mevcut ta AK Parti ve HDP’li vekiller var. Diyarbakır kent merkezinde yaşayıp, milletvekillerinin büyük çoğunluğunu görmediklerini, tanımadıklarını, yüz yüze görme şerefine nail olamadıklarını söyleyenlerin sayısı bir hayli fazla. Milletvekili isimlerini say dediğinizde, ilk etapta; 1-2-3 kişinin adını sayıp, sonrasını hatırlamaya çalışan bir seçmen profili ile karşılaşmak her zaman mümkün. Şu an yazımı okurken de bu antrenmanı yapmanız mümkün, en fazla 3-5 isim gelir aklınıza. Kendini seçmenin aklına düşürmeyen vekilden seçmene bir hayır gelmeyeceği gibi memlekete de çok fazla hayrı olmaz diye düşünüyorum.
Demokrasi adına biri birimizi kandırmaya, yanıltmaya devam ettiğimiz sürece, siyaset meydanındaki zihniyeti değiştirme, dönüştürme imkânı da doğmayacak, toplum, ‘Böyle gelmiş böyle gider’, ‘Gemisini kurtaran kaptandır’ gibi gerici anlayışın esirleri olmaya devam edecek.
Cumhuriyetin ikinci yüzyılında ilk seçim pratiğimizin yansımalarının nasıl olacağına dair düşüncelerimi aday listeleri açıklandıktan sonra daha sağlıklı aktarma imkânı olacak. Ancak, şimdiden seçimlerin çok sağlıklı olmayacağı kanaatimi de şerh düşmek istiyorum.