Sur içi ile mukim iken, tarihi boyunca dışarıdan kuşatılamayan Diyarbakır, çağdaş dünyanın doğal gelişiminin dayatmaları sonucu kalenin dışına çıktı, şimdi dört bir yandan kuşatma altında.
Diyarbakır kuşatma altında dostum, yardık, yardık, yaramadık…!
Bu kadar açık varken de yarılır aslında.
İçeriden dışarıdan vurgun üstüne vurgun yiyor Diyarbakır, soyan-soyana.
Şimdi, kravatlı, kravatsız vurguncular zamanı!
Dört kol çengi misali, gir oyna çık oyna.
Devlet-Millet malı, vakıf malı, fark etmiyor.
Yöntem;
‘ÇÖK-AL-GÖTÜR’…
Soran yok, bakan, ilgilenen yok, sorgulayan hiç yok.
Çünkü ‘Hani bana, hani bana’ diye ağzı açık bekleyen, ‘bana da düşebilir’ diye kapı aralığından gözleyenler olduğu için sorgulama, hesap sorma gibi durumlar genellenmiyor.
Bir kesimin yaptığı sorgulamalar ise, dikkate alınmıyor!
Biz bu duruma ‘şimdilik’ kaydı koyuyoruz, çünkü mutlaka dikkate alınacak ve sorgulanacak.
*
Ağaç, çiçek, böcek alımlarını soruyoruz;
Kenti güzelleştiriyoruz diyorlar.
‘Minibüs hatlarını neden uzatıyorsunuz’ diye soruyoruz;
‘Kente hizmet için kaynak yaratıyoruz’ diyorlar.
‘Üniversitenin arazisini neden imara açıp, satıyorsunuz’ diye soruyoruz;
“Hastane eskimiş, yenisini yapmak lazım, satmazsak nasıl yapacağız” diyorlar.
Kamu arazisinde villa projesine, ‘kamu yararı’ diyorlar.
Peki, TOKİ, villa, müteahhit ilişkisi, aradan elde edilen rantlar kime, nereye?
Mübarekler, Devlet Planlama Teşkilatı uzmanı sanki.
Vali, vali yardımcısı, kaymakamlar zaten Mülkiye ile ilgili değiller, doğal olarak ticari çalışıyor kafaları.
Üniversitenin yönetim kadrosunun ticari CV’si de uygun.
Yürüyün kim tutar sizi.
**
Nasıl demiş Tevfik Fikret;
Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin,
Doyunca, tıksırınca, çatlayıncaya kadar yiyin!
Bu harmanın gelir sonu, kapıştırın giderayak!
Yarın bakarsınız söner bugün çıtırdayan ocak!
Bugünkü mideler kavi, bugünkü çorbalar sıcak,
Atıştırın, tıkıştırın, kapış kapış, çanak çanak...
**
‘Diyarbakır etrafında bağlar var’ şiiri, türküsü de artık yalan oldu.
Bağlardan Kıbrıs'a bir hat çekmişiz ki, kardeş şehir mi desek, kardeş yavru vatan mı desek?
Bakacağız, Ramazan ayı da yaklaşıyor ki, kimin topu erken patlayacak!
Göreceğiz.
*
Bence, büyükşehir belediye ihaleler konusunda fazla rahat davranmasın.
Duyduk ki, Yargıtay haksız yere verilen tutuklama kararını bozmuş, Selçuk başkan her an gelebilir.
Çünkü haksız tutuklama belediye hizmetleriyle ya da yolsuzlukla, hırsızlıkla ilgili falan değildi zaten.
Şu an o koltuk ‘Haksız işgal’ altında.
Minibüs, otobüs, taksi, arsa, arazi, imar ile ilgili ne varsa fren yapsanız iyi olur.
Bugün olmazsa yarın, oda olmadı, en kısa zamanda.
Kaçarı, göçeri yok.
*
Yapılanları yan yana dizsek buradan İzmit’e, Sakarya'ya, Antalya’ya, Ankara’ya yol olur be…
Adrese teslim ihale mi, özel kalem müdürü yaratma merkezi mi desek, 3-5 maaş mı, yapılmış gibi gösterilen ihaleler mi, gayrimenkullerin satışı mı?
Desek.
Desek de oldu-bitti.
Bu arada üniversite arazisi içinde belediyeye ait arazilerin hazineye anlaşmalı devri ve adrese teslim ihaleler mi desek.
Diyarbakır etrafında bağlar mı/dağlar mı/var?
Hazıra da dağ dayanmıyor azizim!
Diyorum ki; durum açık, seçim yaklaşıyor, sadece kurumların rutin işleri ile ilgilensinler.
Diyarbakır kuşatma altında dostum, yardık, yardık, yaramadık…!
Diyarbakır ne kuşatmalar yardı, bu ne ki…