BAYRAM HAREKETLİLİĞİ
Sakin bir Ramazan ayı sonrası hareketli bayram günlerine tanıklık ettik.
Bayram olmasına rağmen yerli turist akını özellikle Sur içi esnafını, turistik alanlarını memnun ve mutlu etti. Öyle anlaşılıyor ki, bu yıl turizmde başarılı bir yıl yaşanacak.
Öngörüler ve çalışmalar da bu yönde.
Yoğunluk iyiydi, oteller doluydu, esnaf memnundu.
Hafta sonunda da yoğunluk var.
*
YENİ KAPI VE ERMENİ KİLİSESİ
Normal hareketliliğin yanı sıra, hafta sonu bir de Ermeni kilisesinin açılışından dolayı farklı bir hareketliliğe tanıklık edeceğiz. Surp Gıragos Ermeni kilisesinin restorasyonu tamamlandı, 7-8 Mayıs tarihlerinde açılışı olacak.
Dünyanın dört bir yanından Diyarbakırlı Ermeni dostlarımız kente misafir olacak.
Uzun bir aradan sonra gelecekler, kilise değişikliğine şaşıracakları gibi, o bölgedeki yıkımlara ve yeniden inşalara da şaşıracaklar.
‘Bıraktığımız Gâvur Mahallesi bu değildi’ diyecekler, seslerini şimdiden duyuyorum.
Çünkü ben de benzer şeyleri söylüyorum.
‘Nerede çocukluğumun Gâvur Mahallesi’ diyorum.
*
SUÇ VE SUÇ TÜRLERİ
Diyarbakır’da ‘Farklı suç türleri ve farklı suç örgütleri!’ tanımları kullanmak gibi talihsizlik yaşıyoruz. Kentin coğrafik alanları büyüdükçe, nüfus artışı da durdurulamaz boyutlara ulaştı, giderek aynı oranda büyümelere tanıklık ediyoruz.
‘Suç’ biçimleri ve şekilleri, çökme, öldürme, silahla taramalarda ifadesini bulmaya başladı.
Parası, arazisi olana, sahipsiz görünene çökmeler şeklinde tezahür eden bir yaşam biçiminin dayatılmak istendiğini duyuyorduk, bir operasyonla tanık olduk. Güvenlik güçlerinin başarılı bir operasyonu ile çökenler çöktürüldü.
‘Farklı suç türleri ve farklı suç örgütlerine yönelik operasyonlar devam edecek’ dedi Vali Münir karaloğlu.
Destekliyoruz, halkta destekliyor, zalime yönelik operasyonları.
Zalimlerin zulmü değil mi bizi/ bizleri bu hallere sokan.
Tefeci, faizci, arsa spekülatörü, sonra da ‘iş adamı’ statüsünde türeyenlerin sayısı her geçen gün artıyor.
Altlarında lüks araçlar, moda dergisinden fırlamış giysili garip tipler.
Bir yemeğe 3-5 bin lira ödeme yapmakla övünüyorlar.
Kim bunlar?
Ya parti zengini!
Ya örgütler zengini!
Ya da devlet zengini!
Yâda imar zengini!
Emek zengini mi?
Yok, canım, onlardan çok az
Zaten onları da hep birlikte tanıyoruz.
Tanımadığımız bu zavallı kesim!
Bu statü sadece Diyarbakır’la sınırlı değil elbette, ülke çapında da aynı statüye yükselen yükseltilenlerin sayısı bir hayli farklı.
Bir başka deyişle ‘çökenler’ olarak da tanımlamak mümkün.
Çökme Kültürü oluşturmaya çalışıyorlar.
*
Kent olarak tehlikeli bir gidişin içindeyiz.
Karşı çıkmak gerekiyor.
Öldüren, öldürmeye meyilli kesimlere karşı STK’lar ciddi tepkiler ortaya koymalı.
Çoluk-çocuk demeden araç tarayanlara, çetecilik, çökmecilik yapanlara, yapmaya meyilli olanlara yönelik tepkiler ve müeyyideler uygulayacak bir kent olduğumuzun bilincini öne çıkarma zamanı.