Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü internet sitesinde ‘Diyarbakır kalesi ve hevsel bahçeleri(Diyarbakır)’ başlığı ile ne yazılmış, bir bakalım;
“Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı; Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri olmak üzere iki ana bileşenden oluşmaktadır.
Bölgede hüküm süren medeniyetlerin, kültürlerin ve dönemin ihtiyaçları doğrultusunda şekillenerek özgünlüğünü ve 7 bin yıllık tarihsel varlığını sürdüren Diyarbakır Kalesi, Surları ve Burçları hala orijinal ve özgün kültür varlıkları olarak yaşamakta, Dünya tarihi için önemli bir evrensel miras özelliğini korumaktadır.
Hevsel Bahçeleri, bahçe kültürünün çok önemli olduğu bir coğrafyada yer alan tarihi boyunca halkın kullanımına açık sivil bir bahçe olarak özgün bir değer ortaya koymaktadır. 30’dan fazla uygarlığın izlerini taşıyan bir bölgede 8 bin yıl gibi çok uzun süredir bahçe olarak var olmasıyla, tarımsal değerinin dışında, kültürel ve tarihi olarak da özgün bir yere sahiptir.
Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri’nin yaşamsal işbirliği ve Hevsel Bahçeleri’nin oluşturduğu peyzaj, kentin ve aday varlığın binlerce yıldır kesintisiz yaşam sürmesinde, en önemli etkendir.’’
**
Uzmanlar, bu işi böyle tanımlamış, Diyarbakır kalesi ve Hevsel Bahçelerinin yaşamsal işbirliğinin varlığına işaret etmişler. Bakanlığın internet sitesindeki bu anlamlı, özgün, evrensel miras olarak değerlendirilen iki ana bileşenin bağları koparılıyor. 7 bin yıllık tarihsel varlık rant uğruna heba edildi, kalan kısımlarda heba edilmek üzere.
Neymiş?
Efendim ‘Kenti ihya edeceklermiş’!
Bunlar ihya ile imhayı birbirine karıştırmış, imha ederek kendilerini ve çevrelerini ihya etme uğraşı içindeler. Kentin o kadar çok ihya edilecek alanları var ki, oraları denemiyorlar çünkü oralarda ihya olunacak çok fazla bir şey yok. Devletin kontrolündeki, kamuya ve halka ait ranta dönüşmesi çok kolay alanları deniyorlar.
Surları ve Hewsel bahçelerini biz anlatmıyoruz, Kültür Bakanlığının internet sitesi anlatıyor. Bu bölgeleri tarumar etmek isteyen zihniyet bunları okusun, okusun da utansın! Diyeceğim ama bu duygunun kıymetini bilseler bu uygulamalara tevessül etmez, bu tartışmalara neden olmazlardı.
Kırklardağı bir rant denemesiydi, 10 gözlü köprünün gözlerinin doldurulması rant denemesiydi, Sur içinin yakılıp yıkılması rant denemesiydi. Şimdi uygulanan, uygulanmak istenenleri görünce de bu konudaki düşüncelerimiz netleşiyor. Adım adım finale geldiler, kent olarak, kentli olarak görevimiz bu finali yaptırmamak.
Diyarbakır’ın HAYIR demek için çok nedeni var.
Bütün bunlar HAYIR için yeterli değil mi?