Diyarbakır gerçekten satılmış!

NACİ SAPAN

Kayyım Belediye Başkanı, Genel sekreter, 4 memur, kamunun hakkını savunan bana ‘Kamu’ davası ile birlikte ‘Hakaret’ davası açılmasını talep ettiğini yazmıştım. Hiçbir isim zikretmediğim halde işi şahsileştirmişler.

Neyse savunmamızı vereceğiz, dava açılır açılmaz bilemiyorum, adalete karşı söyleyecek sözümüz yok. Tek isteğimiz, adaletsizliğe karşı Adalet dağıtılmasıdır. Ben, benim bildiğim, okullarda bize öğretilen devletin adaletine inananlardanım. Devlet kavramına, içeriğine, varlık nedenine değer verenlerdenim. Adalet kurumunun da bunun önemli bir unsuru olduğuna da kanaat edenlerdenim.

Benim açımdan, ‘Ok yaydan çıktı’, başıma gelecek olan için ‘Başım üstüne’ diyorum.

Diyarbakır’ı satanlara karşı geri adım atmak şehir çocuğuna yakışmaz.

Diyarbakır’ı savunurken, Diyarbakır halkının malını, mülkünü, geleceğini çalanlara karşı duruş sergilemiş olmanın gururu, onuru bana ve çocuklarıma yeter.

Bu şikâyet ve yargılama meselesi ortaya çıktıktan sonra, gazeteci arkadaşlarımdan, Barodan, kişisel olarak Avukat dostlarımdan, Milletvekillerinden, bir de geniş bir halk kitlesinden gelen destekler var, hepsine ayrı ayrı teşekkür ediyorum, verdikleri desteğin anlamını yüreğimde hissediyorum.

Kimseye iftira falan attığım yok, Belediye kurumlarının içinden gelen bilgileri değerlendiriyorum, her yeni bir yılda bir önceki yılın Sayıştay raporlarını inceliyorum, yapılan usulsüzlüklerin yolsuzlukların neler olduğunu görüyorum.

Arsa, arazi, menkul satışlarının ihale ilanlarını takip ediyorum.

Yapılan her ihalenin dürüstçe yapıldığını kim iddia edebilir ki!

‘Şeffaf yaptık’ denilen ihalelerin adrese teslim şartlarını hepimiz biliyoruz.

Taksi ihalesi hepimizin gözleri önünde gerçekleşti.

Tigris’e gerçeği açıklayan taksicinin ruhsatını vermediler, parasını iade etmediler, yetmedi, tehdit ettiler. Bunların tamamının haberlerini Tigris’te yaptık. Taksiciyi, ‘Neden Tigris’e gittin’ diye tehdit ettiler. Tek plakalı halk otobüsleri ikiye bölündü, 2 plakaya dönüştürüldü. Bütün bu yapılanlara ‘kaynak yaratıyoruz’ denildi.

Minibüs, taksi ihalelerinden el altında sağlanan haksız kazançları hepimiz biliyoruz.

Bunları STK’lar, dernekler, esnaf birlikleri de biliyor.

Ama kimseden ses çıkmıyor.

Ne diyeyim, herkesin kumaşı farklı.

Benim de kumaşım bu.

Devletin ve Milletin malına göz dikmemeyi, çalmamayı öğrettiler bize.

Böyle öğrendik, böyle yol yürüyoruz.

Evim de, arabam da yok.

Ama mutluyum.

Ev demişken, bir yıl önce kardeşimin evine yapılan gece yarısı baskınında, her ne kadar kardeşimin ismi zikredilerek alındıysa da, daha sonra edindiğim bilgilerin öyle olmadığını kanıtladı. Ev baskını tamamen bana yönelikmiş, bilgisayarımı da bu yolla almışlar. Gözdağı için yapılmış. Daha sonra bu yapılandan dolayı birileri sağda solda övünüyormuş, ‘Bilgisayarına el koyduk’ diye. Tezgâhın tamamını biliyorum. Meseleyi de burada kapatıyorum.

Kimseye iftira, çamur attığım yok. Gerçekten Büyükşehir ve 4 merkez ilçe ile bazı ilçelerde Milletin ve devletin malı satılmış, çar-çur edilmiş. ,

Özetle Diyarbakır satılmış.

Çok değil, 18 gün sonra satışın boyutlarını göreceğiz.

Aslında, benim yazılarım suç duyurusu kabul edilmeli, belediyeler sorgulanmalı.

7 yıllık yöneticilerden söz ediyorum.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.