TİGRİS HABER - Bu konuda yapılan açıklamada şöyle denildi; “Özellikle Diyarbakır gibi kentlerde hemen her okulda sınıf kalabalıklığı, ya da ortaokul ve liselerde blok dersi (40’ar dakikalık iki dersin birleştirilerek kesintisiz 80 dakika ders yapılması) de içeren ikili eğitim (sabahçı ve öğlenci) yapılmaktadır. Ancak, önerimiz herhangi bir okulda ikili eğitimin ikili, sınıfların kalabalık, blok derse yer verilip verilmemesine bakılmaksızın genel bir öneridir. Yani bölgesel değil, geneli kapsayan bir öneridir.”
DİERG’in önerisi daha sonra öneriler ilgililere ve kamuoyuna şöyle sıralandı.
*Kalabalık sınıfların öğrencinin kısa ve uzun vadede birçok sorununa kaynaklık ettiği tespit edilmiştir. Bilindiği üzere birinci sınıf öğrencilerinin bir üst sınıfa geçerken okuma, yazma, anlama ve sosyalleşme kabiliyetlerinin yeterli olması tüm eğitim hayatlarını etkilemektedir.
*Diyarbakır Eğitimi İzleme ve Reform Girişimi (DİERG) pandemi dönemini ilkokul 1., ortaokul 5. ve liselerin 9. sınıflar için sınıf mevcudu ve şube sayılarının yeniden düzenlenmesi fikrinin eğitim bileşenlerince tartışılmaya davet etmektedir. Bu fikrin sahibi Diyarbakır’da sınıf öğretmenliği görevine devam eden Bülent Bal’dır. Fikrin okullarda uygulanabilirliği DİERG araştırmacılarınca alan çalışmasını da içeren çok yönlülükle incelenmiş, son halini almasına Prof. Dr. Hayati Akyol ve Mehdi Gezerer katkıda bulunmuştur.
*Öneri; 1., 5. ve 9. sınıf şubelerindeki öğrenci mevcutlarını azaltmayı, yani bu sınıflardaki şube sayılarının artırılması ile ilgilidir. Örneğin bir ilkokulda 20 derslik varsa ve 5’i 1. sınıf için ayrılmışsa bu sayının artırılarak 1. sınıf öğrencilerinin mevcudu az sınıflarda eğitim görmesi sağlanabilir. Yani 1. sınıflar için şube sayısının en az 1 artırılmasını önermekteyiz. Böylece bu uygulama, öğretmenin sınıf içinde öğrenciye ayıracağı zaman artışı ile her bir öğrencinin akademik ve sosyal gelişimini daha olumlu etkilemesi sonucunu getirecektir.
*1., 5. ve 9. sınıf şubelerinin artışı geri kalan sınıf şubelerinde düşüşünü ve bu şubelerin de az da olsa kalabalıklaşmasını getirecektir. Bu öneri özellikle ilkokullarda sınıfıyla duygusal bağ kurmuş öğretmenlerin okuldaki tüm şubelerin yeniden organize edilmesini gönüllüce kabullenmesini gerektirmektedir çünkü artırılacak 1. sınıf şube sayısı kadar öğretmenin üst şubelerden geçiş yapması gerekmektedir.
*Bu önerimiz öğretmen, ebeveyn ve idarecilerin okuldaki tüm öğrencileri sahiplenmesi, öğrenci merkezli tutum alması ve her bir öğrenciye eşit mesafede durmasını gerektirmektedir. Şube sayılarındaki sayı değişimi; öğretmenlerimizin değerlendirmesi ve tümünün ortak kararı sonucu alınmalıdır. Biraz daha kalabalıklaşan üst sınıfların eğitim sürecinin yönetimi için de öğretmenler yoğun ve dinamik işbirliği içinde olabilir.
*Öneri, sadece öğretmen-öğrenci için değil, öğrenci-öğrenci, öğrenci-veli ve veli-öğretmen ilişkisinin niteliğini de etkileyecek ve değiştirecektir.
*Gerçekte sınıf mevcutlarının yeniden düzenlenmesini öneren Bülent Bal’ın yaklaşımı akademik kaybı özellikle kaygı uyandıran 2., 6. ve 10. sınıf şubelerinin sayısal artışı için de dikkate alınabilir.
*Okullarda şube sayılarının ve sınıf mevcutlarının yeniden planlaması sonrasında ilk iki ay sınıfların öğrenci başarı durumu ise oluşturulacak komisyonlarca incelenebilir, her sınıfta belirlenen becerilere ulaşamamış öğrenciler için toplam şube sayısı değişmeksizin bir sınıf oluşturulup bu öğrencilere destek eğitimi sağlanması mental bir sorunu olmayan ancak hedeflenen becerileri göstermeyen öğrencilerin bu sınıflarda istenilen becerilere ulaşması sağlanabilir. Böylelikle hem öğrencilerin eğitim hedeflerine erişilecek hem öğrenci hem de veli memnuniyeti sağlanmış olacaktır. Ayrıca öğretmen, veli ve öğrenci üzerindeki baskı azalmış olacağından çocukların okula uyumu ve duygusal bağı desteklenmiş olacaktır.
*Öğrencilerin başlangıç sınıflarında kalabalık olmayan dersliklerde eğitim görmesi ile ve ayrıca bir üst kademeye geçiş aşamasında öğrencinin sınıf mevcudundan kaynaklı sınıf içi yeterli desteği alamamasının, fark edilememesinin mümkün olduğunca önüne geçilebilir.
*Böylece pandemi kaynaklı olsun ya da olmasın; okuldan uzak kalmış öğrencilerin okuldan kopması önlenip adaptasyon sorunu yaşamaları ve eğitimden uzak kalmaları gibi eğitim-öğretimde yaşanması muhtemel eksiklikler ve sıkıntılar sorunlar önlenecektir. Minimize edilerek normal eğitime geçildiğinde pandeminin olumsuz etkileri bertaraf edilecektir.