İş güvenliği ve çocuk işçiliği meselesi aslında dünyanın sorunu, hatta en eski sorunlarından biri. Türkiye’de de öyle. Son dönemlerde konu Diyarbakır için de gündem oldu. Çocuk işçiliğiyle mücadeledeki yetersizlik Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın hazırladığı raporlara da yansıdı.
Biz bu kapsamda bir miktar Diyarbakır’daki durumu konuşalım. Son dönemlerde özellikle Küçük Sanayi Sitelerinde, bir de merdiven altı gibi tanımlayacağımız kentin değişik semtlerindeki küçük atölyelerdeki patlamalardan dolayı Diyarbakır’ın önemli gündemi oldu çocuk işçiliği ve iş güvenliği meselesi.
3. sanayi sitesinde 1 kişinin ölümüne, 10 kişinin yaralanmasına neden olan patlama ve ardından Kayapınar Huzurevleri mahallesindeki demir doğrama atölyesindeki patlamada 13 yaşındaki çocuğun yaralanmasıyla ilgili tartışmalar ciddi gündem oldu.
Peki sonuç?
Taziye ziyaretleri, geçmiş olsun dileklerinin ötesinde ciddi bir sorgulamanın, yaptırımın söz konusu olmadığını görüyoruz. Çocuk işçiliğinin önlenmesi, bunun yanı sıra iş sağlığı ve iş güvenliği konusunda gözlerimizin içine sokulmuş bir çalışma, bir çaba yok.
İş güvenliği, iş sağlığı söz konusu edileceğine patlamalardan korunmanın yolu olarak, sanayi sitelerinin kent dışına taşınması fikri daha ağır basıyor. Kent dışına çıkılınca patlamadan ‘muaf’ olunuyormuş sanki!
STK’lar nezdinde enflasyon yaşadığımız bir kentte, siyaseten en üst düzeyde tartışmalar yapılır, birileri ‘gömülür’, birileri ‘Diriltilir’, sanal bir yol hikâyesidir yıllardır sürüp gider. Kentin ve kent insanının hak etmediği ortamlar yaratılır, ancak böyle gerçekçi durumların karşılığı nedir diye sorgulandığında, ortada ne sorumlu ne de suçlu kalır.
Dikkat edin, STK’ların büyük çoğunluğunun isim başlangıcı Sanayici ve iş insanları olarak tescillidir. Kimileri Diyarbakır’dır, bazıları Güneydoğudur, hızını alamayanlar ise Orta doğudur. İş güvenliği ve iş sağlığı nedenleriyle ölen ya da yaralananlarda buralara aittir. Emekçiler, işçiler olduğu içindir ki iş insanı statüsü veriliyor. Onlar yok ise statünün anlamı nedir?
‘Ölen ölür, kalan rantlar bizimdir’ sloganı ile yaşanmıyor.