Diyarbakır Barosu, 24 Nisan 1915 olaylarına ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.
Diyarbakır’da iki elin parmakları kadar Ermeni kaldı
Yapılan yazılı açıklamada, “1914 Osmanlı nüfus sayımına göre Türkiye sınırları içerisinde 1.173.422; Diyarbekir’de ise 65.850 Ermeni yaşıyordu. Şimdi Diyarbekir’de neredeyse iki elin parmakları kadarlar. 1915 yılının Mayıs ayında 635 kişi, Musul’a gönderilecekleri söylenerek Diyarbakır’da Dicle Nehri üzerinde keleklere bindirildi. Başlarında muhafızlar vardı. Şefka, bugünkü adıyla Suçeken köyüne geldiklerinde keleklerden indirildiler ve öldürüldüler. Kardeş halka ait yer isimleri değiştirildi, tıpkı Kürtçe olanların değiştirilmesi gibi. Komşularımız, demirci ustamız, duvar ustamız, kirvemize dair her şeyi silerek Onları ve Onların başına gelenleri unutmamızı istediler. Unutmadık, geçmişle yüzleşmediğimiz sürece de unutmayacağız.
Yaralarımızın iyileşmesi için geçmişle yüzleşmeliyiz
Geçmişte yaşanan acıları, içinizden çıkaramazsınız, söküp atamazsınız. Trajedi ve onun neden olduğu acı ne kadar büyükse, o kadar uzun süre sizi takip eder. Resmi görüşün tezleri ne söylerse söylesin, Ermenilerin başına gelenler konusunda en güvenilir kaynaklarımız ninelerimiz ve dedelerimizin acı ve utançla bezeli hikayeleridir. Belleğimize kazınan bu sözlü tarih hikayelerini; korkuyla, ağlayarak ve utançla dinledik. 1915’te yaşanılanlar, politik tartışmalara ve uluslar arası ilişkilere malzeme edilemeyecek kadar önemli ve insani bir sorundur. Demokratik bir gelecek kurmak, kabuk bağlayan ama bir türlü iyileşmeyen yaralarımızın tümden iyileşmesi için bu geçmişle yüzleşmekten ve helalleşmekten başka bir yol yoktur. 1915 yılında; zorla yerinden edilen, tehcire uğrayan, büyük felaketler yaşayan, soykırım mağdurlarını, saygıyla anıyoruz” ifadelerine yer verildi.
Diyarbakır Barosu yönetimine 301’den dava açılmıştı
Öte yandan Diyarbakır Barosu’nun önceki dönem başkanı ve yönetim kurulu üyelerine 24 Nisan’da yayımladıkları bildiri nedeniyle Batman Ağır Ceza Mahkemesi’nde, “Halkı kin ve düşmanlığa alenen tahrik etmek, TBMM’yi aşağılamak” suçundan dava açılmıştı.