Toplumda yaygınlaşan, reklamlarla teşvik edilen ve fetvalarla helal yapılmaya çalışılan faiz dindeki yerini düşündük mü?
Türkçedeki yaygın karşılığı “faiz” olan Arapça Rıba kelimesi sözlükte “fazlalık, nema, artma, çoğalma; yükseğe çıkma…” Anlamalarına gelir.
FAİZ: Merhamet duygularını bitirip, yardımlaşma ve dayanışmayı bitirir.
Emeksiz kazanmayı teşvik eder, istihdamı azaltır ve insanları modern köle etmeye çalışır.
Kur’an da: “ Faiz yiyenler (kabirlerinden) şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların “Alım-satım tıpkı faiz gibidir” demeleri yüzündendir. Hâlbuki Allah, alım-satımı helal, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime rabbinden bir öğüt alırda faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah’a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. ( Bakara 275 ayet)
Bakara suresi 275-279 ayetleri faizi kessin olarak yasaklanmıştır. Faizden vazgeçilirse anaparanın borç verene ait olduğunu vurgulaması, anaparaya yapılacak az veya çok her türlü ilavenin faiz kapsamına gireceğini ifade etmektedir. (Diy. İslam. Anskl. 12 c. 112 sayf. 1995)
Faiz yiyenlerin kabirden kalkmaları diğer azap görenlerden farklı bir azapla kaldırıldığı gerçeğidir. Çünkü onlar Allah’ın emrini dinlememiş şeytanın; “Alış-verişte faiz gibidir” telkinine uyarak faize bulaş ve başkalarının da faize buluşmalarına vâsile olmuşlardır.
Müslümanların bir kısmı “faiz ile ticaret arasında ne fark var?”, “Cazip kredi ile faiz daha avantajlı", “Kimin minnetini çekeyim” “Dünya gerçekleri” diyerek faize kılıf uydurulduğunu görürüz.
Zaman ve mekan değişmiş ancak haram, Allah ve Resulü ile savaş olan faize bulaşma gerekçeleri değişmemiştir.
“Ey iman edenler! Kat kat artırılmış olarak faiz yemeyin; Allah’tan korkun ki kurtuluşa eresiniz.” (al-i imran 130 ayet)
Ayette geçen “Kat kat artırılmış olma” kaydının ihtirazı değil vukui bir kayıt olduğunu, yani bu ifadenin faiz yasağının sınır ve şartlarını belirtilmesi amacıyla değil Arapların o günlerde en çok uyguladıkları bir faiz şeklinin açıklanması maksadıyla zikir edilmiştir. (Beyzavi, l)
Şu halde Kur’an’ın sözünü ettiği katlama 100’ün 200 olması şeklindeki anaparanın katlamasını değil yüzde nispetti ne olursa olsun faizin katlarını, her çeşit ve miktarını kapsamaktadır. (İslam ansk. Diy. 12 c. 112 sa.)
Günümüz bankaların verdikleri kredilerin vadeye göre belirledikleri faiz, katlamalı yani faizin de faizi bu kategoriye girer.
Son zamanlarda idareciler; İslam’ın kesin emirle yasakladığı ve Müslümanların kullanmadığı Faizi; Âlimlere baskı kurarak fetva yolu ile çareler bulmaya yönelmişlerdir.
İlk olarak Mısır’da XX yüz yılın başında kurulan Posta Yatırım Sandığı, halktan aldığı mevduatı banka gibi sabit Faiz veriyordu. Faiz olmadığını halka inandırmak için hükümetin isteğiyle Mısır Müftüsü Muhammed Abduh’un fetva verdiğini söylemişlerdir.
Daha önce “ödenmeyip vadesi uzatıldığında miktarının da arttırılması durumunda tam anlamıyla bir borç faizi ortaya çıkar ve Kur’an’da ele alınan faizin kapsamına girer.” Nitekim “ANAPARAYA YAPILACAK AZ VEYA ÇOK HER TÜRLÜ İLAVENİN FAİZ KAPSAMINA” gireceği belirtilmiştir. (İslam ANS. Diy vakf yay. 12 c. 112 sayfa 1995 baskı).Diyen diyanet son zamanlarda verdiği: TOKİ ve ya istihdam için kredi ilgili verdiği fetvası ile tam çelişmektedir.
Unutmayalım ki ahirette “Şeytan çarpış” gibi kaldırılmak istemiyorsak faiz den uzak duralım.
Selam ve dua ile