Çarşamba günü, ben Derik’te taziyedeydim. Öğretmen arkadaşlar da önceden kararlaştırılmış olan kahvaltıdaydılar. Onlara dedim ki: ‘’Dün Aydın Hoca yok diye duaya durmuşsunuz.’’ Hanımlar: ‘’Biz asla öyle bir şey duymadık. Yeriniz çok belliydi.
Öyle bir şey yapmışsalar da ayıp etmişler.’’ dedi. Müdürümüz Yahya Hoca ‘’Valla, hep beraber keşke Aydın Hoca yanımızda olsaydı da varsın şiir okusaydı! Şiir dinlemeye bile razıydık.’’ deyince Ejder Hoca: ‘’Kendi adınıza konuşun, benim kafam rahattı. Ben kuş sesleri dinliyordum.’’ Müdüriçemiz Seval Hanım da ‘’Aydın Hocam, niye şapka takıyorsunuz? Kel olduğunuzu zaten biliyoruz.’’ dedi.
Ben dünün cehennem sıcaklığının etkisiyle kafamda şapka olduğunun farkında bile değildim. Ejder Hoca, benim anekdot yazdığımı görünce : ‘’Aydın Abi, malzemeyi bizden alıyor, bizi yazıyor, sonra da yazdıklarını bize satıyor. Tam bir kapitalist!’’ dedi.
ŞARKILARIMI ALDILAR YÜREĞİMDEN
Beynimde uğuldayan siren sesleri
Artık dinsin istiyorum
Küskünüm
Yorgunum da
Şarkılarıma bile kulak tıkayacak kadar!
Ölümlerden kopup gelen bir uyku
Sarmış bedenimi
Şarkılar, ama bırakmıyor yakamı
Şarkılar gözlerime doluyor
Islak kirpiklerimden akıyor
Yanaklarıma asılarak intihar ediyorlar!
Ne yapayım?
Hem ben ne yapayım?
Yılanların olduğu yerde ağır hareket etmeli!
Şiir yazmak benim neyime?
Bir bir sönüyor yüreklerin ışıkları
Aydınlığım, güneş olsa ne yazar?
Alışkanlıklarıma bağlıyım, biraz da hüzün
Değişen şeylerin hep kötü değişmesinden!
Şarkılarsız yürek
Yıldızlarsız bir ahşap oteli ölümü
Öyle kimselersiz!
Ağlamak için vakit geç mi?
Kana kana ağlamak için vakit geç mi?
Şarkılar, tırnaklarını yüreğime geçirdi!
Şarkılar öldürüyor beni!
Hey, dünya!
Özlemlerimi anlatamasam
Yazıklar olsun bana!
AYDIN ALP / YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM – J&J YAYINLARI – 2019
Ben bir arkadaşıma, niye öyle suratsız olduklarını sormuştum. O da bana: ‘’Hocam sen zenginsin, keyfin yerinde, tabii ki kahkaha atarsın!’’ demişti.
Ona, ‘yalancının’ demiştim. Bu olayı arkadaşlarıma anlatınca, baktım Tabip Hoca bana: ‘’Aydın Hocam, biriktirdiğin paraları yemezsen, damatların yiyecek!’’ dedi. Diğer arkadaşlar da kafalarıyla, kalan kafalarıyla, onaylıyorlardı.
Hasan Hoca da ‘’Aydın Hocam, boş ver bunları! Bunlar bilmiyorlar! Halbuki bütün paralılar ağlar!’’ dedi. Müslüm Hoca da ‘’Evet, parası çok olanlar hep ağlar, ‘’Yandım Anam!’’ şarkısını söylerler.’’ dedi.
MAVİ AY
Vakit gece yarısı
Balkonda uyumaya çalışıyorum
Ay, güneş gibi dikilmiş karşımda
Mavi mavi gülümsüyor!
Dalga mı geçiyor ne?
Dağlarımız bombalanıyor!
İnsanlarımız ölüyor!
Ay, mavi mavi gülümsüyor!
Kafamın tası atıyor, balkondan bağırıyorum!
Uyuyanların da canı cehenneme!
Ey, savaş isteyen Nazi ardılları!
Lanet olsun karanlık suratlarınıza
Barış ve demokrasi mutlaka!
AYDIN ALP
YÜREĞİNİZİN KAPILARINI KIRACAĞIM – J&J YAYINLARI – 2019
İngilizceci Tülay Hoca öncesinde bana Türkçe çatmıştı. Sonra gayet içtenlikle ‘’ You are as beautiful as a rose.’’ dedi. Ben de senin, dedim. Bana seni İngilizce övdüm, dedi.
Ben de sabahtan bana Türkçe çatıyorsun, kırk yılda bir öveceğin tutmuş, o da İngilizce söylüyorsun. Ben şartlanmışım, öveceğini nerden bileyim, dedim.
Öğleden sonra okuldan çıkıyorduk. Tülay Hanım, karakola doğru olan merdivenleri kabadayı kabadayı çıkıyordu. Ben de arabaya binmek üzereydim.
Bir baktım, birden durakladı, geriye dönüp hızla kaçmaya başladı! Ardından bir koca ördek sürüsü geliyordu. Ona bağırdım: ‘’ Sevgili Leydim, seni kurtaran şövalyen olayım.’’ dedim.
Neyse ördekler, kendi yollarına gittiler! Tülay Hanım da bana, ördekler İngilizce bilmiyormuş, dedi. Sanki ördekler İngilizce bilse korkmayacak!
Diyarbakır’ın bu yakıcı, kavurucu sıcaklarında ve bu cehennemi düzenin şartlarında; herkesin özgür, eşit , bir arada ve işinde olduğu, kimselerin gelecek kaygısı duymadığı, geceleri tok ve güven içinde yatıldığı bir hayat diliyorum.
Her şeye karşın eşit, özgür ve bir arada…
Sevgiler, saygılar, sağlıcakla…