“Diyarbekir’in garip hallerinden biri de okkanın* beş yüz dirhem olmasıdır. Dört yüz dirhemlik** okka da kullanılır, ama ahalinin çoğunlukla kullandığı kıyye ‘karataş’ denilen beş yüz dirhemlik kıyyedir.”
Normal ölçüsü 1282 grama denk gelen bir okkanın Diyarbekir’de 1600 grama denk gelmesi gerçekten de garip bir durum. Kendimce bu durumu ahalinin cömertliğiyle bağdaştırmak isterdim fakat belki deDiyarbekir'de bir okkayı o dönemlerdenormal fiyatın üstünde hesaplıyorlardır.
“Memleketin akrebi, çıbanı ve tanesi kırk elli okka ağırlığında gayet büyük ve lezzetli karpuzu meşhurdur.”
Memleketimizin akrebi ve çıbanıyla ilgili yaşanan hikayeler büyüklerimiz tarafından anlatılagelmekte. Betonarme yapıların sayısının çok daha az olduğu o dönemde akrep ve çıbanlar evin içine rahatlıkla ulaşabiliyordu. Özellikle yaz aylarında ortaya çıkmalarıyla birlikte, serinlemek adına evinin damlarında uyuyan insanların çoğunun baş belasıydı. Zamanla betonarme yapıların yaygınlaşması ve asıl şehir merkezi olan Sur'dan uzaklaşılmasıyla birlikte bu sorun yavaş yavaş ortadan kalktı fakat hâlâ bu durumdan yakınanlar var.
“Yerli ve yabancı yolcular bu konuda(akrep ve çıbanlar) her türlü şeyi denemişler ve araştırmışlarsa da neden ortaya çıktığı henüz anlaşılamamıştır.”
“Diyarbekir'de vilayet teşkili sırasında ilk vali olan İsmail Hakkı Paşa, memleketin tamamen kale içinde bulunmasının şehrin büyümesine engel olacağını düşünmüş; kale dışında mahalleler oluşturarak şehrin büyümesini sağlar diye Rum Kapısı dışında bir çeyreklik mesafede bir hükümet konağıyla bir de kışla yaptırmış.”
Seyahatnamenin yazıldığı tarihten daha ileri tarihlerde de bu düşünceyle birçok devlet adamı şehrin kale dışına çıkması için çeşitli girişimlerde bulunmuş. Bu girişimlerin çoğu başarısız olmuş. “Şehrin Hafızaları Konuşuyor” projesinde kıymetli büyüklerimizden öğrendiğim kadarıyla kale dışında inşa edilen ilk yapılardan biri de kışladaki askerlerin veya dışarıdan gelen turistlerin kalması için açılanTuristik Otel’dir. Şehrin kale dışına doğru yönelmesi, kale dışındaki arsaların çok ucuz fiyata satılmaya başlanmasıyla olmuş. O dönemde birçok kişi Suriçi'ndeki evini satıp kale dışında arsa almış. Ayrıca ilk kurulan Kışla da günümüzde Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde kurulmuş ve hâlâ şehrin en kalabalık noktalarından biridir.
“Şehir dışındaki yeni hükümet konağıyla kışla o vakitten beri boş kalarak bugün yıkılmaya yüz tutmuştur.”
“Yine Rum Kapısı dışında Dicle’ye nazır yüksecik bir yerde o zaman yapılmış olan memleket bahçesi de harap bir haldeydi.”
Günümüzde UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde olan Hevsel Bahçeleri’nin kıymetini ne yazık ki bilmeyenler yine mevcut. Özellikle son dönemde gündemde olan Hevsel'e hafriyat dökülmesi bana kalırsa memleketimize yapılabilecek en büyük kötülüktür. Dünya Mirası Listesi’nden çıkarılma riskiyle birlikte umuyorum ki yetkililer artık daha titiz davranacaklardır bölgenin temizliği konusunda.
Âli Bey'in Seyahat Jurnali'nden ilgimi çeken kısımları sizinle paylaşmak ve özetle kendi görüşümü de eklemek istedim. Günümüzde internetin yaygınlaşması ve ulaşım koşullarının iyileşmesiyle birlikte eski popülerliğini yitirse de; seyahatnameler, tarih kitaplarından çok daha kolay anlaşılabilir ve okunması daha keyifli eserlerdir.Seyahatnameleri okumanızı, en azından memleketinizin olduğu kısımları incelemenizi tavsiye ederim. Memleketinin geçmişini bilmeyenin memleketi olur mu ki?
Umuyorum ki içinde bulunduğumuz salgın sürecinin bitmesiyle birlikte memleketimDiyarbekir yine misafirlerini kucaklayacak, bazalt duvarlar yine tanık olduğu büyük tarihi haykıracak. Sürç-i lisan ettiysem affola
Hazar/2020
*Kıyye adıyla da anılan 1282 gramlık bir ağırlık ölçüsü birimi.
**Yaklaşık 3,2 gramlık bir ağırlık ölçüsü birimi.
Zeynel Hebun Güler